“Herşeyi devletten beklemeyin kardeşim” lafı, devlete kokozlanmışların bu pastaya kendilerinden, ve biraz da, yakın avenelerinden başkasının uzanmasını istememelerinin, birey, çağdaşlık, küreselleşme gibi avuntu laflarla cilalanmış
Devlete kokozlanmışların bu pastaya kendilerinden, ve biraz da, yakın avenelerinden başkasının uzanmasını istememelerinin, birey, çağdaşlık, küreselleşme gibi avuntu laflarla cilalanmış
Dikkat edin bu küstah ve mevzi koruyucu lafı, insanlığın sırrını çözmüş bir alim edası ile ağızlarında geveleyenlerin hemen tamamı ya direk hazineden ya da onunla eklentili bir işten maaşını doğrultan yönetici tayfasıdır.
Bu lafı söylemek zorundalar, çünkü talep edilen her ne ise, sadece kendilerinin söz hakkı olduğunu düşündükleri alanı muhatap alır. Bu ise, o çok sevdikleri kontrolün elden gitmesinden başka bir şey değildir sonuçta.
Yoksa küreselleşme palavrasına, yada özel sektörün kamudan daha erdemli olduğuna inandıklarından değil. Öyle olsaydı kendi çocuklarına da devlette değil, o çok övdükleri özel sektörde iş ayarlarlardı.
İnsanların ne söylediğinin değil, neyi yaptığının ya da sakladığının önemli olması gerektiğine inanan birisi olarak, “her şeyi devletten beklemeyin” sözünün neyi kamufle ettiğini önemsemişimdir.
Böyle beylik lafları, halka yutturulmaya çalışılan toplum mühendisliği ürünü bir manipülasyon olabilir olsa olsa. Yoksa o yurttaşın neyi devletten bekleyip beklemeyeceğinin akıl hocalığı hiç kimseye kalmamıştır.
Ne menem bir hocalıktır ki bu, güzel atasözümüzde ifadesini bulduğu gibi “elaleme verir talkını kendisi yutar salkımı” misali devlet kadroları her siyası iktidar döneminde kendi yandaşlarıyla dolar taşar.
Hele ki bir insanın kamuda üst düzey bir karar verici olup, kamusal çekim alanını tükaka etmesi de eşyanın doğasına aykırıdır.
Yaşam mücadelesini devlete ihtiyaç duymadan vermiş birisinin eleştri hakkını –en azından önceliğini-anlarım, ama bir belediye başkanının, bir genel müdürün, bir valinin, bir bakanın halkın vergilerini yönetirken (çar-çur ederken) insanların beklentileri ile ilgili seçeneklerinden devleti çıkarmalarını istemeleri biraz komik oluyorlar doğrusu.
Bir devlet düşünün ki, ekonominin yarısından fazlasını kontrol ediyor. Seni okula alıp sonra yaramaz diye okuldan atabiliyor. Askere alıyor. Ne ironidir ki, devlet kapısında iş arayınca kendi torpillileri varken seni piyasa, hayat zor, bir özgeçmiş yaz gibi güncel ağızlarla başından savıp, bir gün kazara özel sektörde bile iş bulduğunda temiz kağıdı vererek seni akredite etme lüksünü kendinde bulabilecek kadar kul sayıyor. O halkın artık devletten başka bir seçeneği mi kalır?
Şimdi kızacak bu akıl hocaları ama, evet kardeşim, devletten bekliyorum yeni iş sahaları açma görevini. Sağlık hizmetlerinin herkese ve parasız verilmesini devletten bekliyorum. Eğitimin de kalitesinin yükseltilmesini ve ücretsiz olmasını devletten bekliyorum. Hatta devlete çöreklenip, özel sektör papağanlığı yapanların da devletle ilişkisinin kesilmesini devletten bekliyorum. Var mı itirazı olan?
Adına devlet denilen aygıt, varlığının meşruiyeti olan halkın, taleplerinin neler ve nasıl olması gerektiğini dikte edemez. Ancak o taleplerle kendisini görevli sayar.
Yok eğer böyle düşünmüyorsa o halkın devleti değildir. Kimin devleti olduğunu, bilenler bilmeyenlere anlatsın.