Aşotu

Ben 22 yıl devlet sektöründe çalışarak 11 yıl önce emekli oldum. İki yetişkin oğlum ve iki gelinim var. Şimdilik torun tosbağa sahibi değiliz. İnşallah yakında onu da görürüz. Emeklilik yaşantımın ilk başlarında can sıkıntısı çekmeyeyim diye arkadaşlarımın tavsiyesi üzerine bir yemek bloğu açtım. Zaten yemek yapmayı ve tarifleri paylaşmayı her zaman çok sevmişimdir. Böylelikle sevdiğim bir hobi edinmiş oldum. Daha sonra iki ayrı yerel gazetede ( Özgür Kocaeli ve Demokrat) 3 yıla yakın yazılar yazdım, paylaşımlarda bulundum. Şimdi tekrar böyle bir fırsat doğduğu için çok mutluyum. Birkaç senedir bloğuma yazmayı da bırakmıştım, bu vesileyle orayla da ilgilenirim artık.

Gezmeyi, yeni yerler keşfetmeyi çok seviyorum. Elimde olsa bir çırpıda bütün dünyayı gezmek isterim. Her gün mutlaka kitap okumaya çalışıyorum. En az birkaç sayfa okuyamasam büyük eksiklik duyarım. El işi (örgü, nakış, çanta yapımı vs.) en büyük tutkularım arasında. Yaptığım hemen her şeyi gelinler ve görümcelere, yeğenlere hediye ediyorum. Olmayan torunlarıma da bir şeyler örüp dikerek sandığa koyup zamanını bekliyorum.

Bloğuma aşotu ismini vermiştim. Daha sonraki gazete yazılarında da aynı ismi kullandım. O yüzden bu köşede de ismimi devam ettirmeyi çok isterim.

Aşotu, diğer adı ile kişniş, daha çok Doğu Anadolu bölgesinde kullanılan,  maydanoza benzeyen bir bitki. Kokusu oldukça keskin, yemeklere verdiği tat oldukça belirleyicidir. Az miktarda kullanılsa bile tadı ön plana çıkacak kadar keskindir. Yoğurt çorbaları, salatalar, dolmalar, melemen ve etli türlü yemeklerine çok yakıştığını düşündüğüm aşotunu önceki yıllarda batı illerimizde değil pazarda bulmak, ismini bilene de pek rastlamak mümkün değildi. Çünkü biz kişnişi onlar aşotunu bilmediğinden bulamıyorduk. Ancak anlata anlata kişniş tohumuna kavuştuk ve balkonda saksılarda yetiştirmeye alıştık çoğu kez. Şimdi ise yemek kanalları sayesinde hemen hemen herkes tanıdı ve artık birçok pazarda bulmak mümkün. Hem tohumlarını hemde yapraklarını kullanabildiğimiz bu bitkinin sağlığa çok faydalı olduğu söyleniyor. Her neyse artık adımızın ne anlama geldiğini anlattığımıza göre tarifimize geçebiliriz.

Bu ilk gün domatesin ve biberin mevsimi çok geçmeden size acılı biber sosunu anlatmak istiyorum. Çünkü artık bu sebzelerin son zamanları olduğundan, şiddetle tavsiye ederim en kısa zamanda alıp yaparak kışa saklayın.. Çiğ olarak da konabilen bu sosu ben pişirmeyi tercih ediyorum. Arzu ederseniz bir gece önce yağ ve şeker dışındaki malzemeleri bir kaba doğrayın, domatesi rendeleyin ya da el blendırından geçirin. Tüm malzemeyi 1 çay bardağı sirke ekleyerek sabaha kadar bekletip kavanozlara koyup kaldırın. Şimdi benim yaptığım şekilde;

Malzemeler;

1 kg acılı yeşilbiber

2 kg armut domates yoksa normal domateste olur.

3 iri diş sarımsak

1 çay bardağına yakın zeytinyağı

2 yemek kaşığı toz şeker

3-4 tatlı kaşığı tuz

1 yemek kaşığı pul biber

1 yemek kaşığı karabiber

1 demet maydanoz

Yapılışı;

Büyükçe yayvan bir tencereye yağ konarak biberleri doğrayıp ekleyin. Rengi dönene kadar 5-10 dakika soteleyin. Sarımsakları soyarak irice kıyın bibere ekleyin. Bir taraftan arzu ederseniz domateslerin kabuğunu soyup rendeleyin ya da benim gibi kabuklarıyla beraber doğrayıp el blendırından geçirin. Biberlerin üzerine koyarak karıştırın. Maydanoz dışındaki malzemeleri de koyarak 20-25   dakika kadar orta ateşte pişirin. En son maydanozu ekleyip bir taşım kaynatıp ocaktan alın ve hemen kavanozlara koyarak ağzını sıkıca kapatın. Bir tepsiye ters koyarak bir gece bekletip daha sonra dolaba kaldırın.

Bu sosu pilavların ve et yemeklerinin yanında çok seveceksiniz. Ya da Öğleden sonrası çay, börek eşliğinde de tüketebilirsiniz. Afiyet olsun.