Özdilek
Fikret Gökmen
Fikret Gökmen

Yaşamın dengesi

Bugüne kadar 20 gün süreyle evde kalmadım. İlk bir hafta iyi geldi.

6 Nisan 2020 Saat: 13:14

Kitap okuyarak, müzik dinleyerek ve internette dolaşarak vakit geçiyordu.

            Ancak süre uzadıkça, sıkılmaya başladım. Haberlerde ve Face’de verilen olumsuz gelişmeler ve sürenin uzun olacağına ilişkin öngörüler, beni de olumsuz etkiledi.

            Şimdiye kadar hiç yapmadığım şey, geçmişimle yüzleşmeye başladım. Kendimi sorguladım.

            20 – 30 yıl öncesinden tekrar yaşama başlasam; Neleri yapar, neleri yapmazdım sorgulaması…

            Gördüm ki geçmişte verdiğim ve çok iyi fikir dediğim bazılarının, bugün ise çok ciddi bir hata olduğunu fark edişim, beni şaşırttı.

            Geçmişte yüksek tempoda çalıştım. Okulda derslerim biter bitmez, piyasada muhasebe işlerine ve ayrıca meslek yüksekokulunda derslere girdim. Bunların dışında, siyaset, oda ve dernek yöneticiliklerini de ilave ettiğimde, meğer ben bir koltukta iki karpuz değil, bir bostan taşımışım.

            Önceliklerimde sürekli işim, ekonomik durumum ve sosyal hayatım vardı. Kendim, ailem ve yakın çevrem fazla yoktu.

            Geldiğim noktada sonuç: Belki ekonomik durumum sorunsuz gibi. Ancak ufak bir virüs her şeyi değiştirebilir. Geçmişte çok önemsediğim önceliğimi virüsün bu denli etkileyebileceği gerçeğinin suratıma çarptığını hissediyorum.

            Freud’un dediği gibi “Genç bilebilseydi, yaşlı yapabilseydi…” bu durumlar olur muydu acaba?

Bu sorgulamalar sırasında içimde iki ayrı ben ortaya çıktı. Birincisi bugünkü ben, diğeri geçmişteki ben.

            Bugünkü ben yukarıda yazdıklarımı savunurken; geçmişteki ben, geçmişte yaptıklarımın doğruluğuna inanıyordu.

            Geçmişteki ben, ailemin geleceğini ekonomik anlamda güvence altına almak ve kimseye muhtaç olmayacağı ortamı yaratmak adına alınan kararların doğru olduğuna olan inancını sürdürüyordu.

            Bu durumun ailemden aldığım genlerden ve onları çok iyi gözlemlemiş olmamdan geldiğini söylüyordu. Çünkü onlar Bulgaristan’dan iki öküz bir kağnıya sığan eşya ile gelmişler ve olağanüstü bir gayretle bizleri ortaya çıkarmışlar. Ayakta kalmışlardı.

Benim onların tek sosyal güvencesi olduğu gerçeğini de unutmamam gerekiyordu. Benim tek sermayem emeğimdi. O nedenle çok emek vermem tek seçeneğimdi. Geçmişteki ben de böyle söylemekte ısrarcıydı.

            Böylece iki ben arasında kaldım. Bugünümü ve geçmişimi sorgularken, hangisinin doğru olduğunu değerlendirmeye çalışıyorum.

            Bu değerlendirmeleri bugün yaptığım için, bugünkü düşüncelerimin daha doğru olabileceğine yakınım.

Evet, yine çalışılmalı. Ancak yaşamı da ıskalamadan. Ne olur, birkaç varlığım eksik olsaydı da kendime, aileme daha çok zaman ayırabilseydim.

Ülkemde bile, daha çok görmediğim yerler var. Dünyayı gezip görseydim. Sevdiğim şeylere daha çok zaman ayırabilseydim.

            Ufak bir virüs 70’li yaşlara yaklaşırken bana bu sorgulamayı yaptırdı.

            Görüyorum ki kendimi dinlemem için böylesi bir pandemi yaşanması gerekiyormuş.

           

 

Kocaeli Haberci Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

Metro yapılsın mı ?2 Kasım 2025 Saat: 13:29
Gebze'de meydana gelen ve bir ailenin yok olmasına sebep olan bina çökme olayı, tartışmaları da gündeme getirdi.
“Kurgan”çaremidir?5 Ekim 2025 Saat: 14:49
Bu köşede vergi ile ilgili olarak yaptığım değerlendirmelerde sürekli yazdığım bir konu var.
Bakıpta görememek28 Eylül 2025 Saat: 20:44
Ortaokul öğrencisi olduğumuz yıllarda Türkçe öğretmenimiz bir soru sordu.
Utlar Tükenmez22 Eylül 2025 Saat: 15:20
Umut insanı yaşamaya bağlayan sihirli kelime. Bu kelime ile ilgili birçok özdeyişler var.
VERGİNİN DAYANAĞI KANUNDUR25 Ağustos 2025 Saat: 11:46
Çok kullanılan bir deyim vardır. “Koyun can derdinde, kasap mal derdinde”
Tüm Yazıları