Özdilek
Gülden Sökelioğlu
Gülden Sökelioğlu

Pekmezli Kurabiye

Halen okumakta olduğum kitap, Yuval Noah Harari’nin “Sapiens Hayvanlardan Tanrılara, İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi” adlı eseri.

18 Ekim 2016 Saat: 22:59

Kitap, 2,5 milyon yıl önce modern insana benzer bir canlının (Homo rudolfels) Doğu Afrika’da yaşamasından başlayıp, 2 milyon yıl önce bazı kadın ve erkeklerin oradan ayrılarak Kuzey Afrika, Avrupa ve Asya’ya göç etmelerini anlatarak başlıyor.  Her biri farklı bölgelere dağılan bu insanların orada kurdukları yaşamı, yaşadıkları bölgenin doğasına uyum sağlayabilmek için geçirdikleri evrim aşamalarını bilimsel gerçeklere dayandırıp, bazı varsayımlarla destekleyerek sunuyor. Geçirilen bu evrim aşamalarından ortaya farklı insan türlerinin çıktığını, örneğin; Avrupa ve Asya’da daha güçlü ve kaslı olan buzul çağına ayak uydurabilen Homo neondertaller, Asya’nın daha doğu tarafında ise Homo erectus gelişmiş ve iki milyon yıl yaşayarak en dayanıklı tür olmuşlar.  Daha sonraki dönemlerde kıtalar arası geçişler yapan bu türlerin birbirlerine çok az da olsa kaynaşması ve daha zeki olan (Sapiens) bizim türümüzün üstün gelerek yaşaması, diğerlerinin ise yok olması konularına değinmiş. Doğu Asya’daki tür taş alet yapma konusunda çok becerikliymiş. Kazılarda bulunan bu taş aletler onları diğer türlerden ayırabilmemizi sağlıyormuş. Ama başka da bir ilerleme gösterememişler. Yani iki milyon yıl boyunca sadece taş aletler yaparak avlanmışlar. Avrupa ve Batı Asya’da yaşayanlar ise çok güçlü olmakla birlikte pek düşünme yetileri yokmuş. Birebir karşılaşmalarda muhakkak galip gelirken, birkaç fazlayla baş edemezmişler, çünkü düşünme ve kurgulama yetileri olmadığı için yenilgiye uğrarlarmış. İşte yazar, o günden bu güne çeşitli varsayımlarla desteklediği insanların davranış, yaşam şekilleri, din, dil, beslenme gibi konulara, bir geçmişe bakıp bir günümüze dönerek, bizim şu anki davranışlarımızın altında yatan sebepleri-sonuçları irdeliyor. Daha ilk sayfadan insanı etkileyip içine alan bir eser olmuş.

Henüz kitabın başlarındayım, ancak sosyal bağlarımızın neden bu kadar güçlü olduğunu şöyle anlatıyor: O zamanlar hem av hem de avcıymışız. Büyük hayvanlara av olurken küçükleri biz avlarmışız. Zekâmız sayesinde av olmaktan kurtulduk ama avcılığımız devam etmekte maşallah. Kadınlar bebeklerine bakabilmek için bütün kabileye ihtiyaç duyarlarmış. Şimdiki gibi markete git “bez al!”, “mama al!” olmadığı için bebeklerini bırakabilecek insanları etraflarında tutarlarmış. Böyle böyle kabileler oluşmuş. Sosyalleşmenin ilk adımları atılmış.

Dil ve sesleri de ele alarak şöyle diyor.  Hayvan seslerinin birbirlerini uyarmak için olduğunu araştırmalar kanıtlamış mesela. Bazı seslerin dikkat kartal geliyor ya da dikkat aslan, yılan var anlamına geldiğini kanıtlamış bilim adamları. Bizim de ilk seslerimiz böyleymiş. Ancak bizim dilimizin aşırı esnek oluşu sınırlı sayıdaki sesi ve işareti kombine ederek her biri farklı anlama gelen sonsuz cümleler üretmemizi sağlıyormuş. İşte bu yüzden sadece uyarı amaçlı ses çıkarmak bize yetmemiş ve kendimize özgü diller geliştirmişiz. İlk konuşmalarımız dedikodu olarak başlamış. Yani kim kiminle, kime güvenebilirim, kabilede kim kimi seviyor gibi konularmış. Dedikodu ile kabilelerin bölünüp ayrıldığını, daha sonraki dönemlerde ülkelere bölünüşümüzü ve halen gazete ve televizyonda yapılan haberlerin olsun, programların olsun, konuşulan her şeyin ve kendi aramızdaki her konuşmanın aslında dedikodu olduğunu söylüyor.  Yani dedikodu aslında kanımızda varmış meğer. Bundan sonra kimseye aman dedikodu yapmayın demeyeceğim.

Yaşadığımız bu dönemde şekerli besinlere neden bu kadar düşkünmüşüz biliyor musunuz? Geçmişte doğada ne bulursak yediğimiz için meyve ağaçlarını da karnımızı doyurmak için kullanıyormuşuz. Ne zaman meyve ağacı görsek başkaları gelmeden ne kadar yersek o kadar iyidir diyerek tıka basa yermişiz. Bu da genlerimize işlemiş. Yani tatlı görünce dayanamama durumumuz buymuş.

Neyse madem öyle o zaman ben de bugün içi meyve dolu şekersiz kurabiye tarif edeyim de azda olsa özümüze dönelim.

 

 

Malzemeler:

Hamuru İçin:

250 gr. Tereyağı (Oda ısısında yumuşamış)

4,5-5 su bardağı kadar un

1 çay bardağı yoğurt

1 çay bardağı zeytinyağı

1 yumurta ( Sarısı hamurun içine, beyazı dışına sürülecek)

2 paket kabartma tozu

1 paket vanilya ( ben vanilya yerine portakal kabuğu kullanıyorum)

2 yemek kaşığı rendelenmiş portakal kabuğu

 

İç Harcı:

1 büyük elmanın rendesi

5 adet kuru incir

7-8 adet kuru kayısı

½ çay bardağı kuru üzüm

2 yemek kaşığı toz şeker

1 yemek kaşığı toz tarçın

Üzeri İçin:

1 su bardağına yakın pekmez

1 su bardağı iri kıyılmış fındık

1 yumurtanın beyazı 

Yapılışı:

       Elma hariç iç harcı için gereken malzemeleri 1 saat önceden ılık su içinde bekleterek yumuşamalarını sağlayın. Küçük küçük doğrayın. Elmanın kabuklarını soyup rendeleyerek pişirme kabına alın, tarçın ve şekerle beraber 5-6 dakika pişirin ve doğradığınız malzemeleri ekleyerek soğumaya bırakın. Arzu ederseniz dövülmüş fındıktan bu harca da ekleyebilirsiniz daha güzel oluyor.

       Hamurun malzemelerini bir kaba alarak yoğurun. Unu yavaş yavaş ekleyerek kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edin. Hamurunda şeker kullanmayın. Cevizden biraz iri parçalar alarak elinizde yuvarlayın ve içini biber dolması gibi oyun. Bir tatlı kaşığı incirli elma karışımından alarak bu boşluğa koyup kapatın. Mandalina şeklindeki hamurun kapatılan tarafını değil de diğer tarafını önce yumurta beyazına sonra fındık parçalarına batırarak tepsiye dizin. 5 dakika önce 200 derecede ısıtılmış fırına koyarak yaklaşık 25-30 dakika üzeri kızarana kadar pişirin.

        Fırından alır almaz  her kurabiyenin üzerine birer yemek kaşığı olmak üzere pekmez dökün. 15 dakika kadar tepside bekletip pekmezi çekmelerini sağlayın. Soğuduğunda servise sunun.

      Afiyet olsun.  

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kocaeli Haberci Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

Kırmızı Leğen!.10 Mayıs 2024 Saat: 21:40
Yeni Maarif Sistemi!..4 Mayıs 2024 Saat: 15:22
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 22 yıllık iktidarı döneminde en çok değişiklik Milli Eğitim Bakanlığı'nda oldu;
Farkındalık Yaratan Yöneticiler!19 Nisan 2024 Saat: 09:58
Bayram tatilini Gaziantep'te geçirdim.
Mutluluk!.5 Nisan 2024 Saat: 10:10
Mutluluk!.
31 Mart Olayı!1 Nisan 2024 Saat: 17:23
İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin baskısıyla 2.Abdülhamit Döneminde ilan edilen 2. Meşrutiyet
Tüm Yazıları
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat