Özdilek
Cavit İnam
Cavit İnam

Sesizlerin Sesi: Orhan Kemel

Asıl adı Mehmet Raşit Öğütçü olan Orhan Kemal; (Adana, Ceyhan-1914) doğumludur. T.B.M.M 1. Dönem Kastamonu Milletvekili olan avukat, gazeteci ve fikir adamı, Abdülkadir Kemali’nin oğludur.

24 Mart 2015 Saat: 09:06

Ailesinin ve kendisinin yaşam öyküsü siyasi, sosyal ve kültürel  hayatımıza ışık tutacak zenginliktedir.

İttihad-ı Terakki’nin mensubu olan babası, Topçu-Teğmen rütbesiyle Çanakkale cephesinde görev almıştır. Bu süreç içerisinde aile zorunluluk nedeniyle çeşitli illere göç etmek zorunda kalmıştır. Adana’da avukatlık ve gazetecilik yaparak geçimini sağlamıştır. 1930’da rejime muhalefet etmek üzere, “Ahali Cumhuriyet Fırkası”nı kurmuştur. Partisinin kapatılmasın üzerine, Beyrut’a kaçmak zorunda kalmış, ailenin dramını ve yükünü kardeşi ile birlikte yüklenmiştir.

Yoksunluk ve yoksullukla kuşatılmış bir hayat yaşamıştır.  Hayat şartları eğitimini yarıda bırakmasına neden olmuştur. Yaşam mücadelesini, tarlalarda, fabrikalarda çalışarak sürdürmüştür. Zorluklarla iç içe yaşamış, hayat şartlarının ağırlığı altında ezilmiş, ancak umudunu hiç yitirmemiştir. 1932’de Türkiye’ye döndükten sonra, çırçır fabrikasında işçilik, dokumacılık ve ambar memurluğu yapmıştır. 1937 yılında, mübadele döneminde, göçe maruz kalan Boşnak kökenli bir ailenin kızı olan, aynı fabrikada işçi olarak çalışan,  Nuriye Öğütçü ile evlenmiştir.

1938 yılında, askerlik görevini yaptığı dönemde, komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklanmış, 5 yıl hapse mahkum edilmiştir. Bursa Cezaevi’nde tutuklu bulunduğu sırada aynı hapishanede yatmakta olan,  Nazım Hikmet’le ilişki kurmuştur. Büyük şairle tanışması, Orhan Kemal’e yeni ufuklar açmıştır. O sıralar yazmakta olan olduğu şiirlerini Nazım’a okumuş,  beğendirememiştir. Kişisel gelişimi için kendisiyle yakından ilgilenmeye başlamıştır. Öncelikle Fransızca konusuna, sonra diğer kültür bahisleri üzerinde yoğunlaşmasını teşvik etmiştir. “Toplumcu-Gerçekçi” anlayışının gelişmesine,  düz yazıya yönelmesine önayak olmuştur.

Şiirlerinin edebi değer ve biçim kazanmasında Nazım’ın büyük katkısı olmuştur. İlk şiirlerini Raşit Kemali adıyla,  Yedigün, Yenimecmua dergilerinde yayınlamış, ilgi görmüştür. Aşağıda Bursa cezaevinde derlediği şiirini, önce Nazım’a okuyarak onay almıştır.

“Bir Beyrut Hikayesi”

Beyrut’ta,

Yeni İstanbul  Lokantası’nda,

Bulaşıkların başındayım.

On sekiz yaşındayım.

Saçlarım taralı ve parlak,

Aklımda Eleni.

Şiir serüveninden,  roman pratiğine dönüş yapmış, bu denemeleri de Nazım Hikmet’in beğenisini kazanmıştır. 1940 yılında, halen hapiste iken, “Balık”, “Bir Genç Münevver”, “Bir Yılbaşı Macerası”, “Kardeşim Niyazi”, “Babam”, “Telefon”, “Bir Ölüye Dair”, “Güllü”, “Asma Çubuğu”, “Vatana Dönüş”, “Çocuk Ali” adlı romanları; “Yeni Edebiyat”, “İkdam” gazetelerinde, “Yurt ve Dünya”, “Yürüyüş “ dergilerinde yayımlanmıştır.

1944 yılında, cezaevinden tahliyesinden sonra, hayatta kalma ve ailesini geçindirme  mücadelesi ni vermeye devam etmiştir. Siyasi hükümlü olduğu için, iş bulmakta zorlanmış ve  horlanmıştır. Toprak taşıma işinde çalışmış, hamallık ve sebze nakliyeciliği yapmıştır. Devlet tarafından sürekli takip edilmiş, gözaltında tutulmuştur. 1945 yılında askerlik görevini yaparken, Çorum’a sürgün gönderilmiş, daha sonraları serbest bırakılmıştır. Takibe uğraması nedeniyle, Kemal Türker’in teşvikiyle eserlerini Orhan Kemal takma adıyla yayımlamıştır.

