Ruhsatsız yapılar, tıkanan trafik, sıfır sosyal katkı ve siyasi ayrıcalıkla korunan bir model… Safiport Derince, artık sadece bir liman işletmesi değil, Kocaeli kamu vicdanında derin bir yara haline gelmiştir.
Yerel Yönetim Yetkisiz, Hukuk Seyirci
Kocaeli gibi Türkiye’nin ekonomik omurgasını oluşturan bir kentte, büyük ölçekli yatırımların halktan kopuk, denetimsiz ve sorumsuz biçimde yürütülmesi artık görmezden gelinemeyecek bir sorun haline gelmiştir. Derince Limanı'nda faaliyet gösteren Safiport, bugün sadece ruhsatsız inşaatlar değil, aynı zamanda kamu düzenini tehdit eden uygulamalarıyla da dikkat çekmektedir.
Derince Belediyesi’nin açık uyarılarına rağmen, liman sahasında ruhsatsız yapılaşmanın sürmesi, yerel yönetimlerin anayasal yetkilerinin nasıl görmezden gelindiğini gözler önüne seriyor. Oysa şehir planlamasının en temel ilkesi, belediyelerin denetim hakkıdır. Bu hakkın bypass edilmesi sadece bir yasa ihlali değil, aynı zamanda bu işleyişin ve bu düzenin sorgulanması gereken bir boyutudur.
Derince Sokaklarında TIR Terörü
Liman kapasitesinin artırılmasıyla birlikte, şehir içi trafiğinde yaşanan çöküş artık günlük bir kabusa dönüşmüş durumda. Planlama yapılmaksızın limandan çıkan TIR’lar, dar şehir yollarını tıkanma noktasına getiriyor. Sadece trafik değil, hava kirliliği, gürültü ve yol güvenliği de ciddi tehdit altında.
Derince’de yaşayan her birey, acil bir durumda ambulans çağırırken dahi bu trafik keşmekeşinin mağduru olabiliyor. Ancak buna rağmen Safiport tarafından lojistik planlamaya yönelik hiçbir adım atılmıyor. Kentin yükünü çekip, bunun karşılığında hiçbir sorumluluk almamak hangi anlayışın ürünüdür?
Kocaelispor Yok Sayılıyor, Kent Kültürü Göz Ardı Ediliyor
Kocaeli gibi sanayi ve spor kültürünün iç içe geçtiği bir şehirde, Safiport’un Kocaelispor’a en ufak bir destek sunmaması, kentle olan kopukluğunun simgesi haline gelmiştir. Oysa liman işletmeleri, faaliyet gösterdikleri bölgelerde sosyal sorumluluk projeleriyle kent halkıyla bütünleşir; yerel kalkınmaya katkı sunar.
Ne yazık ki Safiport’un kentle hiçbir manevi ya da kurumsal bağı yok. Bu kopukluk, sadece ekonomik bir yabancılaşma değil; aynı zamanda kentlilik bilincine sırt çevrilen bir anlayışın tezahürüdür.
Siyasi Koruma Kalkanı mı?
Kamuoyunda giderek daha yüksek sesle dile getirilen bir diğer husus ise, Safiport’un merkezi iktidarın açık veya örtülü desteğiyle ayrıcalıklı bir konumda tutulduğu yönündeki inançtır. Denetimsizlik, yaptırımsızlık ve ruhsat bypass’ları; bu işletmenin “özel koruma” altında olduğu izlenimini pekiştiriyor.
Ancak unutulmamalıdır ki hiçbir yatırım, halkın iradesinin ve yerel yönetimlerin meşru haklarının üzerinde olamaz. Bu anlayış, sadece Kocaeli’ye değil, demokrasiye de zarar verir.
Kâr Odaklı Modelin Çöküşü
Bugün Safiport’un uygulamaları, sürdürülebilir şehircilik ilkeleriyle taban tabana zıttır. Kente yük olan, ama hiçbir katkı sunmayan; ruhsatsız yapılaşmayla belediyeleri devre dışı bırakan ve yerel değerlere yüz çeviren bir model artık sürdürülemez hale gelmiştir.
Safiport Derince, bugün için ticari olarak büyüyor olabilir. Ancak vicdanlarda küçülüyor. Halktan kopuk, sorumluluktan uzak ve kente katkı sunmayan hiçbir yapı uzun vadede kalıcı olamaz.
Bu kent sahipsiz değil. Derince halkı ve Kocaeli kamuoyu, artık sadece eleştirmekle kalmamalı; sesini daha gür ve organize biçimde duyurmalıdır. Yerel yönetimlerin itibarı korunmalı, yatırım adı altında yapılan hukuksuzluklara karşı birlik olunmalıdır.
Şehirler yalnızca betonla değil, adaletle, sorumlulukla ve katılımla inşa edilir.
Kocaeli, bu sorumluluğu taşımayan hiçbir yapıyı uzun süre sırtında taşımayacaktır.
Sevgi ve saygılarımla kalın sağlıcakla.