Ülkenin son 60 yıllık tarihinin canlı tanığıyım. Bu yıllar içinde darbeler, ciddi siyasi dönüşümler ve kısmi savaşlar (Kıbrıs) yaşadık.
Hiçbir dönemde bugünlerdeki kadar ülkenin geleceğine yönelik endişeler içinde olmadım.
60 yıl önceki coşkulu milli duygularımız ile günümüzdeki gelişmeleri karşılaştırdığımızda, çok büyük karamsarlığa kapılıyorum.
1964-1967 Yılları arasında Edirne erkek öğretmen okulunda yatılı olarak okudum.
Her akşam etütlere girmeden önce okuduğunuz marşı hatırlıyorum.Sizlerle bu marşı paylaşmak istiyorum.
Anlımızda bilgilerden bir çelenk
Nura doğru can atan Türkgenciyiz
Yeryüzünde yoktur olmaz Türkedenk
Korku bilmez soyumuz
Şanlı yurdum, her bucağı şanla dolsun
Yurdumseni yüceltmeye antlar olsun
Candan açtık cehle karşı bir savaş
Ey bu yolda ant içen genç arkadaş
Öğren, öğret hakkı halka gürle coş
DurmaDurma koş
Öğretmen marşı olarak kabul edilen bu şiir,İsmailHakkı Ertaylantarafından yazılmış, Cevat Memduh Akar Tarafından bestelenmiştir.
Genç öğretmenlere gösterilen hedefe bakar mısınız?
Toplumda hiçbir ayrıma girmeden,Türklük idealini, onu yüceltmeye ant içilmesi ve cehalete karşı savaşması hedef gösterilmiştir.
Bugünlere geldiğimizde ise,
“Ne mutlu Türküm diyene“Temel söyleminden Federasyon söylentilerinin yapıldığı günlere ülke savrulmaktadır.
İşin ilginç yanı da, ilkelerinde milliyetçilik olduğu bilinen bir partinin Genel Başkanı açıkça anlaşılmaz hedefler söyleminde bulunmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı yardımcılarından birinin Kürt, diğerinin ise Alevi olması ne demek?
Bir diğeri de,birisi de Arap olsun, başkası da başka etnik kökenli önermesinin önü açılmış olmaz mı?
Tüm bunlar toplumda bölünmenin ve ayrıştırmanın kaçınılmaz sonuçlarını doğurur.
Tüm bu gelişmeleri görünce NEREDEN NEREYE gelindi diye düşünmemek elde değil.
Sayın TanzerÜnal’ıngeçen haftaki köşe yazısında belirttiği gibi,ABD büyükelçisinin “Türkiye için en uygun yapının Osmanlı millet
Kavramı” olması gibi söylemlerinin şiddetle reddedilmesi gerekirken, ciddi bir tepkinin olmaması düşündürücüdür.
Türkiye'nin geleceği ile ilgili, tespit edilen stratejilerde iradenin nasıl ve kimlerce şekillendirildiği de ayrı bir endişe yaratmaktadır.
O nedenle, tüm ulusun hiçbir ayırım göstermeden anayasanın değiştirilemez maddelerine sahip çıkması kaçınılmaz görünmektedir.
Ancak böylece bazılarının ülke üzerinde oynamaya çalıştığı oyunun bozulması ve birlikteliğimizin korunması sağlanmış olunacaktır.