Özdilek
Cavit İnam
Cavit İnam

Ekonomik Sistemde Neler Yaşanıyor,Yaşanabilir…

17 Aralık itibariyle başlayan, hükümet üyeleri ve yakınlarına yönelik yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının artçı sarsıntısı devam ediyor.

3 Şubat 2014 Saat: 12:28

Kısmen siyasi gündemden kaynaklanan, kısmen ise  dışsal  faktörlerin tetiklediği olaylar ekonomik gündemi olumsuz yönde etkiliyor.

Yargılama sürecine iktidar kanadınca yapılan müdahaleler;  HSYK (Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu)’nun yapısını değiştirmeye yönelik girişimler, Emniyet Teşkilatı’nda yapılan tayinler, soruşturmayı yürüten yargı mensuplarının görevden alma yöntemi,  iç ve dış kamu oyunda olumsuz etki yaratıyor. Hükümetin aldığı yasaklayıcı ve önleyici tedbirler (internet yasağı vs), soruşturmanın tarafsız bir şekilde yürütülmesine müdahale olarak algılanıyor, hukukun üstünlüğü ilkesine gölge düşmesine neden oluyor.

AKP’nin dershaneleri kapatma girişimi ile başlayan olaylar, camia ile var olan işbirliği ve koalisyon sürecinin sonlanmasına neden oluyor. Hükümetçe yolsuzluk olaylarının,  paralel devlet yapılanması tarafından planlandığı, faiz lobisince desteklendiği ve dış komplo olduğu yolundaki iddiaları, iç ve dış kamuoyunu ikna etmeye yetmiyor. Yaşananlar devlet krizi tanımına neden oluyor, ülkemiz algısının ve itibarının olumsuz yönde etkilemesine yol açıyor.

Siyasi kırılmanın başlangıcını gezi olaylarına kadar götürmek gerekiyor. 2011 yılında yapılan anayasa değişikliği ile birlikte, yargıda arzulanan kadrolaşma olanağına kavuşulduğu,  Balyoz ve Ergenekon davaları ile de askeri vesayetin geriletildiğine olan güvenin,  AKP’nin sistemi tek başına kontrol etme gücünü kendinde bulmasına, sivil vesayete  ve otoriter bir yapılanmaya yönelmesine  olanak sağlıyor.

Denetimsiz yönetim gücü,  aşırı kibir ve kendine olan  güven duygusu Sayın Erdoğan’ı,  toplum mühendisliğine soyunarak, dindar nesil yetiştirme, özgürlük alanlarını daraltma söylem ve eylemlerine yöneltiyor.  Özel yaşama müdahale girişimleri,  masumane olarak başlayan, “Gezi Parkı”nı koruma kaygısıyla hareket eden gençlere güvenlik güçlerince yöneltilen şiddet, toplumsal infiale, ülkemiz demokratik itibarının sarsılmasına neden oluyor.

AKP iktidarının; Kemal Derviş tarafından hazırlanan istikrar programını uygulama kararlılığı, küresel ekonomik sistemin aktörü olma tercihi,  AB ile ortaklık sürecini yürütme politikası,  yabancı sermaye girişini teşvik ediyor, büyüme ve milli gelir artışı sayesinde göreceli bir başarı sağlıyor, bu sayede yıllar itibariyle oy oranını arttırma olanağına kavuşuyor.

2008 küresel finansal krizinden çıkış süreci aşamasında; ABD Merkez Bankası (FED)’in krizden çıkış yöntemi olarak, finans kuruluşları ve reel şirketleri kurtarmaya yönelik olarak piyasaya 2.2 trilyon USD tutarında  likidite enjekte etmeye başlıyor,  parasal  bolluktan,  bizimde içinde yer aldığımız gelişmekte olan ülkeler istifade ediyor, kalkınma hamlelerine destek sağlıyor.

Bu kez FED’in, ekonomik göstergelerdeki iyileşmenin sonucu, olarak,  piyasalara enjekte ettiği likiditeyi geri çekme amacıyla, 2013 yılı sonu itibariyle, tahvil alımında kısıtlamaya gidiyor. FED’in söz konusu  likiditeyi daraltma kararı nedeniyle, bu kez kırılgan 5’ler  olarak tanımlanan(Türkiye, Brezilya, Hindistan, Endonezya, G.Afrika)  ülkelerinden fon çıkışının yaşanacağı, ekonomik gelişmelerinin sekteye uğrayacağı öngörülüyor. Aşağıdaki makro veriler itibariyle de, riskli grupta yer alan Türkiye’nin, en fazla etkileneceği konusunda ekonomi çevrelerinde görüş birliğine varılıyor.

