Maliye bakanlığı, kayıt dışı ekonomi ile mücadele etmek için 2023-2024 vergilendirme dönemleriyle ilgili olarak “kayıt dışı ekonomi ile mücadele eylem planı” yürürlüğe sokmuştur.
Bu plan doğrultusunda “izaha davet” adı altında mükelleflere yağmur gibi yazılar gelmektedir.
Mükelleflerin beyanları, risk analizi adı altında bir programdan geçirilerek, olası hatalar veya yanlışlıklar tespit edilmekte ve bunlarla ilgili açıklamalar talep edilmektedir.
Mükellefler gerekli açıklamaları yapacaklar veya beyanlarını düzelteceklerdir.
Yapılan açıklamalar idare tarafından kabul edilmemesi durumunda, takdir komisyonu marifetiyle veya denetim yolu ile ek tarhiyatlar yapılacaktır.
Yapılan tarhiyatlar sonrası, mükellef ile idare ya uzlaşacak veya yargı yolu açılacaktır.
Tüm bu işlemler yapılırken gerekçe olarak “kayıt dışı ile mücadele” gösterilmektedir.
Bu gerekçe tam olarak yerine oturduğu söylenemez. Bunun bizce iki nedeni vardır.
Birincisi;
“İzaha davet” yani sistem üzerinden tespit edilen riskler, zaten kayıtlı mükelleflerin beyanları üzerinden tespit edilmektedir.
Diğer bir ifadeyle, izaha davet talebinde bulunan mükellefler idarenin kayıtları için de mevcut olan mükelleflerdir.
Amiyane tabiriyle, aslında yine kümesin içindeyer alanlarla uğraşıyorsunuz.
Dolayısıyla yaptığınız uygulama bu mükellefler açısından, kayıt içine alma operasyonu değildir. Olsa olsa bunlardan daha fazla yumurta veya tüy koparma derdindesiniz.
İkincisi;
Kayıt dışından anladığımız, belli bir geliri var ama hiç beyanda bulunmayan kişilerdir. İdarenin sistemi dışında olanlar.
Bu amaca yönelik olarak gönderilen izah davetlerinde, yasalar zorlanarak yapıldığı gözlenmektedir.
Örneğin, deniliyor ki, 1.000.000 gelirin var ama 6.000.000 gider yapmışsın bunu açıklayınız.
Öncelikle yasal olarak idarenin” nereden buldun” sorusunu sormaya veya” gider bildirimi beyanı” gibi bir beyanı sorgulamaya yasal hakkı var mı?
Vatandaş dese ki, benim evimde 5 kg altın vardı sattım harcamalarımı buradan karşıladım. Ne diyebilirsiniz?
İşte daha önce bu konuda defalarca bu köşede düşüncelerimi açıklamıştım.
Vergi kanunlarında köklü değişiklik kaçınılmazdır. Sistemi değiştirmek gerekir.
Şu anda uygulanan “kaynak teorisinden”ziyade, ağırlıklı olarak” net artık teorisi” sistemine geçmek zorunluluğu doğmaktadır.
Böyle bir köklü değişiklikten sonra bu tip soruları sorma yetkisi yasal hale gelebilirve arzulanan sonuç almak mümkün olur.
Maliye Bakanı sayın Mehmet Şimşek, geldiği günden bugüne vergi sisteminde hiçbir yapısal değişiklik yapmamıştır. Sadece yasalar zorlanarak veya uygulamayarak vergi toplama derdindedir.
40 yıl önce denenmişleri deneyerek yol almaya çalışılmaktadır. Yani bir nevi vergicilikte patinaj yapıyoruz.
Sonuçta, sadece gelişmiş teknolojiyi kullanarak var olan mükelleflerden tüy koparmayı, kayıtlı ile mücadele diye sunmaya çalışıyoruz.