Bu arada, Varlık dergisinde Orhan Kemal’in hikayeleri de  basıma başlanmıştır. Kasım-1944’te; ”Revir Meydancısı Yusuf”, 1945 Mart, Mayıs, Haziran aylarında,“Sürmeli”, “Askerlik Oyunu” ve “Uyku” yayımlanmıştır. Bu arada Şiiri de ihmal etmemiştir. 1946’da, “Gün” dergisinde, “Ekmek” ve “İşsizlik” şiirleri çıkmıştır. 1946’da Gün’de “Üç Arkadaş” “Köpek Yavrusu” , “Bin Lira”, “Teber Çeliğin Karısı”; Yığın’da ise,“Birtakım İnsanlar”; 1947’de “Seçilmiş Hikayeler Dergisi”nde, “Arkadaşım Necati”, “Ekmek Kavgası”, 1948’de “Eskici ve Oğulları”, “Aforacı Hac”eli” basılmıştır. 1949’da “Sarhoşlar” hikayesini, Yaprak Dergisi’nde “İstasyonda”, “Roman”, “Büyücü” hikayeleri yayımlanmıştır.

Öykü, hikaye ve romanlarında; Kendi yaşam öyküsü yanında, Çukurova’daki,  tarım ve sanayi işçilerini sorunlarını işlemiştir. Daha sonraki romanlarında ise; yaşamını sürdürdüğü İstanbul’da gurbetçileri, kenar mahalle insanlarını, işçilerin dünyasını yansıtmıştır. Yaşam mücadelesini ve hayat hikayesini yazım konusu ettiği;  “Baba Evi” romanı ile “Ekmek kavgası” hikaye kitabını, “Varlık Yayınevi” 1949 yılında basmıştır. Yine özel yaşamını ve evliliğini konu aldığı romanı “Avare Yıllar” 1950’de, “Cemile” ise 1952’de yılında yayımlanmıştır. Yapıtlarında cezaevi gözlemleri de malzeme oluşturmuştur. Klasikler arasında yer almayı hak eden 72. Koğuş bu bağlamda, 1954 yılında uzun öykü olarak kaleme alınmıştır. Eser, “AST” tarafından 1967 yılında sahnelenmiştir.

Toprak sahipleriyle, tarım işçilerin ilişkisini, tarım kesiminde meydana gelen değişimleri ve yoksul fabrika işçilerinin dünyasını konu alan; “Vukuat Var” (1959), “Hanımın Çiftliği” (1961), “Kanlı Topraklar” (1963), Kaçak (1970) birbiriyle bağlantılı bir dizi şeklinde oluşturmuştur.

Gurbetçi işçilerin Adana’ da ki güç yaşamını konu alan, “Bereketli Topraklar Üzerinde”(1954), gurbetçilerin İstanbul’daki yaşamından kesitler içeren,”Gurbet Kuşları” (1962), kadınların dramını gündeme taşıyan, “El Kızı” (1960), sinema ve eğlence dünyasının sömürülen kadınlarıyla ilgili “Dünya” (1960), suça itilmiş çocukların ayakta kalma mücadelesini konu alan, “Sokakların Çocuğu”(1963), taşrada görev yapan yönetici ve memur çevresini hicveden, Müfettişler Müfettişi”(1966) ile onu izleyen “Üçkağıtçı” (1969)’da roman olarak yayımlanmıştır.

Sanata, hayata ve geleceğe bakış açısı ve değerlendirmelerine değişik söyleşilerinde yer vermiştir. Sanat yaşamında; yalnızca tanıklık etmeyi değil, halkın daha iyi bir yaşama ulaşmasına yardımcı olacak uyarıcı, yönlendirici bir gerçeklik yolunu izlemiştir. Edebiyat ve sanata bakışını, aşağıdaki ilkeler doğrultusunda değerlendirmiştir.

Dil Meselesi :  Genel olarak dili, söz sanatlarının baş aracı olarak düşünmüştür. Dilini arıtıp durultmak görevi elbette ilkin sanatçının ödevi olduğuna inanmıştır. Kökü Türkçe olan ve halk tarafından kolaylıkla anlaşılan kelimelerden üremiş yeni cümle ve deyimleri kullanmakta hiçbir sakınca duymamıştır.

Diyaloglar Neden Fazla? : Anlatmak istemini metinlerde diyaloglara yer vererek uygulamıştır. Bu bol diyalog yöntemiyle, kabuktan derinlere inmiş, yani ruh tahlilleri yapmada başarılı olmuştur. Her insanı sosyal durumuna uygun ve kültürüyle sınırlı bir şekilde konuşturmuştur. Felsefenin F’sinden habersiz insanların zaman zaman filozoflaştıkları gerçeğiyle okuyucuyu yüzleştirmiştir.

Roman karakterleri : Sanatçı bir parça da kendi mayasından gelen bir dürtüyle ve elbette rastlantıyla, bu dürtü ve rastlantılara dayanarak  başkalarını yazmıştır.

İyimserlik mesajı : Yazarımızın romanlarındaki iyimserlik duygusu, halkını yakından ve  çok iyi tanımasından kaynaklanmıştır.Daha açıkçası ben halkın kendisi, bir parçasıyım demiştir. Yazarın amacının halkının yararını gözetmek olarak tanımlamıştır.

