Özdilek
Yılmaz Işık
Yılmaz Işık

Başbakanı Sevmek

Politik karakterlerin aşırı derecede sevildiği ya da nefret edildiği bizim gibi ortadoğu toplumlarının, liderlerle kurduğu ilişki biçimini bir batılının anlamasını beklememeliyiz.

2 Mart 2014 Saat: 21:41

Eski Fransa başbakanlarından Mitterand’ın hem de görevdeyken, “devleti ya da Fransa’yı sevmek ne demek? Ben elimle tutabildiğim şeyleri  mesela eşimi, çocuklarımı, evimi, köpeğimi, arabamı severim.” Dediğini hatırlarım hep.

Demokrasinin düzeyi ile yöneticilerin, devlet yapıları arasında kurduğu ya da kurması gereken  ilişki biçimini ne güzel özetleyen bir yaklaşım.

Medeni batı ülkelerinin kurumlar eliyle yükseltilen demokrasilerinde, liderin rolü bir yere kadardır. O kendisini esas oğlan olarak görmez, göremez.  Haddini bildiği için de, toplum tarafından tapınılır insan, yarı peygamber, az buçuk Tanrı yerine konulmaz.  Dolayısı ile görevi çerçevesindeki icraatlarından başka nedenlerle, onu çok çok seven, pek görülmez.

            Diğer taraftan kendi tarihimizden örnekle,   histerik şekilde sevilmenin çok faydasını gören de olmamıştır. Zira herşey karşıtıyla gelişir. Bir kesim tarafından ne kadar sevilirseniz, bir başka kesim tarafından da o kadar  nefret  edilme ihtimaliniz vardır.

Hadi uzatmadan ülkemiz pratiğine indirelim. Erdoğan hakkındaki abartılı sevgi gösterileri ile ilgili kamuoyunda o kadar gülünç hikayeler dolanmakta ki, bunların bir çoğunu mantıkla açıklamak mümkün değil.

Neredeyse onu her türlü günahtan münezzehmiş gibi, algılayan, karşı cins olarak cazibesinden etkilenen, onu her türlü iyiliğin anası, kötülüğün düşmanı olarak gören/görmek isteyen çok büyük bir kesim var.  

Halbuki Erdoğan, sonuçta bir siyasi figür olup, bu histerik desteğin kendisini bir çok yanlışa sürükleyebileceğinin tarihsel örneklerinden birisi olmaması için hiçbir engel yoktur. Son günlerdeki haberler ise bunları doğrular niteliktedir.

Çok partili siyasal hayatımızda Menderesle birlikte Erdoğan da aşırı sevgi gösterilerine muhatab oldu.  Bu kadar sevilmenin, o siyasilere mutlak bir destek sonucu vermediğini de biliyoruz.  Olması gereken makul düzeydeki ve tabii politikalarıyla sevilmek sınırını geçmemizde tipik akdenizliliğimiz mi yoksa, başka ne olduğunun da cevabını vermekte zorlanıyoruz.

Uçağı düştüğünde sağ çıkmayı başaran Menderes için ölümsüz yakıştırması yapan, uğruna binlerce kurban kesilen ve 10 yıl iktidar sürüp, memleketi ekonomik felce ve baskı rejimine soktuktan sonra, 1960 ihtilali ile devrilen  Menderes asıldığında, onu histerik derecede seven hiç kimsenin  gık’ı bile çıkmamıştı. 

Görevden, güçten düşünce hiç de popülerliği kalmıyor siyasetçinin. O nedenle halihazırdaki sevgi gösterilerinin, her ne kadar öyleymiş gibi görünmesine rağmen, şahsın kendisine değil kullandığı veya dağıttığı güce yönelik olduğuolduğu aşikardır.

Şüphesiz, kurumlara değil, şahıslara dayalı siyaset üretme biçiminin doğal sonucu olarak, ırk yakınlığı nedeniyle doğu karadenizlilerin veya kendini, dindar diye tanımlayanların abartılı yakınlık kurma heveslerini anlayabiliriz.  Milletvekillerinin bile Başbakan ile  yüzyüze görüşme şansı bulamadıkları, Bakan olduklarını, benimle birlikte gazeteden öğrenilmesinin olağan karşılandığı Türk siyasetinde Erdoğan tipi liderlik, ilerleyen zamanlarda olsa olsa BAAS rejimine dönmekten kendini kurtaramaz. 

Seçildiklerinde ,abartılı kutlama merasimleri, iletişim dünyasının çoktan dışında kalması gereken çağdışı meydan mitingleri, hastalıklarında neredeyse hastane basmaya varan duygu selleri görmeye alıştık, ama alışmamalıyız.

Ortadoğu toplumlarının, vıcık vıcık sarmaş dolaş, yığınlar ve kalabalıklarla örülü lider tapınma ritüellerinin  21. Yüzyılda bizde de devam ediyor olması, kurumsal olması gereken yapılara karşı umudumuzu azaltmaktadır.

İşte hepsinin altında yatan kötü sihirli söz”Başbakanımızı seviyoruz.”dur.   Bu manasız sevgi onunla aramızdaki formel ilişkileri yok ederken, onu sorgulama hakkımızdan gönüllü vazgeçtiğimizin itirafı olurken, aynı zamanda onun da dikta rejiminegeçmesinin vizesini vermiş olmuyor muyuz?

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kocaeli Haberci Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

Ve Kadına Karşı Şiddet Mücadelesi resmen başladı…18 Aralık 2019 Saat: 15:02
Evet şairimizin de dediği gibi eli öpülesi kadınlar olmasa ne olurdu Dünyanın hali, nice olurdu?
Hayattan öteden beriden…6 Aralık 2018 Saat: 11:21
Uzun zamandır köşe yazısı yazamadım…Özel işlerim dolayısıyla çok sevmiş olduğum yazı yazma tutkumun ısrarcılığına daha fazla dayanamadım…
Adım Başı Dilenci Dolu!14 Aralık 2016 Saat: 12:40
Dün Gebze Eski Çarşı’da bazı eski dostlarla karşılaşınca ayaküstü sohbete daldık…
Gebze Metro’yu Bekliyor!23 Ekim 2016 Saat: 19:50
Kocaeli büyükşehir, İzmit şehiriçinde hayata koyduğu Akçaray Projesiyle haşır neşir olup, an itibariyle İzmit trafiğini de keşmekeşe çevirirken, Kocaeli’nin Batı Yakası olan Gebze Bölgesi de Metro’pyu bekliyor…
Siyasette dil ve üslup…26 Eylül 2016 Saat: 12:59
GÜNÜN SÖZÜ: “Körlerin ülkesinde, tek gözlü insan kral olur. (Desiderius Erasmus)
Tüm Yazıları
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat