Türkiye’nin siyasal tarihinde her zaman temel taşı olmuş Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) yönelik son günlerde geliştirilen hukuki kılıfa bürünmüş müdahale girişimleri, yalnızca bir parti içi mesele ya da iç hukuk tartışması değildir. Bu gelişmeler; halkın iradesine, anayasal demokrasiye ve siyasi partilerin varlık hakkına yöneltilmiş açık bir siyasi operasyon niteliği taşımaktadır.
“Mutlak butlan” iddiaları ve “kayyum” çağrıları eşliğinde şekillenen bu süreç, sadece CHP’yi değil, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal rejimini hedef almaktadır. Zira siyasi partiler, anayasal düzenin ve halk egemenliğinin taşıyıcı kolonlarıdır. Bu kolonlara yönelik her saldırı, demokrasinin temel yapısına yönelik yıkıcı bir müdahale anlamına gelir.
CHP’nin Kurumsal Meşruiyeti ve Demokratik Hafızası
Cumhuriyet Halk Partisi, 100 yıllık kurumsal tarihiyle yalnızca bir siyasal örgüt değil; aynı zamanda bu topraklarda laikliğin, sosyal adaletin, halk egemenliğinin ve çağdaş hukukun taşıyıcısıdır. Bugüne dek hiçbir siyasi müdahale, hiçbir vesayet girişimi, bu partinin halkla kurduğu güçlü bağları koparamamıştır.
Bugün de benzer bir girişimle karşı karşıyayız. 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde elde edilen tarihî başarı, sadece CHP’nin değil; iktidarın tekleştirilmiş yapısına karşı halkın demokratik refleksinin bir sonucudur. Bu başarı, halkın değişim iradesini ve adalet arayışını sandığa yansıtmasıyla mümkün olmuştur. Tam da bu nedenledir ki, CHP’nin kurultayı üzerinden yürütülen tartışmalar, aslında bu iradeye karşı yapılmış bir saldırıdır.
Hukukun Araçsallaştırılması ve Siyasal Vesayet
Bugün karşı karşıya kaldığımız mesele, teknik bir yargı süreci değil, siyasal bir vesayet denemesidir. Hukuk, özü itibariyle tarafsızlık ve öngörülebilirlik ilkelerine dayanır. Ancak “mutlak butlan” iddiasıyla açılan davalar, demokratik işleyişi sekteye uğratmayı hedefleyen siyasi mühendislik çabalarının ürünü olarak değerlendirilmelidir.
Söz konusu müdahale girişimleri, anayasal sistemde yargının bağımsızlığını değil; iktidar merkezli bir siyasal dizayn arzusunu yansıtmaktadır. Bu tür uygulamaların, geçmişte FETÖ’nün yargı üzerindeki vesayet denemelerini anımsatması tesadüf değildir. Herkes bilmelidir ki, CHP’nin meşruiyeti mahkeme salonlarında değil; halkın sandıkta verdiği oyla ve örgüt içi iradeyle belirlenmiştir.
Bu Bir Parti Sorunu Değil, Demokrasi Sınavıdır
Bu noktada asıl sorulması gereken şudur: Bugün CHP hedefteyse, yarın hangi siyasi parti, hangi sivil yapı ya da toplumsal hareket bu tür operasyonların muhatabı olmayacaktır? Bu nedenledir ki, bu mesele sadece CHP üyelerinin değil; Türkiye’de demokrasiye inanan tüm yurttaşların meselesidir.
Kurumların yıpratıldığı, siyasetin kriminalize edildiği, halk iradesinin itibarsızlaştırıldığı bu süreçte sessiz kalmak; sadece bir partiye değil, anayasal düzene sırt çevirmek anlamına gelir. Cumhuriyet rejiminin kurucu partisinin bu denli hoyratça hedef alınması, tüm demokratik kamuoyunun ortak refleksiyle karşılık bulmalıdır.
Sonuç Yerine: Sessizlik İhanettir, Direnmek Demokratik Görevdir
Bugün CHP'yi savunmak, bir ideolojiyi değil; anayasal düzeni, çok partili hayatı, halkın seçme ve seçilme hakkını savunmaktır. Bu bağlamda, Genel Başkan Sayın Özgür Özel’in liderliğinde yürütülen demokratik mücadele, yalnızca bir iç parti meselesi değil, Türkiye’nin geleceğine yön verme iddiası taşıyan tarihsel bir duruşun yansımasıdır.
Unutulmamalıdır ki:
CHP, kişilere bağlı değil; halka dayalı bir siyasal iradedir.
CHP, darbe karşıtlığını yalnız söylemle değil, eylemle ve tarihsel direnciyle temsil eder.
Ve CHP, gençleriyle, kadınlarıyla, emekçileriyle, aydınlarıyla bu ülkenin ortak vicdanıdır.
Bu saldırılara karşı gösterilecek her tür sessizlik, otoriterliğin kurumsallaşmasına hizmet eder. Ancak bizler, bu ülkenin onurlu yurttaşları ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin inançlı neferleri olarak bu sessizliğe ortak olmayacağız.
Hukukun üstünlüğü, demokratik meşruiyet ve halk iradesi için sesimizi yükseltecek, direnç gösterecek, örgütlü mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Çünkü biz biliyoruz:
Cumhuriyet Halk Partisi teslim alınamaz.
Halkın iradesi gasp edilemez.
Demokrasi, karanlığa karşı direnenlerin ortak mirasıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi teslim alınamaz. Genel Başkan Özgür Özel yalnız değildir. CHP susmaz, boyun eğmez. Ve bu halk, bir kez daha iradesine sahip çıkacaktır.
Özgen Sarıkaya
Haziran 2025