Yine birileri, karanlık masalarda “Yeni bir çözüm süreci” masalı anlatmaya başladı.
Yine birileri, karanlık masalarda “Yeni bir çözüm süreci” masalı anlatmaya başladı. Ne zaman millet uyanmaya başlasa, ne zaman devlette bir silkelenme emaresi görülse, hemen ortaya birileri çıkar, “kardeşlik”, “barış”, “silahlar sussun” edebiyatına başlar. Ama gelin görün ki bu laflar, dağlarda kahpe pusularda evlatlarını toprağa vermiş ailelerin yüreğine su serpmez, bilakis o yangını büyütür.
Bu ülkede terörle mücadele etmiş, canını ortaya koymuş, bir gözünü, bir kolunu, bir bacağını bu vatan uğruna kaybetmiş on binlerce gazi var. Şehitlik mertebesine ulaşmış, bayrağa sarılı tabutlarla ebediyete uğurlanmış binlerce vatan evladı var. Şimdi bu insanların feryadına kulak vereceğine, acılarına ortak olacağına, Cumhur İttifakı çatısı altında siyaset yapan kimi isimlerin çıkıp da bu insanlara “provokatör”, “hain”, “fitneci” demesi, sadece aymazlık değil, aynı zamanda insanlık ayıbıdır.
Hayatında bırakın dağda terörist kovalamayı, silah sesi duysa kaçacak delik arayacak adamların, bugün klavye başından, ekran arkasından bu milletin gazilerine hakaret etmesi; bedelli askerlik yaparken eline kına yakılmış gibi fotoğraf çektirenlerin, şehit ailesine “susturun şu kadını” demesi, bu milletin vicdanında asla yer bulmayacaktır.
Empati? Hangi empati? Milyonluk servetleriyle poz veren, çocuklarını yurt dışına kaçıran, tatilini lüks otellerde geçiren adam mı empati kuracak, Hakkâri’de, Şemdinli’de, Cudi’de vücuduna şarapnel saplanan Mehmet’le? Kuramaz. Çünkü ruh başka, yürek başka…
Kimse bizden, ölenle ölmemizi değil ama ölene saygısızlık edenle susmamızı da beklemesin. “Çözüm süreci” adı altında yürütülen her girişim, bu milletin hafızasında “ihanet süreci” olarak kalmıştır. Dağdaki caninin inine devlet televizyonlarını sokup manifesto okutulduğunda da sustuk sanmayın. Gezi olaylarında, 17-25’te, 15 Temmuz’da nasıl susmadıysak, şimdi de susmayız.
Şehit annesinin çığlığı siyasetin üzerindedir. Gazi babasının gözyaşı, partilerin kırmızı çizgilerinden daha gerçektir. Siyasetçiler geçer, makamlar biter ama bu milletin evlatları tarih yazmaya devam eder. Ve o tarih bir gün, kim hain, kim şerefli, kim alçak, kim yiğit; hepsini yazacak!
Son sözümüz net: Biz Türk milleti olarak; vatan için toprağa düşen şehitlerimizin ailesini de, kolunu-bacağını bırakmış gazilerimizi de ite, köpeğe, çakala, çukala yedirmeyiz. Onlar bizim onurumuzdur. Biz onların ayağının tozu olamayacaklara "lider" demeyiz. Acısı olan insana söylenecek söz, insan olanın yüreğinden çıkar. Gerisi boş laftır.
Bu da tarihe not olsun.