Vatandaş, kendisini yönetenlere güven duyarsa…
Yönetim biçimine, ölçme ve değerlendirme metotlarına, atama ve görevlendirme usullerine, uyguladığı ekonomi modeline, vergi usul ve kanunlarına, hukuk sistemine, aldığı kararlara, güven duyarsa…
***
Bir lirası olan beş liralık yatırım yapar, borca girer, parasını saklamaz…
Yastık altındakileri bozdurur alışverişe dahil eder…
Ev yapar, inşaat sektörü kazanır…
İş kurar, yeni iş sahaları açar …
Harcar, ticari hayata can verir…
Piyasada para bollaştıkça enflasyon azalır, ihracat artar, döviz düşer, faiz belası sona erer!
Hükümet bol bol vergi toplar, topladığını çalışanına verir, çalışan harcar…
Harcanan para döngüye yeniden dahil olur, işsizlik azalır, yoksulluk azalır…
Üretim artar, bolluk bereket artar…
Güven ortamı olursa hem yerli hem de yabancı girişimci sayısı artar…
Mutluluk seviyesi artar, stres azalır, stres azalınca bireysel suçlar azalır…
Kısa yoldan para kazanma arzusu azalır; başta sanal kumar bağımlılığı olmak üzere uyuşturucu kullanımı gibi pek çok kötü alışkanlık ve kötü davranış azalır…
Şehirler imar edilirken nesiller ihmal edilmez!
Öfkeli insan azalır; taciz, tecavüz, kadın cinayetleri azalır…
Trafikte yaşanan ufak bir terslikten cinayetler, vahşetler çıkmaz…
İntiharlar, aile içi cinayetler ve parçalanmış aile sayıları azalır, hatta biter…
Saygı ve hoşgörü ortamı olur; deizm, ateizm gibi “çoğu tepkisel” aykırı düşünceler azalır…
Ne esnafa can suyu, nefes kredisi, ne de ödenemeyen bireysel kredilerin ötelemelerine ihtiyaç olur.
Güven arttıkça… Herkes kazanır!
***
Gençler gelecek endişesi duymaz ve kendini güvende hissederse, eğitim sitemine, hocalarının bilgi, yeterlilik ve tecrübelerine güven duyarsa, mezun olduktan sonra hakkının yenmeyeceğine inanırsa, “başta üniversite sınavında ilk bine giren çocuklar olmak üzere” hiçbir kıymetli beyin mezun olunca başka ülkelerde çalışma, “bir nevi kaçma” hayali kurmaz…
“İnanın her ülke için, kendi neslinin ilk binine girenleri, en önemli milli mesele sayılabilecek kadar çok önemlidir”
Her ülkenin ilk yüze, ilk bine giren öğrencileri mezun olduktan sonra buldukları, ürettikleri ve geliştirdikleri fikirler ile ülke ekonomisine, bilim, sanat, edebiyat, ilahiyat ve teknoloji alanlarına çok önemli katkılar yapar.
İlk bini elinde tutan medeniyet yolunda, son bin ile bir şeyler yapmaya çalışanlar da …
Özetle güven ekmek kadar, su kadar önemlidir.
Güven ortamı olursa adalet olur, hoşgörü olur, merhamet olur, saygı olur…
Güven olursa o beldede İslam olur!
Güven ortamında yöneticilerin de işi kolay olur, yönetenlere atananlara seçilenlere saygı artar!
Müslümana yakışır davranışlar artar!
Suç oranı yüksek, sapkın, azgın, tembel, asi nesil azalır, dindar nesil sayısı artar!
Güven ortamı olmazsa inançlı insan sayısı azalır!
Güven ortamı olmazsa sadakat ve cehalet rağbet görür…
Güven azaldıkça da …
Neyse, bir yerde dilime dur demem lazım…
İslam’ın adalet, hoşgörü, güven dini olduğunu, yer yer birbirimizi ve bizi yönetenleri, yönetenlere destek verenleri uyarmanın, hatırlatmanın hepimize faydası olur inşallah.
Bu dünyada yeme, içme, kazanma ve kazananların yanında durma dışında da sorumluluklarımızın olduğunu birbirimize hatırlatmamız lazım.
Ömür dediğin gelip geçiyor, ahir hayatımızı da düşünmemiz lazım!
***
Hadi biz neyse de!
Gazze’deki zulüm, soykırımve katliamlar son Filistinli, son Gazzeli öldürülmeden biter inşallah! Tek umut belki katil İsrail vazgeçer; onlar vazgeçmezse Müslüman devletlerin müdahale edeceği yok gibi gözüküyor.
Bol bol kınama, yanlarındayız, en çok biz üzüldük sözleri akan kanı durdurmuyor…
Sürç-ü lisan ettimse hamd ola.
Yücel Alpay Demir.