Her şeyin bir vakti var. O vakit yaklaştığında maskeler düşer, sahte kimlikler deşifre olur.
İşte elimizdeki bu tablo – alacalı bulacalı, sözde ideolojik, sözde bölgesel bir şema – aslında tek bir şey söylüyor: PKK kendisini lağvetmiş. Daha doğrusu isim değiştirmiş. PYD, YPJ, PJAK, KCK… Bu harf oyunları, aynı küresel aklın defalarca sahneye sürdüğü kuklaların farklı kılıklarından ibarettir.
Bir zamanlar ASALA diye bir taşeron vardı. “İrizza” diyen hayalet yapılar vardı. Hepsi görevini yaptı, tükendi ve sahneden indirildi. Yerlerine PKK çıktı. Şimdi PKK da vitrinden indiriliyor, yerine bölgesel ve daha sofistike görünümlü yapılar servis ediliyor. Yani terör örgütü isim değiştiriyor, kisve değiştiriyor ama ipi tutan el değişmiyor. Sahne aynı, rejisör aynı, figüranlar aynı.
Ama dikkat!
Terör örgütü PKK’nın sözde fesih açıklamasını okumadan, buradan bir “zafer” havası çıkaran ya ahmaktır ya da Türk milletini ahmak yerine koyan bir sahtekârdır. KCK şemasında gördüğümüz üzere, bu yapı kendisini imha etmiyor, aksine yeniden organize ediyor. Kod değiştiriyorlar, ama ruh aynı kalıyor.
Bugün önümüze koydukları kavramlara iyi bakalım:
“Lozan’ın reddi…”
“1924 öncesine dönüş…”
“Yeni düzen ve kurucu ortaklık…”
“Apo’ya siyaset hakkı…”
“Küresel Özgürlük Hamlesi…”
Bu zehri devletimize ve milletimize “şifa” diye sunacak kim varsa, ihanetle eşdeğer ağır bir kötülük içindedir. Bu kavramların hiçbirisi masum değildir. Bunlar, Türk devlet yapısını yeniden tasarlamak, Cumhuriyet’in kazanımlarını silmek ve milletimizin birlik iradesini parçalamak isteyen odakların ajandasındaki satır başlıklarıdır.
Bugün KCK adı altında sözde yasama, yürütme ve yargı üçlemesi kuran bu yapılar, sadece bir terör organizasyonu değil; küresel emperyalizmin bölgeyi yeniden tasarlama projesinin taşeron aparatlarıdır. Her biri bir laboratuvar çalışmasının ürünüdür. ABD’nin, Avrupa'nın, istihbarat servislerinin dosyalarında bu yapılar birer "kontrollü çatışma unsuru" olarak kayıtlıdır.
Ama bu akıl oyunları bize sökmez. Biz ne PKK’nın "dönüşüm" yalanını yeriz ne de KCK'nın sözde anayasa düzenini. Bu millet, bu devlet artık uyanıktır. Uyuyan dev uyanmıştır. Kum saati ters çevrilmek üzere. Zaman daralıyor. Onlar da bunun farkında.
Kendilerine özerk yönetim, öz savunma gücü, halk mahkemeleri gibi kavramlarla meşruiyet arayanlar şunu iyi bilsin: Bu topraklarda devletin meşruiyetini tehdit eden her yapı, geçmişte nasıl yok olduysa, gelecekte de öyle yok olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti'nin sabrı sonsuz değildir, ama refleksi hızlıdır. Bugün sessizce izlenen her yaprak kımıldaması, vakti geldiğinde kökünden kopartılır.
Biz arşivledik. Kim kimdir, hangi yapının altından hangi akıl çıkıyor, hepsi kayda geçti. Şimdi saat işliyor. Kum taneleri birer birer düşüyor. Bittiğinde bu saat tersine dönecek. Yani hesap vakti gelecek. İşte o zaman hiçbir maske, hiçbir sahte isim, hiçbir emperyalist tasarım onları koruyamayacak.
Bu milletin iradesi, Anadolu’nun vicdanı ve Türk devlet aklı, vatanını parçalara böldürmeyecektir. Tarih yazacak ama bu kez bizim kalemimizle!
Çünkü “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır.” – Gazi Mustafa Kemal Atatürk