Makalenin başlığı Millet İttifakı’nın Kocaeli’de yaptığı mitingde sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediği bir cümleden esinlenerek oluşturuldu.
Cümle şöyle ; “Demokrasi, iş, aş, özgürlük. Gençler sizin bütün hayalleriniz benim hedefim olacak.
Bu cümle o kadar derin ve o kadar çok şey ifade ediyor ki.
Gençlerle ilgili bütün eksikliklere ve olumsuzluklara rağmen gençlerimiz toplumun çok önünde. Ülkemizin içinde bulunduğu ağır sorunların farkında. Ülkelerinde yaşamak, onurla yaşamak,ülkelerini kalkındırmak mutlu olmak istiyorlar.Bu yüzden önümüzdeki seçimin sonucunu gençlerimiz belirlemeli.
Belirleyecekler de.
Ya çağdaş dünyaya daha fazla entegre olarak gelişecek, ya da emperyalizmin kıskacında, Ortadoğu bataklığında kaybolup gideceğiz.
Çocuklarının ve gençlerin hayallerini anlayamayan,onların önünü açmayan,onlara gereği gibi sahip çıkmayan hiçbir ülke kalkınamaz ve gelişemez. Sonuçta müstemleke olmaya mahkum olur.
İşte sayın Kılıçdaroğlu’nun bu cümlesi onun gençleri ne kadar anladığını,onların hayallerinin farkında olduğunu ve ülke geleceği için ne kadar önemli olduklarını anlatan derin bir anlayışı ifade ediyor.
Aslında bütün siyasetçilerin bunu fark etmesi, aynı duygularla çalışması bir sorumluluk, bir vatanseverlik anlayışıdır.
Gençlerin kendilerini geliştirebilmeleri için bir Twet attı diye sorgulanmayacakları,korkmadan kendilerini ifade edebilecekleri bir siyasal anlayışa ,özgürlüğe ihtiyaçları var.En az bir yabancı dil öğrenmeye,bilimle tanışmaya,bilim öğretecek derecede eğitilmeye,tüm Dünya’yı izlemeye, öğrenmeye yani Dünya vatandaşı olmaya ihtiyaçları var.
Böyle bir eğitimden sonra da işe, aşa, konuta, arabaya, internete. Yani temel ihtiyaçlarını karşılanmasına ihtiyaçları var. “Bir siyasi partiye üye olmadan iş bulamazsın,birilerinin eteğine tutunmazsan, işsiz kalırsın” şeklindeki zavallı bir anlayıştan kurtulmaya, liyakat ve eşitliğe göre davranılmasına ihtiyaçları var.
Demokrasi eksikliği bilimi öldürür,gençlerin önünü tıkar. Bizde de böyle acınası bir durum var. Bu nedenle, gençlerimiz iyi eğitim ve özgürlük arayışı ile ülkemizi terk ediyor, orada eğitim almayı, orada çalışmayı tercih ediyorlar.Müthiş bir genç ve beyin göçü yaşıyoruz.Bu durum kalkınmamızı en büyük engel teşkil ediyor.Oysa ki; gençlerimize sahip çıkmak,onların aradıkları ortamı onlara sunmak siyasetçinin en temel görevi değil mi ?
İkinci Dünya savaşı esnasında da Almanya’dan özgürlük ve demokrasi eksikliği ve zalimleşmiş devlet anlayışından kurtulmak için önemli bilim adamları ülkelerini terketmek zorunda kaldılar.Yüze yakın bilim insanı da ülkemize gelmişti.Bunlar Atatürk Cumhuriyetinin bilimde yapılanmasına,üniversitelerimizin ve demokratik sistemimizin gelişmesine neden oldular.Andreas Schwartz gibi,Edvard Hirsch gibi hukuk filozofları bizim hukuk fakültelerimizin gelişmesine, kurumsallaşmasına,mimar,şehir plancısı,felsefeci ve doktor gibi bilim insanları da diğer üniversitelerimizin kurumsallaşmasına büyük katkı sağlamışlardı.
Siyasetçilerin gençlerin hayallerini hayata geçirebilecekleri ortamı yaratmaları,gençlerin de bunu sağlayacak siyasetçilere sahip çıkmaları,demokrasi,eşitlik,özgürlük,huzur ve kalkınmanın temeli olacaktır. Gençlerimiz geleceğimizin sigortasıdır.