Akşam olunca güneş saklanır saklanmaz, mis gibi kokmaya başlayan kuru ve sararmış otların arasında ötmeye başlarlar Ağustos böceği familyası…
Koro halinde öyle de güzel konser verirler ki her akşam… Gecenin koyu karanlığında upuzun çayıra yatıp gökyüzündeki iri yıldızları izlerken öyle de güzel dinlenir ki bir diğer adı cırcır böceği olan ağustos böceği…
Hâlbuki masallarda onlar çalışkan karıncaların yanında birer tembel böcek tanınmışlığındadır ağustos böceği…
“Cır-cır…” bütün gece ötüşleri sabah namazına kadar sürüp gider. Tan ağırdı mı yine dalarlar topağın ve ot köklerinin altındaki yuvalarına bir sonraki akşamın gelmesini beklerler…
Masallarda ve çizgi filmlerde özellikle kendisine tembellik sıfatı yakıştırılan ağustos böceklerinin çok ilginç özellikleri bulunmaktadır. Bu böcekler herkes tarafından genellikle ötmeleriyle bilinmektedir.
Masallarda ve çizgi filmlerde özellikle kendisine tembellik sıfatı yakıştırılan ağustos böceklerinin çok ilginç özellikleri bulunmaktadır. Bu böcekler herkes tarafından genellikle ötmeleriyle bilinmektedir.
Böcek türlerinde ötenler genellikle erkeklerdir. Ötüşlerin nedeni ise, tam kesin olmamakla birlikte dişileri çiftleşmeye çağırmak diye bilinmektedir. Erkek ağustos böcekleri, karın zarlarının titreştirilmesiyle birlikte vızıltılı bir sesle öter. Bu vızıltı çekirgelere çok benzer fakat bu böceklerin çekirgelerle bir akrabalık ilişkisi bulunmamaktadır. Buna rağmen ağustos böceği ve çekirge sürekli karıştırılır. Oysaki, ağustos böceklerinin zar gibi saydam yapıda iki çift kanatları bulunur. Bu özelliğiyle bu böcekler daha çok gece kelebeğine benzemektedir.
Ağustos böcekleriyle ilgili toplumda çok yanlış bir kanı vardır. Bu da, bu böceklerin oldukça tembel olmasıdır. Bunun nedeni ise, Lafonten’den Türkçe’ye çevrilmiş olan olduğu ‘’Ağustos Böceği ile Karınca’’ hikayesidir. Bu hikaye oldukça bilindik bir hikayedir ve hikayede ağustos böceği saz çalar ve yan gelir yatar. Yani çalışmaz tembeldir. Burada ise, bir karıştırma söz konusudur. Hikayede anlatılan ağustos böceği değil, yeşil çekirgedir. Öyle ki ağustos böceklerinin yaşam süresi sadece birkaç haftadır. O dönem de adını aldıkları Ağustos ayıdır.
Sadece bu ay yani ağustos ayı içinde yaşayan ve ömürleri bu ay süresince olan bu böcek türünün nesli dişilerin toprağa larva bırakmasının ardından son bulur…Yeryüzünde ağustos böceklerinin 2000 türü bulunmaktadır. Toprak altında yıllarca yaşayabilme özelliği olan bu böcekler ne yazık ki kanat sahibi olur olmaz sonlarının yaklaştığı bilinmektedir…Bunlar kanatlandı mı biliniz ki sonları yaklaşmaktadır. Ve geceleri bize eşsiz konser veren bu gizemli böcekler asıl yaşam alanı toprağın içinden çıkıp kanatlandıktan sonra diğer hayvanlara yem olmaktadır. Yem olmaktan kurtulmayı başaranlar ise, bir araya gelir ve koro halinde tiz seslerle öterler.
Ta ki ömürleri sona erene kadar…
Son günlerde akşamları onların bu tiz sesle çıkardıkları sesleri dinliyorum…
Bu beni hem küçüklüğüme götürüyor, hem onların binlerce yıl ötesinden gelen hikayelerine yöneltiyor aynı zamanda…
Siz hiç sıcak ağustos akşamlarında ağustos böceği konseri dinlediniz mi?
Önemle ve ivedilikle tavsiye ederim…
***
GÜNÜN SÖZÜ: “Annesi işlerine karışmaya devam ettikçe, hiç kimse yaşlı değildir.” - E.Paul Hovey
***
BÜYÜK TEHLİKEDEN DÖNÜLDÜ…
Seçilmiş insanlar bu memleketin başına Mars’tan gelmediler…
Bu Millet bir Pazar günü ailecek sandık başına gidip seçti…
O yüzden seçilmiş siyasetçi yine geldiği gibi sandıkla gider…
15 Temmuz’da büyük bir badire atlattık!
Milletimize ve hepimize büyük geçmiş olsun!
Millet ülkesine ve demokrasisine sahip çıktı!
Şimdi yapılacak olan şey bu girişim ile yaralanan huzur ve güvenliğimizin tekrar tesis edilmesidir. Bu hususta Devlet ile Millet yine yekvücut olmalı!
***
Bir fıkra:
Kahraman
Erler sabah yoklamasında. Çavuş içlerinden birine soruyor.
-Söyle bakalım nerdensin?
-Maraş'lıyım komutanım...
Çavuş sinirlenir ve askere okkalı bir tokat atar. Ardından tekrar sorar.
-Bir daha söyle bakayım nerdensin?
-Maraş'lıyım komutanım...
Çavuş bu sefer iyice hiddetlenir ve askere okkalı bir tokat daha atar. Ardından tekrar sorar.
-Oğlum bak sana son defa soruyorum. Nerelisin?:
-Kahramanmaraş'lıyım komutanım.
-Hah! şimdi oldu der ve yanındakine sorar...
-Oğlum sen nerelisin?:
-Kahraman Sinopluyum komutanım..
SAĞLICAKLA KALIN!