1)      Dış ticaret açığının (ithalat-ihracat farkının) 2013 yılı itibari ile 100 milyar USD civarında oluşması,

2)      2013 yılı itibariyle, Cari açık (döviz açığı)’nın 6o milyar USD mutlak değer olarak, milli gelirin % 7’sine ulaşması, bu oranın yüksek bir rakamı ifade etmesi,

3)      Özel sektörün döviz  kredi  ve ticari borç toplamının 255 milyar USD bir düzeyde yüksek seyretmesi, kamu ile birlikte dış borç stokunun 367 milyar USD’ye varması,

4)      Kıssa vadeli dış borç ve cari açık toplamı olan 220 milyar USD ile GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) nın % 25’ini ifade etmesi,  TCMB’nin 38 milyar USD’lik ile net rezerv  stokunun, ani ve yüklü sıcak para çıkışı durumunda korunaklı olmaması,

5)      Enflasyon hedefinin  realize edilememesi , 2013  yılı itibariyle % 7.4 yüksek bir oranda gerçekleşmesi,  2014 yılı için öngörülen % 5 hedefinin  ise, Ocak-2014 ayı itibariyle tutturulamayacağının anlaşılması,

6)      Yaşanan siyasi gelişmelerin; merkezi ve yerel yönetimlerin, hesap verilebilirlik ve şeffaflık ilkelerine uymamalarının bir sonucu olduğu kanaatine varılması, hükümete, kamu ve TCBM yönetimine olan güvenin sarsılması,

7)      Kırılgan ülkeler arasında % 12 oranı ile tasarruf oranı en düşük ülke olarak sivrilmesi, hane halkı borç toplamının, GSYH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) riskli düzeyde olması, iç tüketimi kısmaya yönelik tedbirlerin (kredi kart vade sınırlama vs.) uygulamasında gecikilmesi,

8)      Yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğüne olan güvenin dış ekonomi çevrelerinde sonlanması,

9)      Büyümenin iç tüketim ve inşaat sektörünün perfonmansı ile sağlanması (sadece İstanbul’da 100 civarında AVM’nin abartılı varlığı),  

10)   Ekonominin yönetim kademesinde koordinasyonun eksikliği,

Yukarıda saptana olumsuz makro veriler ülkemizi en kırılgan konumuna yükseltmekte, risk primimi artırmaktadır. Bu nedenle FED’in kriz süresince piyasalara pompaladığı  fonlarını geri çekme kararı en fazla ülkemizi etkileyeceği öngörülmektedir.

Küresel sistemde yaşanan olumsuz gelişmelere karşın; hükümet kanadı, faiz lobisi takıntısının etkisi altında kalarak, TCMB yönetimini siyasi baskı altına alarak, faiz artırma kararının geç alınmasına neden olmuştur. Kurların ekonomi açısından riskli bir düzeye yükselmesi suretiyle, firmaların zor durumuna düşmesine, maliyetlerin artmasına, büyümede öngörülen % 4 oranının tehlikeye girmesine, işsizliğin yükselmesine, enflasyon riskine yol açmıştır.

Hükümetin yapısal reformları zamanında yapamaması,  ekonomiyi katma değeri yüksek üreti m modeline dönüştürememesi, küresel gelişmeleri zamanında fark edip, tedbir alamaması nedeniyle şirketleri ve tüketicileri zor günlerin beklediği,  tedbirli olunması gerektiği öngörülmektedir.

Saygılarımla,

Cavit İNAM,

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kocaeli Haberci Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

Yerel seçim başarısı, demokrasi açısından umut oluşturmuştur!14 Nisan 2024 Saat: 13:23
Mahalli seçimlerde, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)'in, "Türkiye İttifakı" söylemi ile, birinci parti olarak elde ettiği büyük başarı, demokratik güçler açısından, geleceğe yönelik umut oluşturmuş, sevinç yaratmıştır.
"İzmit Kent Lokantası" ve sosyal belediyecilik29 Şubat 2024 Saat: 23:04
Sosyal belediyecilik ve halkçı uygulamalar doğrultusunda; İzmit Belediye Başkanı, Sayın Fatma Hürriyet Kaplan'ın girişimlerini takdir ile karşılıyorum.
Kayıp Roma Başkenti Nikomedia, bu konferansla taçlandırıldı27 Kasım 2023 Saat: 16:43
İzmit tarihini arıyor. Bu doğrultuda yapılan arkeolojik çalışmaların tanıtımına yönelik; Nikomedia: Roma İmparatorluğu Başkenti'nden, Türk Endüstri Başkentine temalı konferans harikaydı.
CHP’de değişim ve iktidar umudu23 Kasım 2023 Saat: 14:44
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içinde, seçim yenilgisinin ardından dile getirilen değişim talebinin, yakın ayda yapılan, olağan kurultayında delegeler tarafından karşılık görmesinin sağladı.
CHP kongresi, toplumsal umutları yeniden yeşertti!6 Kasım 2023 Saat: 23:41
CHP'nin anılan kongresi itibariyle, toplumsal umutların yeniden yeşermesi sağlanmıştır.
Tüm Yazıları
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat