2009 Yerel seçimlerinde AKP, Kocaeli’ndeki tüm belediyeleri almıştı.
Herkeste oluşan yargı; bu uyumluluk içinde şahane işler yapılır alt belediye üst belediye ve hatta hükümet ayrımı olmadığından harika işler yapılacak hiç eksik kalmayacak yönünde idi.
Neler yapıldı neler yapılmadı bunu halk görür, değerlendirmesini yapar. Dikkat çekmek istediğim konu, tekadamcı bir yönetim anlayışının gizlenen, görünmeyen, denetlenemeyen ve her sorunun bir tür yüksek siyaset mahremiyeti içinde yok edilmesidir.
Normal şartlarda rezalet diyebileceğimiz birçok olayı, tek adam, tek hükümet gibi aynı siyasi anlayışın egemen olduğu hiyerarşinin karartma gücü sayesinde duymuyoruzdur bile.
Kocaeli’nde bu kaygıyı yaşadığımız illerden maalesef. Çok da hayrını göremedik tek parti belediye yönetimlerinin.
Alt Belediyelerle, Büyükşehir arasında bir sıkıntı olsa, kimi kime şikayet edecekler ki?
Mecburen el pençe divan. Umalım ki bu seçimlerden farklı partilerden de Belediye Başkanlıkları kazanılsın. Böylece, hizmet yarışı ile ilgili somut referans noktaları bulabilelim, kıyaslayabilelim.
Alt belediye ile Büyükşehir arasında hizmet noktasında bir ihtilaf olma ihtimalinde haklı bile olsa alt belediyelerimizden herhangi bir itiraz yükseldi mi geçen 5 yılda? Elbette hayır. İşin doğasına aykırıdır bu.
Çoğu yerde de Büyükşehir belediyesinin yürüttüğü çalışmaların çevresine Alt belediyelerin “verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz” pankartı asmaktan başka ne rolleri olabildi ki?
Bu gün ülkenin geldiği tek parti bile değil tek adam yönetiminin, demokratik süreçlerin işletilmesi adına eski koalisyon dönemlerini bile özletmediğini kim söyleyebilir? Aynısı Belediye yönetimlerinde de söz konusudur. Eminim birçok ilçe belediye başkanının Büyükşehir ile ilgili söyleyeceği çok eleştiri vardır ama ne yapsın ki cenderenin içindedir ve söyleyemez. Biz de buna uyumlu belediyecilik demeye zorlanırız. Yemezler…
ERDOĞAN MUHALEFET OLAMAZ
Başbakan’ın secimler öncesinde oy potansiyeline güvenerek hep söylediği, “ben ikinci parti olursam, bırakır giderim, aynısını muhalefet lideri yapacak mı?” türünden ağır abi yaklaşımları bugüne kadar fazlaca dikkatimi çekmemişti doğrusu.
Bu meydan okumayı iyi tahlil edebilmek için ülkemizin bugün geldiği yüksek gerilimli süreci yaşamamız gerekiyormuş.
Erdoğan, bu lafı neden tekrar ediyor?
Ediyor çünkü yarattığı çirkin devlet aygıtının, şimdi muhalefet üzerinde estirdiği gibi bir terörün muhatabı olmak istemiyor.
Dahası Erdoğan asla muhalefet yaparak siyasette kalmaya hevesi yok.
Elinin altında yönetemeyeceği kadrolar ve paraların olmadığı bir siyasetin adamı değildir o.
Üstüne üstlük, iktidarda olan başka bir liderin onun üzerinde devlet mekanizması nedeniyle kuracağı tahakküm ile mücadeleye hevesli değildir.
Gücünü dağıttığı imkanlardan alan bir liderin bunlardan yoksun kaldığındaki hali sudan çıkmış balıktan farklı olabilir mi?