
Kaçak Nebi: Terekeme Onurunun Adı, Direnişin Sembolü
Tarih, kimi zaman kılıçla yazılır, kimi zaman da vicdanla…
Terekeme halkının tarihinde bu iki unsuru birleştiren bir isim vardır: Kaçak Nebi.
O, yalnızca bir eşkıya değil, bir halkın onurunu, adalet duygusunu ve devlet anlayışını temsil eden bir figürdür. Her ne kadar Osmanlı arşivlerinde “firari” ya da “asi” diye anılsa da, Terekeme halkının belleğinde o bir yiğittir, bir halk kahramanıdır.
Kaçak Nebi, XIX. yüzyılın karanlık döneminde, Kafkasya’dan Anadolu’ya uzanan sert iklimlerde doğan bir direnişin adıdır. Terekemelerin yaşadığı coğrafya, o dönemde yalnızca sınır hattı değil, aynı zamanda emperyal güçlerin hesaplaştığı bir laboratuvardı. Rusya’nın güneye sarkma politikası, İngilizlerin Kafkasya üzerindeki oyunları ve Osmanlı’nın iç çalkantıları arasında halk eziliyordu. Vergiler ağır, adalet zayıf, yöneticiler zalimdi.
Ve işte o dönem, adaletin susup zulmün hüküm sürdüğü her çağda olduğu gibi, bir Nebi doğdu.
Kaçak Nebi’nin hikâyesi bir soygunculuk değil, bir adalet arayışıdır.
O, haksız vergi alan, halkı ezen yöneticilere karşı durmuş, zenginden alıp fakire veren bir “Türk Robin Hood” olarak halk diline girmiştir. Ancak o, Batı’nın masal kahramanlarından farklıdır. Onun adalet anlayışı Batı’nın bireysel kahramanlık kültüründen değil, Türk töresinden beslenir. Terekeme’nin “eline, beline, diline sahip ol” öğüdüyle büyüyen bir neslin içinden çıkmıştır.
Kaçak Nebi, devlete düşman değildir; zulme düşmandır.
Bu ayrım çok önemlidir. Çünkü Terekemeler, tarihin her döneminde devletiyle barışık, ancak adaletsiz yönetime karşı durmayı şeref bilen bir millettir.
Nebi de bunu yapmıştır.
Devleti kutsal görmüş ama devlet adına yapılan zulmü reddetmiştir.
O, “devleti değil zalimi vurmuştur.”
Bu yüzden halk onu bir “kaçak” değil, bir kahraman olarak bağrına basmıştır.
Terekeme kültüründe Kaçak Nebi’nin yeri sıradan bir halk hikâyesinden çok ötedir.
Her düğünde onun cesaretinden, her sohbette onun adaletinden söz edilir.
Nebi, Terekeme’nin yiğitliğini, mertliğini ve direniş ruhunu simgeler.
Bugün hâlâ Borçalı’dan Kars’a, Gence’den Ardahan’a kadar uzanan Terekeme coğrafyasında Kaçak Nebi’nin adı bir moral pusulasıdır.
Ama mesele yalnızca tarihî bir figür değil, bugünün aynasıdır.
Çünkü bugün de halkın sırtına yüklenen haksız vergiler, yozlaşmış yöneticiler, halktan kopmuş elitler var.
Bugün de “Kaçak Nebi ruhu”na ihtiyaç var.
Adaletin, dürüstlüğün, halktan yana olmanın simgesi olarak o ruh yeniden doğmalı.
Çünkü milletin efendisi olmak isteyenlerin çoğu, halkın hizmetkârı olmayı unuttu.
Oysa Nebi, hiçbir makam istemedi; tek istediği adaletti.
Kaçak Nebi’nin hikâyesi bize bir gerçeği hatırlatır:
Bir halkın kimliği, kahramanlarıyla yaşar.
Bir halk, kendi yiğitlerini unuttuğu gün, başkalarının yazdığı tarihe mahkûm olur.
Bugün Terekeme gençliği, kendi tarihini, kültürünü, destanını bilmelidir. Çünkü kimliğini korumayan bir millet, başkalarının kaleminde silinir.
Kaçak Nebi’nin adı yalnızca bir kahramanlık değil, bir uyarıdır.
Adaletin kaybolduğu yerde, halkın içinden bir Nebi çıkar.
Tarih bunu defalarca gösterdi.
Bugün, Kaçak Nebi’nin hatırası Terekeme yurtlarında hâlâ diri.
Ama o hatıra yalnızca geçmişin bir hikâyesi olarak değil, geleceğe ışık tutan bir direniş ahlakı olarak yaşatılmalı.
Çünkü Nebi’nin asıl mirası tüfek değil, onurdur.
Adaletin olmadığı bir toplumda, sessiz kalmak suçtur.
Ve Terekemeler hiçbir dönemde sessiz kalmamıştır.
Kaçak Nebi, bir Terekeme yiğididir.
Ama aynı zamanda Türk milletinin damarlarında dolaşan o asi ama haklı adalet duygusunun ete kemiğe bürünmüş hâlidir.
O yüzden onun adı her geçtiğinde, sadece bir insanı değil, bir kültürü, bir vicdanı hatırlamalıyız.
Bugün hâlâ “Kaçak Nebi gibi adil ol” diyen yaşlıların sözü, aslında bir milletin özeti gibidir.
Adalet, mertlik ve direniş…
Terekeme töresinin üç temel taşı.
Ve o taşların üzerinde yazılı bir isim: Kaçak Nebi.