Yoksullar neden yoksul olduklarının farkında mı?

Türkiye istatistik kurumu, gelir dağılımı ve yaşam koşulları 2013 yılı araştırmasına göre, biz Avrupa’da gelir dağılımı en bozuk Ülke olarak belirlenmişiz. Neyse, herhangi bir konuda lider olmuştuk da, yine ne yazık ki sevinilecek değil, üzülecek bir konuda bu liderlik gerçekleşmişti.

Ben ortaya çıkan bu durumu üzüntü verici olarak değerlendiriyorum ama, Ülkemin yoksulları herhalde benim gibi düşünmüyorlar. Neden böyle düşünüyorum, aşağıda açıklamaya çalışacağım.

Şimdi matematiksel verilere göz atalım, bakalım durum nasılmış:

Tüik’in araştırma sonuçlarına göre, nüfusumuzun %15’i yoksulluk sınırının altında kalmış vaziyette. Yine nüfusun %65.4’ü boçlu ve %49’u harcamalarını karşılayamıyor.

En zengin %20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay %46.6 iken, en düşük gelire sahiplerin aldığı pay sadece %6.1 oldu.

Daha net anlaşılması için başka bir örnek vermek gerekirse; En zengin %10’luk kesimle, en yoksul %10’luk kesimin geliri arasındaki fark tam 13.6 kat olarak belirleniyor.

Bütün bu sonuçlar bize neyi gösteriyor?

Net olarak çok ciddi bir gelir dağılımı bozukluğunu!

Peki, bu haklı sebeplere dayanan bir sonuç mu’dur?

Denilebilir ki; bu ne saçma bir soru! Böyle bir sonucun nesi haklı olabilir!

İşte bu noktada benim biraz kafam karışıyor.

Düz mantıkla böylesi bir sonuç anormal karşılanması ve değiştirilmesi için harekete geçilmesi gerekir iken, (Normal demokrasilerde seçimlerde bu durumun ortaya çıkmasına sebep olan iktidarlar oy verilmeyerek cezalandırılır) bizde her şey normal karşılanıyor ve statüko değişmiyor.

Sorun nerde?

Acaba boçlanarak da olsa, sürdürülebilir olmasa da, tüketimin önlenemez cazibesi mi bu kadar etkili oluyor?

Yoksa; ‘’Ben şu an yoksulum ama, fırsatı geldiğinde kazananlar tarafına geçebilirim’’ beklentisi mi çok etkili oluyor. Her türlü iletişim aracıyla, medya ve Tv.dizileriyle pompalanan ‘’Fırsatlar Ülkesi Amerika’’ tarzı bir hayal ile mi kandırılıyoruz?

Alternatif bir modelin eski Sovyetler tarzı asık suratlı, gri, monoton, yasaklarla ve yokluklarla dolu, asla arzu edilmeyecek bir hayat tarzı gibi  gibi sunulması mı etkili oluyor?

Sanırım bu ve benzeri daha pek çok soru sorulabilir.

Bunların cevabı, iktidar olmak iddiası ve hedefi taşıyan güçlü, inandırıcı ve iyi hazırlanmış bir muhalefet tarafından verilebildiği taktirde, toplum için bir anlam ifade edebilir. Yoksa, bazılarımız daha çok uzun süreler, vatandaşlarımızın bütün olumsuzluklara karşı neden halâ iktidara oy vermeye devam ettiğini anlayamamaya devam ederiz.

Belki de yoksulların neden yoksul olduklarının farkına varmalarına yardımcı olmak, iktidar olmayı hedefleyen muhalefet için iyi bir başlangıç olabilir. En basit anlatımıyla; aşırı fakirlik oluşmadıkça, aşırı zenginliğin de olamayacağı topluma rahatlıkla anlatılabilir.

Eskiden olsa, ‘’Sınıf farklılıklarını’’ ve sebeplerini dile getirmek suç olabilirdi, ancak artık Dünya’da ve Ülkemizde gelinen noktada böyle bir tehlike olmadığına göre, bu gerçeğin topluma iyi anlatılması ve yoksulluğu ortadan kaldıracak olan doğru alternatifin ( sosyal demokrasi) bütün özellikleriyle ortaya konulması,  ana muhalefet partisi tarafından izlenmesi gereken zorunlu bir politikadır. Gözüken tek sorun; bunları yapmaya talip kadroların mevcut siyasi ortamda var olup olmadığıdır. Var iseler, yaklaşan  genel seçimlerde kendilerini ispatlamalarının tam zamanıdır.