Konu seçimi : Sanatçı olarak, herkes gibi yaşamış, herkes kadar yurdunu ve dünyayı  gözeterek yazmıştır. Herkes gibi bazı genellemelere varmıştır. Konularımın genel kaynağını insan olarak seçmiştir.

Tanıdığı insanları yazmıştır : Ben tanıdığım insanları yazdım demiştir. Son romanı, “Kanlı Topraklar”da; Nuri Has’tan Abidin Dino’ya, Hacı Ömer’den Osman Zenginler’e kadar yer vermiştir.

Tanık olmak yetmez :  Sadece tanık olmayı yeterli bulmamıştır.  İnsanı anlayacak, savaşını anlayacak, buna katılacak sanatçı, kolaylıkla aldatılan kişilerin aldanmalarına karşı durmalıdır demiştir. Tanık olmak namusluluktur ilkesini benimsemiştir. Türkiyeli sanatçının, Türkiye halkıyla birlikte yaşamasını önermiştir.

İnsanlık için sanat : Sanatımın amacın şöyle özetlemekte bir sakınca var mı acaba diye? Sormuş ve  toplumuna  seslenmiştir. Halkımızın,  genel olarak insan soyunun müspet bilimler doğrultusundaki en bağımsız koşullar içinde, en olma isteme çabası olarak değerlendirmiştir. Bir diğer anlatımla; İnsanlığın, insanlık tarafından, insanlık için yönetilme çabası adına sanat tanımına yer vermiştir.

Orhan Kemal’de üslup; Orhan Kemal’in öykü uygulamasında, konuşmalar önemli yeri tutmuştur. Konuşmalar, onun vermek istediği zıtlığı, ikiliği ortaya koymuştur. Kişilerin iç dünyalarının bir burgu gibi derinlerine girerek, ortaya çıkaran bölümleri deşifre etmiştir.  Yan tutmadığı bu konuşmalarla kişinin kendisini tanımlamasına fırsat tanımıştır.

Basit Roman Tanımlaması Doğru Mu?

Orhan Kemal romanı hep karmaşadan, karmaşıktan kaçmıştır. Eserlerinde, süzülmüş burjuva entelektüel keyfine yer vermemiştir. Tanımlamalar basittir. Kolay kolay erişemediğimiz bir yalınlıktır. Onun basit anlatımı, bu sayede, bir berraklık, bir düzellik sağlamış, eserlerini kolay ve anlaşılır kılmıştır.

Orhan Kemal, geride çeşitli dillere tercüme edilmiş 27 Roman 19 Öykü, sayısız şiir, anı, inceleme ve röportaj eserleri bırakarak, ödül töreni için gittiği Bulgaristan’da hayata gözlerini yummuştur. Büyük yazarın; İnandığım doğruların adamı oldum. Böyle yaşadım. Karınca kararınca bu doğruların savaşını daha çok sanatımda yapmaya çalıştım. Kursağımdan hakkım olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir şeklindeki samimi  itirafı ve son söylemi; çağımızın yozlaşan, çıkar ilişkilerine dayalı reel politik gerçeği karşısında büyük anlam ifade etmiştir.

Anısı önünde saygıyla eğiliyor, kendisini rahmet ve minnetle yad ediyorum.Işıklariçinde yat büyük insan, büyük yazar. Halkın her daim eserlerinden güç alacak,  seni unutmayacaktır.

Saygılarımla,

Cavit İNAM,

 

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kocaeli Haberci Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

Yerel seçim başarısı, demokrasi açısından umut oluşturmuştur!14 Nisan 2024 Saat: 13:23
Mahalli seçimlerde, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)'in, "Türkiye İttifakı" söylemi ile, birinci parti olarak elde ettiği büyük başarı, demokratik güçler açısından, geleceğe yönelik umut oluşturmuş, sevinç yaratmıştır.
"İzmit Kent Lokantası" ve sosyal belediyecilik29 Şubat 2024 Saat: 23:04
Sosyal belediyecilik ve halkçı uygulamalar doğrultusunda; İzmit Belediye Başkanı, Sayın Fatma Hürriyet Kaplan'ın girişimlerini takdir ile karşılıyorum.
Kayıp Roma Başkenti Nikomedia, bu konferansla taçlandırıldı27 Kasım 2023 Saat: 16:43
İzmit tarihini arıyor. Bu doğrultuda yapılan arkeolojik çalışmaların tanıtımına yönelik; Nikomedia: Roma İmparatorluğu Başkenti'nden, Türk Endüstri Başkentine temalı konferans harikaydı.
CHP’de değişim ve iktidar umudu23 Kasım 2023 Saat: 14:44
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içinde, seçim yenilgisinin ardından dile getirilen değişim talebinin, yakın ayda yapılan, olağan kurultayında delegeler tarafından karşılık görmesinin sağladı.
CHP kongresi, toplumsal umutları yeniden yeşertti!6 Kasım 2023 Saat: 23:41
CHP'nin anılan kongresi itibariyle, toplumsal umutların yeniden yeşermesi sağlanmıştır.
Tüm Yazıları
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat