Özdilek
Necdet Güler
Necdet Güler

Neredeyiz !?...

Hiç aklımdan çıkmıyor; 1991 yılında Orman Bakanlığı adına, on beş kişilik bir heyet halinde İtalya’ya gittik

11 Nisan 2016 Saat: 13:48

Bizleri Roma hava alanında dört-beş kişiden oluşan bir İtalyan heyeti karşıladı. Bir otobüse yerleştik ve yapılmış programa uygun olarak Napoli yönünde yol almaya başladık.

Yolculukta yanımdaki koltuğa bir İtalyan uzman düştü. Türkiye ve İtalya’da orman varlığı, ağaçlandırma, ormanların işletilmesi vs konusunda konuşmaya başladık. Bir müddet sonra cebinden bir zarf çıkardı ve içinden aldığı kağıtta yazılanı okumamı istedi. Bunu isterken kağıtta yazılana memnun olmadığını  bakışlarından anlamıştım.

Altında ıslak imza olan resmi amblemli kağıtta- kelimesi kelimesine hatırlamam imkansız – şu yazılıydı:

Bay……..

Özel ormanınızda yapılan incelemede, rüzgar nedeniyle devrilmiş üç adet Çam ağacının canlılıklarını henüz kaybetmemiş oldukları belirlenmiştir. Kesilmeleri halinde oluşacak boşluk…………’yı……..’a bağlayan karayolunun  ……mevkiinden geçişte kötü bir manzara oluşturacağından, bu ağaçları kesme  talebiniz kabul edilmemiştir.

O kadar şaşırdım ki… Demek yoldan görülen manzara bozulacakmış… Vay canına… Türkiye’de sarp yerlerde tahrip edilemediği için kalabilmiş yeşil alanlardan geçen karayollarının kenarlarında, berbat bir manzara oluşturan taş ocaklarının kayalıkları geldi hemen aklıma. O ağaçlar ölür ve kesilmesine izin verilirse ormanın sahibinden, oluşacak boşluğa üç adet fidan dikmesi istenir diye de düşündüm.

Yanımda oturan adam şaşkınlığımı yüzümden okumuş olmalı ki “Görüyor musunuz Signore… Kendi ormanımdaki ağacı kesemiyorum” dedi. O benim şaşkınlığımı İtalya’daki mevzuatın tuhaflığına bağladığımı zannetmişti. Halbuki ben İtalya ile Türkiye arasında, çevresel estetik değerlendirme farkına çok şaşırmıştım. Manzarayı bozacak diye üç ağacın kesilmesini önlemek…Böyle bir önlemin Türkiye’ de de konu olduğunu söylesem bana  ağaçlarda tüneyen kargalar  bile gülmez mi? Bu evrakı o kişiden alarak fotokopisini çektirip, memuriyet yaparken arkamdaki panoya, Türkçe tercümesi ile asmadığıma hala yanarım. Manzarayı bozarmış…Yani insanları olumsuz etkilermiş…Onlar 1991 yılında neredeymiş, biz hala neredeyiz.  

Evet biz neredeyiz? Biz daha Hereke’deyiz. Uzunluğu 60-70 km olan bir körfezde ufak bir koy. Koyun kuzeyi ve doğusu tepelik arazi. Kuzey yamaçları zeytin ağaçları ve yemyeşil çalılar ile kaplı. Sahili ağaçlı. Her zaman yeşil bir örtü halinde. Öyle güzel bir koy ki Alman İmparatoru gibi misafirler geldiğinde ağırlanmaları için kenarına köşkler yapılmış.

Sonra bir kişi mi, bir şirket mi bu koyun en hakim yamacına bir çimento fabrikası inşa ediyor. Biliyorsunuz çimento çevreyi az kirletir!…sonra denizi dolduruyor. Biliyorsunuz deniz, doldur doldur bitmeyen yerdir !...Yer  mi yok…Siz de başka yer doldurun!.. Bitmedi; Katliamın son perdesi; Fabrikanın olduğu yerin çevresinden malzeme alımı. Yeşilliğin ortasında çıplak ve her geçen gün genişleyen  bir alan. Çirkinliğin temsilcisi bir alan. İtalya’da ormanlık bir alanın ortasında yer alan üç ağaçlık bir boşluk kabul edilmezken şu duruma bakar mısınız…Şu mantıksal, kültürel, bilgisel farka, toplumsal hassasiyete bakar mısınız!..

İstanbul’a gidiyorum karşıma çıkıyor, Karamürsel tarafına gidiyorum karşımda. Yakında uzaydan görülecek. Ben vatandaşım emekliyim, resmi bir görevim yok ama ben görüyorum. İstemesem de görüyorum. Görmekten kurtulamıyorum. Vatandaş olarak üzülüyorum. Amerika’da yapılmış bir araştırmaya göre ağaçlık bir alanı seyreden hastalarda kalbin bozuk olan ritminin düzeldiği ve tansiyonlarının normale döndüğü bilimsel olarak ortaya konulmuş. Acaba bu manzarayı görünce bana neler oluyor ? Acaba gören sadece ben miyim?

İtalyan adamın otobüste bana okuttuğu o kağıdı imzalamış olan yetkili kişi… İnşallah sağsın, yaşıyorsun. Ne ismini ne de ünvanını hatırlıyorum. Sağ isen gıyabında –sizde adet değildir ama- ellerinden öpüyorum. Öldü isen “Toprağın bol olsun”. Keşke ölmeden önce Hereke’yi görebilseydin ve kendinin ne büyük adam olduğunu hissetseydin.

Herekeliler üzülmeyiniz; meşhur halınız yanında şimdi, trenden, gemiden, otobüsten ve uçaktan kolayca görülen harika! manzaranız da var.

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kocaeli Haberci Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

İzmit'in zehirli havası4 Ekim 2023 Saat: 16:19
28 Eylül 2023 Perşembe günü akşamı Kocaeli Ansiklopedisi'nin tanıtımı nedeniyle Kongre Merkezinde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen geceye katıldım.
Bitkileri sinirlendirmeyin20 Mayıs 2023 Saat: 19:08
Ne tuhaf başlık değil mi? Ama gerçek ; arada bir sinirlendikleri oluyor!
Batak14 Şubat 2023 Saat: 21:02
Deprem denilince aklıma İzmit’te iki alan gelir.
Çerkeslerin 101 yıl süren savaşı29 Ocak 2023 Saat: 19:35
Çerkes toplumuyla ilgili bilimsel yayınları okuyup irdeleyince bilmediğim birçok şeyi öğrendim ve çok şaşırdım. Üstelik, onların başlarına gelenleri öğrendikçe içim sızladı.
Yürüyen ağaç !22 Ocak 2023 Saat: 10:42
Bunu da duydum; yürüyen ağaç! Şaka gibi.
Tüm Yazıları
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat