TAKSİCİNİN BORSA İSYANI!

Şansıma sohbet etmeyi seven ve oldukça meraklı bir taksi şoförü ile karşılaştım.

Herhalde elimdeki evrak çantasından ve de yaşımdan olsa gerek, ne işle meşgul olduğumu sordu ve aramızda sohbete başladık.

Taksicinin kafasında bir türlü cevabını bulamadığı sorunun muhatabı oldum. Gazetelere  ekonomi yazıları yazan bir kişi olduğumu öğrendiğinden olsa gerek, sorusuna yanıt vermem gerektiğini bana çok net bir şekilde hissettirdi.

Şimdi daha fazla uzatmadan, ilginç bulacağınızı düşündüğüm taksici ile aramızda geçen bu diyaloğu sizlere aktarmak istiyorum:

-Ağabey; ben haberleri takip ederim. İşim gereği olsa gerek, yolculuk sırasında en fazla da radyolarda ekonomi haberlerini dinlerim. Çünkü sık sık yapılan  akaryakıt zamları bizi doğrudan ilgilendiriyor. Geçen gün hemen nerdeyse bütün radyo kanallarında, Türkiye’de borsanın zirve yaptığını, sebebinin de kredi notumuzun yükselmesine bağlı olduğunu ballandıra ballandıra anlatıyorlardı. İyi de; bu borsanın yükselmesi/inmesi olayından ben ve benim gibi kıt kanaat emeğiyle geçinen insanların hiçbir katkımız olmamasına rağmen, bu kadar derinden etkilenmemize bir anlam veremiyorum. Daha doğrusu, borsa çok düştüğünde, ekonomi bozuluyor ve en fazla zararı biz görüyoruz. Neden dersen, 2001 krizinde ben çalıştığım fabrikadan çıkarıldım ve uzun müddet işsiz, parasız kaldım. Benim gibi daha pek çok arkadaşım aynı kaderi paylaştık. Şimdi bu borsanın her düşüşünde içimi bir korku sarıyor. Acaba yine aynı sıkıntıları yaşar mı’yız diye. Son zamanlarda hep çıkışta iken bile korkularım devam ediyor.Ya bir gün hızla düşerse diye.

- Sevgili kardeşim; sen bu işi biraz abartıyorsun galiba, sana ne borsa’nın inişinden-çıkışından. Senin borsa da işlem gören kağıtların var mı ki endişe ediyorsun?

-Hayır, yok. İşte tam da bu nedenle soruyorum. Benim inişi veya çıkışıyla doğrudan hiçbir alakam yok iken, ve de çıkışta hep borsada kağıdı olanlar kazanıyorken, inişte neden ben kaybediyorum? Bu durum bana çok anlamsız geliyor. Madem ekonomiyle alakalısın, sebebini izah eder mi’sin?

-Bu sorunun cevabı hem çok kolay, hem de çok zor. Ama ben sana kolayını anlatayım:

Öncelikle bu tip konuları merak edip sorgulamaya başladığın zaman, mutsuz olursun. Sen de çoğunluk gibi bu konularla ilgilenme, Tv.lerde maç izle, dizileri takip et, eğlence programlarına bak, rahatlarsın. Bir de iktidar sözcülerini dinle, ne kadar müreffeh bir hayatının olduğunu anlarsın. Tersini yapar, düşünmeye ve sorgulamaya başlarsan dediğim gibi mutsuz olursun.

-O zaman sen niye ekonomi yazıları yazıyorsun ki? Bırak, seni okuyanlara hiçbir katkın olmuyorsa boşuna zahmet etme. Madem her şeyi oluruna bırakmak en iyisi, bence sen de aynısını yapmalısın.

-Haklısın galiba; ama ben kendi adıma zoru seçtim. Mevcut ekonomik düzene,  vahşi kapitalizme karşıtım. Aslında benim istediğim şey, tam da sana önerdiğimin karşıtı. Yani, merak eden, sorgulayan, okuyarak doğrusunu öğrenmeye çalışan insanları ben diğerlerine göre önemsiyorum ve onlara saygı duyuyorum. Senin gösterdiğin tepki beni mutlu etti. Bence bu şekilde davranmaya devam etmelisin ki, doğru siyasi tercihlerde bulunabilesin.

-Ben siyasi tercihimi sadece ekonomi politikalarına bakarak kullanmıyorum. Benim önemsediğim başka önemli şeyler de var. En önemlisi ise, benim değerlerime uymayan, bana yabancı gelen söylemlere sahip siyasi partileri asla desteklemem…

Değerli okurlar; bu diyalogdan nasıl bir sonuç çıkartırsınız, bilmiyorum. Ama merak ediyorum. Yorumlarsanız sevinirim.