Özdilek
Necdet Güler
Necdet Güler

KENT NEDİR?

1 Ocak 1970 Saat: 02:33

         Zamanımızda en görünür  sosyal ve coğrafik olaylardan biri  hiç şüphesiz kentlerin nüfusundaki artış, daha doğrusu patlamadır. Kentsel alan bütün dünyada genişlemektedir. Sanayide gelişmiş ülkelerde kentlerde yaşayanların ortalama oranı % 71 olup, rekor % 92 ile İngiltere'nin elindedir. Bu artış, kirlenme, gürültü, trafik, atık, toplumsal suçlar ve sıkıntı demektir.       Bizler kentte yaşıyoruz ama biyolojik açıdan kentin ne olduğunu bilmiyoruz. Bu açıdan bakınca kentin canlılar için doğal olmayan yaşam ortamı olduğu görülecektir.        Kent biz insanlar için neden  doğal olmayan bir yaşam ortamıdır?
     Yaşam ortamı ekosistem demektir. Dünya üzerinde canlı ve cansız varlıkların,  aralarında karmaşık ilişkiler kurarak  oluşturdukları yaşam dünyasına "Ekosistem" denilmektedir. (1)
       Kent doğal ekosistem değildir. Çünkü doğal ekosistemlerde kendi kendine işleyen bir ekoloji çarkı vardır. Bu çarkın bir köşesinde bitkiler, bir köşesinde hayvanlar, üçüncü köşesinde  de mikroorganizmalar  yer almaktadır. Bitkiler üretici, hayvanlar tüketici, mikroorganizmalar ayrıştırıcı olarak görev yapmaktadır. (2)
       Bu üçlü kent ekosisteminde çalışmamaktadır.  Bu yüzden kent biyolojik açıdan yaşamımıza uygun değildir. Bu yüzdendir ki çevre sorunları ortaya çıkmaktadır.
       Ama çoğu insanımız bunun farkında değil. Ancak kent dışında kırsal yerlere  gittiğinde bazı şeylerin farkına varıyor.
       Kentler, yeryüzü üzerinde bir dağ, bir dere, bir tepe gibi doğal oluşumlar değildir. Kent olgusu,  doğada henüz yeni olan,  birkaç yüz yıllık, daha geniş bir görüşle  birkaç bin yıllık bir geçmişe sahiptir. Kentler her ne kadar insan yaşamında geçici bazı fiziki kolaylıklar sağlarsa da  kent ortamı ( özellikle bu günkü  çarpık yapılarıyla) insan türü için uygun bir yaşama ortamı değildir. Çünkü insan türü, yüz bin yıllık evrimsel geçmişi boyunca böyle kargaşa dolu bir ortamda gelişmemiştir. İnsanın fiziki ve ruhsal yapısı, doğal ormanlarda sere serpe uzanan,  ucsuz bucaksız yayılan verimli ovaların, yeşil vadilerin, billur derelerin mavi göllerin bulunduğu doğal ekosistemlerle şekillenmiştir. İnsan, insan olma özelliğini oradaki koşullara uyum sağlayarak kazanmıştır. (2))       Çevre kirliliğini ve dolayısıyla kentteki mikroklimayı insanların yarattığını ve doğal dengeyi de insanların bozduğunu hiç  unutmayalım. Bu durumda insanlar kentte adeta farkında olmadan kendileri için yarattıkları ortamda, doğal ekosistemden çok uzakta yaşıyorlar. Kentte yaptığı yollardaki asfalt ve taş kaplamalar, inşa ettiği binaların  oluşturduğu duvarlar, kullandığı yakıtlardan ve motorlu araçlardan çıkan gazlar yaşadığı ortamın iklimi değiştiriyor, toprağını  ve suyunu zehirliyor,  diktikleri ağaçların ve diğer bitkilerin hayatını tehdit ediyor. 
       Peki...Yapılacak şey nedir? Kenti doğal ortama elden geldiğince yaklaştırmaktır. Bunun için eldeki en büyük olanak  bitkiler ve özellikle ağaçlardır.
       Bazıları bunun farkına çok önceleri varmışlar: Kentte doğal duruma yaklaşmak için  kentte yeşil alanlar tesis etme olgusu eldeki dokümanlara göre Mezopotamya’da Uruk kentini, yani 5000 yıl öncesini göstermektedir. Nabucodonosor II tarafından kraliçe Semiramide için milattan sonra birinci asırda  yaptırılan meşhur Asma Bahçeler dünyanın 7 harikası arasında sayılıyordu. Burada yüksekliği 15 m’ye varan ağaçlar   Fırat’ın sularını yükseklere taşıyan bir sistemle sulanıyordu. Bu öyle bir sistemdi ki ağaçların sulanmasının yanısıra üstlerindeki odaları da serinletiyordu.
      Zamanımızda kenti doğala yaklaştırma ihtiyacı kendini öyle hissettirmektedir ki bu konuda bilimsel toplantılar yapılmakta , kongreler düzenlenmektedir. Buna örnek  Avrupa peyzaj  kongresidir. Kongrenin amacı Avrupa’nın tamamı için peyzaj konusunda  işbirliğinin organizasyonu ile  idare ve kent planlamanın peyzajı koruyucu anlamda yapılmasıdır.
       Yediklerimiz doğal değil, içtiklerimiz doğal değil, yaşadığımız ortam doğal değil. Olayın en kötü yanı  bu konuya gerekli önemi vermiyor olmamız.
      (1) : Necmettin Çepel. (2006) - Erozyon, doğa ve çevre-.-Ekosistem, doğal denge     ve
          insan- Tema vakfı yayın No 51
(2): Kani Işık. (1999)- Çevre sorunları, biyolojik çeşitlilik ve orman gen
         kaynaklarımız..Tema vakfı yayınları 25
 
NECDET GÜLER

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kocaeli Haberci Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

İzmit'in zehirli havası4 Ekim 2023 Saat: 16:19
28 Eylül 2023 Perşembe günü akşamı Kocaeli Ansiklopedisi'nin tanıtımı nedeniyle Kongre Merkezinde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen geceye katıldım.
Bitkileri sinirlendirmeyin20 Mayıs 2023 Saat: 19:08
Ne tuhaf başlık değil mi? Ama gerçek ; arada bir sinirlendikleri oluyor!
Batak14 Şubat 2023 Saat: 21:02
Deprem denilince aklıma İzmit’te iki alan gelir.
Çerkeslerin 101 yıl süren savaşı29 Ocak 2023 Saat: 19:35
Çerkes toplumuyla ilgili bilimsel yayınları okuyup irdeleyince bilmediğim birçok şeyi öğrendim ve çok şaşırdım. Üstelik, onların başlarına gelenleri öğrendikçe içim sızladı.
Yürüyen ağaç !22 Ocak 2023 Saat: 10:42
Bunu da duydum; yürüyen ağaç! Şaka gibi.
Tüm Yazıları
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat