Karl Marx , kapitalizmin mutlaka çökeceğini iddia eder.
Bu iddiasının önemli dayanaklarından bir tanesi de, üretim ve tüketim dengesizliğinin yaratacağı sorunlar olacağı görüşündedir.
Yani kapitalizm sürekli üretmek zorunda, üretim şekli siparişe dayalı olmayıp,seri üretim durumundadır.
Üretimin durması halinde maliyetler artacağından, bu üretim modelinden vazgeçmesi de mümkün değildir.
Sürekli üretilen bu ürünleri kim tüketecek? Tabii ki tüketiciler yani tüm insanlık.
Üretim kadar tüketim gerçekleşmediğinde ise, kapitalizmin zorlanacağı kaçınılmazdır. Marx'ın temelde görüşü de buna dayanmakta olup, teorik olarak doğrudur.
Bu noktada kapitalizmin yapacağı en önemli şey eksik tüketimi yaratmamaktır. O nedenle de bu amaca yönelik olarak, dünyada kısmi savaşlar, tüketimi
körükleyen reklam kampanyaları, modalar ve yılın her günü bir özel gün olarak belirlenmesi eksik tüketimin giderilmesinin yöntemleridir.
Anneler günü, babalar günü, aşıklar günügibi,birçok özel günler yaratılarak tüketim pompalanmaktadır.
Kişisel olarak bu özel günlere bir alerjim var. Marx'ın teorisinin ötesinde bu gibi günleri değerlerin aşınması gibi görüyorum.
Anneler gününde sadece bir gün mü annemizihatırlayacağız. Annemizi hediye alarak mı mutlu edeceğiz. Diğer günler içinde hediye almadan da aynı şey geçerli olamaz mı?
Tüketim çılgınlığımız bunlarla da sınırlı değil. Eşyaların değiştirilmesi, bazı yenileme çalışmaları tüm bunlar gerçekte bir ihtiyaç mı? Yoksa bir istek mi ayrımı yapılmadan borçlanıyoruz.
Aynı şey giysiler için de geçerli. Eşyalaralınır misafir odasına kitlenir, ev halkı pek kullanmaz. Bir süre geçer doğru dürüst kullanılmayan eşyaların ya modası geçer veya durduğu yerde eskir, bu kez de yenisi alınır.
Çünkü 12 ay 18 ay taksitlerle tüketim pompalanır. İnsanlar hep Gelecekteki kazançları harcayarak ömür tüketir.
Yenileri de doğru dürüst kullanamayız. Onları öyle severiz ki, çocuklar torunlar gelse üzerlerinde oynasa onlara kızarız. Oysa bilmemiz gereken gerçek ,eşyalar kullanmak için alınır. Sevgiyse insanlar içindir.
Kapitalizm bize bunun tam tersini yaptırıyor. Eşyaları sevdiriyor,
İnsanları kullandırıyor.
FİKRET GÖKMEN