İran-İsrail Çatışması: Füzelerin Gölgesinde Rejim Projesi
Ortadoğu yine ateşe yürüyerek giriyor. Son iki gündür İsrail ile İran arasında karşılıklı füze saldırıları yaşanıyor. Medyada “misilleme”, “savunma” gibi tanımlarla yer bulsa da yaşananlar çok daha derin bir kurgunun habercisi. Bu çatışma, sadece bir askeri gerilim değil; İran’da rejimin geleceğini, bölgesel etnik fay hatlarını ve küresel ittifakları doğrudan etkileyecek bir dönüm noktası.
Savaş Mermisi Değil, Rejim Mühendisliği
İran halkı uzun süredir mollaların baskıcı yönetiminden bıkmış durumda. Ekonomik kriz, sosyal hakların kısıtlanması ve ağır baskı rejimi, halkı sistemden kopardı. Şimdi ise bu savaş, içerideki rejimi test edecek bir turnusol kâğıdı işlevi görüyor. Rejim bu savaşı içeride “birlik ve dayanışma” vesilesi olarak kullanmak istese de halkın bu kez arkasında olup olmayacağı meçhul.
Zira ABD ve Batı’da yıllardır dillendirilen Pehlevî projesi, bu ortamda yeniden gündeme geliyor. Reza Pehlevî’nin diplomatik temasları, medya röportajları ve diasporadaki hareketliliği, bir rejim değişikliği planının zeminini hazırlıyor. Ama bu değişim, sokaktan değil, masadan gelecek gibi.
Etnik Fırtına Kapıda
İran sadece Farslardan oluşmuyor. Nüfusun ciddi bir kısmı Kürt, Azerbaycan Türkü, Beluç ve Araplardan oluşuyor. Savaş ortamı bu etnik yapıların kırılgan dengesini daha da hassaslaştırabilir.
Kürtlerin olası bir ayaklanması, rejimin Fars nüfusla sıkı kenetlenmesine neden olabilir. Ancak Güney Azerbaycan çok daha stratejik. Burada yaşayan 20 milyona yakın Azerbaycan Türkü, hem tarihi hem de kültürel olarak Azerbaycan Cumhuriyeti’yle güçlü bağlara sahip. Üstelik Azerbaycan ile İsrail arasındaki stratejik işbirliği, Tahran’ın başını ağrıtacak bir başka cepheyi açabilir.
Çin'in Kartı ve ABD'nin İtibarı
Unutulmaması gereken bir başka aktör: Çin. İran’ın uzun vadeli stratejik ortağı olan Çin, bu çatışmada sessiz kalmaz. Teknoloji, silah ve diplomatik destekle İran’ın yanında yer alabilir. Bu durumda savaşın boyutu sadece bölgesel değil, küresel bir hesaplaşmaya döner.
ABD için ise tablo hiç parlak değil. Ortadoğu’da bir rejimi daha dönüştürme niyetindeyse, artık elinde ne moral üstünlük ne de askeri hegemonyası kaldı. Ukrayna, Tayvan ve şimdi İran derken ABD’nin aynı anda birçok cephede varlık göstermesi imkânsızlaşıyor.
Sonuç Yerine: Bu Savaşın Kaybedeni Halk Olmasın
İran-İsrail çatışması bir satranç oyunudur ama taşlar halkın sırtında kırılıyor. Füzeler fırlatılıyor, açıklamalar yapılıyor, stratejik analizler dönüyor… ama olan yine sokağa, pazara, evlere oluyor. Ve perde arkasında birileri yeniden İran'ın rejimini şekillendirmeye hazırlanıyor.
Bu kez halkın kaderi bir kez daha kendi iradesi dışında yazılmasın.