Özdilek
Rana Sinem Siklon
Rana Sinem Siklon

Seçim yasasının kazananı var mı?

Altı lider tekrar bir araya geldiler ve oldukça uzun bir toplantı gerçekleştirdiler. Bu toplantıdan sonra bir yığın soruyla karşılaştım. İşte bazıları;

29 Mart 2022 Saat: 10:02

Altı lider tekrar bir araya geldiler ve oldukça uzun bir toplantı gerçekleştirdiler.  Bu toplantıdan sonra bir yığın soruyla karşılaştım. İşte bazıları;

Bu toplantı ne anlama geliyor, seçim yasası taslağı meclise geldikten sonra bu yapılan ilk toplantıydı. Bu toplantının seçim yasasına etkisi ne ya da bundan sonra ne olacak? Seçim yasası taslağının bu toplantılara nasıl bir etkisi oldu? Altı liderin yayınladığı bildiride ön plana çıkan en önemli madde ne? Bundan sonraki yol haritaları ne olacak? Altı liderin mütemadiyen bir araya gelmeleri, bir basın açıklaması yapmamaları, sadece bir bildiri yayınlamaları doğru bir strateji mi? Böyle yaparak hangi sonucu almaya çalışıyorlar? Bu aldıkları tavır ne anlama geliyor? Daha da önemlisi altı liderin bundan sonraki yol haritası ne olacak?

İşte soruların cevabı;

Öncelikle şunu söyleyeyim, bu altı liderin bir araya gelmeleri, dışarıya çok fazla bilgi sızdırmamaları ama çok güçlü bir birliktelik fotoğrafıyla gündemi belirlemeleri Erdoğan’ı ve sarayı ürküttü. Bunun ilk belirtisini nerede gördük? Erdoğan bu altılıyı dağıtabilmek için bir seçim yasası taslağı oluşturdu. Türkiye veya kendisi için değil. Bu seçim taslağı Erdoğan’ın hesaplarına göre “aritmetik olarak seçilebilirim, meclise daha güçlü girebilirim” hesaplarıyla yapılmış bir taslak değil.

Evet, içinde bunlar da var.  Seçim yasası taslağında iki tane önemli madde var. Birincisi altı partiyi birbirine düşürmek, milletvekili yarışına girmelerini sağlamak, listeler savaşına sokmak ve bir tek aday çıkartamaz hale getirmek.  İkinci en önemli hamle Erdoğan kurayla seçilecek hâkimlerle birlikte “seçimi YSK değil ben organize edeceğim” diyor. 

Bildiğiniz gibi altı liderin sadece bir araya gelmesi,  henüz bir aday belirlememelerine, adayı nasıl belirleyeceklerine karar vermemelerine, listeleri nasıl oluşturacaklarını belirlememelerine rağmen sarayı darmadağın etti. Buradan ne çıkartabiliriz? Gündemi artık saray değil muhalefet ve muhalefet liderleri belirliyor.

Neden?

Çünkü muhalefet daha kalabalık, muhalefet daha güçlü, muhalefet daha vizyoner. Muhalefet her şeye rağmen Erdoğan’ı gölgede bıraktı ve Erdoğan’ı muhalefet lokomotifinin arkasına vagon yaptı. Muhalefet kar küreyici gibi önde gidiyor, Erdoğan da yol alabilmek için arkasından giderek istikamet belirlemeye çalışıyor. Vagon olduğunuz bir trene istikamet belirleyemezsiniz. Sarayın tüm çabaları boşa çıkacak gibi görünüyor.

Millet İttifakı güçlü birliktelik fotoğrafı veriyor, her şeyi içeride tartışıyor, dışarıya polemik olabilecek tek bir cümle bile sızdırmıyor. Göreceksiniz, muhalif kanallarda bile “Niçin şunlar somutlaştırılmadı, niçin aday belirlenmedi” vs tartışılmaya başlanacak. Sıfır riskle gidiyorlar. Ben kendi adıma hem planlarını hem stratejilerini  hem de istikametlerini beğeniyorum . Bir de gerçekten çok güçlü bir adayla bu süreci taçlandırabilirlerse bu iş tadından yenmez kıvama gelecek.

Altı partinin liderleri seçim yasasının ardından ilk defa bir araya geldiler. Altı parti gücünü  sarayın yeni bir seçim yasası hazırlamak zorunda bırakarak gösterdi. Seçim yasasındaki hedef bu birlikteliği dağıtmaktı. Tam tersi oldu, daha çok kenetlendiler. Yeni kurulan partiler kesinlikle alternatif bir hesap içine gitmediler. Alternatif bir hesaba gideceklerse bile bunu altılı masada istişare edip daha kârlı olacağına inandıkları bir formül olup olamayacağı konusunda  saha çalışmasını yapıp istişare ettikten sonra birlikte şekillendirme kararı alacaklarını düşünüyorum. Erdoğan’ın yaptığı hamleler bir duvara çarpıyor ve yere düşüyor. Bu birlikteliği bozmaya güçleri yok.

Neden biliyor musunuz?

Çünkü  halk öyle istiyor. Muhalefetin tabanı çok güçlü bir şekilde bir birliktelik fotoğrafı istediği için bu kare içinde olan her lider  “Buradan çıkanı bizim tabanımız “Cız yapar, uff yapar, kötü şamar atar”. Bu birlikteliği bozanı,  hangi gerekçeyle olursa olsun, bu birliktelik dışına çıkanı muhalif seçmen cezalandırır” diyor. Bu kareden inanılmaz bir beklenti var. Muhalif liderler bunu çok iyi bildikleri için ittifaktan, uzlaşmadan çıkacaklarını veya farklı ve hesapsız bir hamle yapacaklarını düşünmüyorum.

Gelelim yayınladıkları bildiriye ..

Bildirideki en önemli madde şüphesiz “Seçim güvenliği için bir çalıştay kuracağız” maddesiydi. Bunu iki nedenden dolayı dillendirdiler. 

Öncelikle muhalif seçmen talep ettiği için. Muhalif seçmen sürekli “Biz seçimi kazanırız, biz muhalefetin arkasında dururuz ama Erdoğan’ın seçilmek haricinde hiçbir şansı yok” diyordu. Muhalif seçmenin bu korkularının altını çizen ve gerçek ve haklı olduğunu gösteren iki şey vardı:

İstanbul seçiminde sarayın ve YSK’nın gösterdiği kötü, demokrasi dışı ve ilkel tavırlar. İkincisi de sarayın seçim yasasının içine “birinci derece hakimler kurayla belirlenir” maddesini koyarak, parmak boyasına geri dönmeyerek “ Biz seçimleri manipüle etmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız” demesiydi. Anlayacağınız sinyalleri çaktılar.  Muhalif liderler de “Biz bu sinyalleri gördük, biz de bu seçimleri size yedirmeyeceğiz, sizin burada ancak bir sivil darbe yapmanız gerekecek” dediler.

Saray ve ekibi seçim yasasına “Bir partili müşahit gelmeyen bir partilinin yerine müşahit olamaz” diye bir madde de koydu. Sanırım üçüncü maddeydi. Demokrasi adına, sandığa sahip çıkma adına, şeffaf bir seçim organize etme adına önlerinde olan her şeyi dümdüz edeceklerinin sinyallerini verdiler. Bunlar meşru  çerçevede yapmak istedikleri şeyler. Gayrimeşru olarak hangi planları yapıyorlar bilmiyoruz.  Saray ve ekibinin sadece  dışarıya yansıtmak zorunda kaldığı  şeyler. Yapamayacaklar. Çünkü muhalefetin seçimi  açık farkla kazanacağı belli. Sarayın tüm çabaları sadece çok daha kötü bir şekilde veda etmelerine aracı olacak. 

Bugünlerde birçok kişi iktidar partisinin neden yavaş eridiğini soruyor. Metropoll Araştırma’nın sorduğunuz o sorunun en önemli ve en net cevabını Metropoll Araştırma’nın sorduğu sorulara gelen cevaplara göre vereceğim.

Metropoll “Altı muhalefet lideri toplandı. Güçlendirilmiş parlamenter sistem teklifi yaptılar. Altı muhalefet liderinin buluşmasından haberdar mısınız” diye sormuş. 

“Evet haberdarım” diyenlerin oranı yüzde 53.7.  Bu ülkenin yüzde 46.3’ü altı liderin bir araya gelerek yayınladığı güçlendirilmiş parlamenter sistem deklarasyonundan, toplantısından, böyle bir birliktelikten haberleri bilerek yok.

Bu kimin zaferi biliyor musunuz? Bu saray medyasının zaferi. O kadar ciddi bir paravan örmüşler, o kitleyi o kadar izole etmişler, o kitleyi dünyadan ve Türkiye gündeminden o kadar güçlü bir şekilde soyutlamışlar ki olup bitenin farkında bile değiller.

Hani birçok kişi “2001 krizinde Ecevit yüzde 1’e çakılmıştı bunlar niye yüzde 30’dan aşağı düşmüyor” diye soruyor ya … Nasıl düşecek? İnsanların çektiği açlık ve karın gurultusu haricinde görebildiği hiçbir şey yok. Bu ülkede bir demokrasi ve hukuk körlüğü var. Bu yakın körlüğünün virüsü saray medyası. Ne kadar güçlü ve başarılılar. Ayakta alkışlamak gerekiyor. Bu ülkedeki cehaleti keşfetmişler. Ülkedeki cehalet üzerine bir medya illüzyonu kurmuşlar, bu sirk içinde kalanlar dünyayı okuyamıyorlar, gözlerini o palyaçolardan, jonglörlerden ayırıp gerçek dünyaya bakamıyorlar.

Bir başka ankette “Erdoğan kazanır mı” diye sorulmuş.

Burada durum çok ciddi. Hem Erdoğan açısından hem de muhalefet açısından durum hâlâ  çok kritik. “Kesinlikle kazanır” diyenler yüzde 15;   “kazanır” diyenler yüzde 30.  Bu ikisinin toplamı yüzde 45.7 . Bu oran bugünkü anketlere göre Erdoğan’ın alabileceği maksimum oyu gösteriyor.  “Kesinlikle kazanamaz” cevabı verenler  yüzde 16.5  “kazanamaz” diyenler yüzde 31.1 .. İkisini topladığımızda yüzde 47.7 çıkıyor. Bu sonuç muhalefet daha aday göstermeden alacağı potansiyel oy oranını gösteriyor. Henüz yüzde 50’yi geçmiş değil.

“Fikrim yok” diyenler sadece yüzde 6.7.  Bu kesimin gerçekten fikri olmayan muhalifler olacağı gibi bir kısmı AKP’li de olabilir.  Bunu bilemiyoruz ama kazanır diyenlerin içinde muhalefete oy verecekler de var. Umudunu yitirmiş, “bu yine kazanır” modunda olanlar.

Bu verileri okumak çok kolay değil. Sadece algının ölçülmesi açısından şu söylenebilir; Bir iki puan olsa bile “kazanamaz” diyenlerin oranı “kesinlikle kazanabilir” diyenlerin oranını geçmiş durumda. 

Muhalefet “doğru bir aday” belirlerse bu oranlar alt üst olacak.  Muhalefetin somut adayı belli olduğunda bu oranlar 45’e – 55’e çıkacak. Yani “Erdoğan kazanır”  diyenlerin yüzdesi maksimum yüzde 45’de kalacak, muhalefetin “doğru cumhurbaşkanı adayının” oy oranı yüzde 55’lere kadar çıkabilecek. Fakat tek şart doğru adayı  belirlemek.

 

 

 

 

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kocaeli Haberci Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

Ak Partililerin En Sevdiğim Yanı …3 Mayıs 2024 Saat: 12:05
Beklenen buluşma gerçekleşti.
“Yerel Halk” Neyse Artık!23 Nisan 2024 Saat: 11:26
Özgür Özel tarihi bir zafer kazandı.
Sandığa gitmeyen seçmenler kimler? AKP’liler mi?11 Nisan 2024 Saat: 23:22
Seçimden sonra benim de çok merak ettiğim bir soru vardı.
Kan Ve Ruh Kaybı Varmış!6 Nisan 2024 Saat: 11:40
Büyükşehirlerde büyükşehir belediye başkanları görevi devralmaya başladılar.
AKP Kaybettiği Seçimden Ders Çıkarttı Mı?3 Nisan 2024 Saat: 10:14
Aslında bugün seçim analizleri yapmaya devam edecektim.
Tüm Yazıları
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat