Menajer Ayşe Barım Gezi Parkı Olaylarının Planlayıcılarından Olduğu Gerekçesiyle Tutuklandı 

Gezi Parkı olaylarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, ID Danışmanlık Limited Şirketi’nin kurucusu ve ortağı, menajer Ayşe Barım’ın tutuklanması, geniş yankı uyandırdı. Barım, Gezi Parkı eylemlerinin organize edilmesinde rol oynadığı iddiasıyla Cuma günü gözaltına alınmıştı. Savcılıkta verdiği ifadelerin ardından, Barım hakkında "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme" suçlamasıyla tutuklanması talep edilmişti. Talep, İstanbul Sulh Ceza Hakimliği tarafından kabul edilerek, Barım tutuklandı.

Gezi Parkı Olaylarının Geniş Çaplı Yansıması 

2013 yılında, Türkiye genelinde büyük bir halk hareketine dönüşen Gezi Parkı protestoları, toplumsal olaylar ve hükümet karşıtı gösterilerle birlikte geniş bir ulusal ve uluslararası gündem oluşturmuştu. Başlangıçta, İstanbul'un Taksim Meydanı'nda yer alan Gezi Parkı'nda yapılması planlanan inşaat projelerine karşı çevre duyarlılığını savunan küçük bir grup olarak başlayan eylemler, zamanla geniş bir halk hareketine dönüşmüş, Türkiye'nin birçok iline sıçramıştı. Hükümet, olayları, toplumsal huzursuzluğu tetikleyen bir isyan olarak tanımlarken, protestolarla ilişkilendirilen birçok kişi hakkında çeşitli yasal işlemler başlatılmıştı.

Ayşe Barım’ın Gezi Parkı olaylarının planlayıcılarından biri olduğu gerekçesiyle tutuklanması, soruşturma sürecinde önemli bir gelişme olarak kayıtlara geçti. Barım, gözaltına alınmadan önce yaptığı açıklamalarda, söz konusu olaylarda herhangi bir suçu bulunmadığını savunmuş, bu sebeple suçsuz olduğuna inandığını ifade etmişti. Ancak savcılık, ifadesinin ardından Barım’ın "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme" suçundan tutuklanması yönünde karar verdi.

Soruşturma ve Barım'ın İfadesi

Ayşe Barım, gözaltına alındığı gün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bağlı yetkililere verdiği ifadesinde, Gezi Parkı olaylarıyla olan bağlarını yalanladığını ve eylemlerin hiçbir şekilde planlayıcısı veya organizatörü olmadığını belirtti. Barım, protestoların büyümesine ve genişlemesine neden olan herhangi bir faaliyeti olmadığını ve yalnızca çeşitli organizasyonlara dair danışmanlık hizmeti sunduğunu savundu. 

Savcılık, Barım’ın Gezi Parkı olayları sırasında gerçekleştirdiği sosyal medya paylaşımlarını ve eylemlerle ilişkili olduğu iddia edilen bazı kişisel görüşmelerini de araştırdı. Bu araştırmaların sonucunda, Barım’ın suçlamalara karşılık verdiği ifadelerin yeterli görülmediği belirtildi ve İstanbul Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmesine karar verildi.

Sulh Ceza Hakimliği Kararı ve Tutuklama 

Sulh Ceza Hakimliği, Ayşe Barım’ın “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme” suçundan tutuklanmasına karar verdi. Bu suç, Türk Ceza Kanunu'nun 309. maddesi kapsamında yer almakta olup, hükümetin meşru varlığını tehdit etmeye yönelik herhangi bir faaliyeti, ağır cezai yaptırımlarla sonuçlanmaktadır. 

Barım, savunmasında suçlamaların asılsız olduğunu öne sürse de Hakim olayların organize edilmesinde oynadığı rolün ve eylemlere yönelik sağladığı desteğin suç teşkil ettiğine kanaat getirdi. Hakim, Barım’ın tutuklanmasının gerekliliğine ve kaçma şüphesi bulunmadığına dair savunmasına rağmen, suçun niteliği ve etkileri dikkate alındığında tutuklamanın gerektiğine hükmetti.

Gezi Parkı olaylarının tam olarak nasıl başladığı ve kimin başını çektiği konusunda yıllardır devam eden tartışmalar, toplumsal bellekte hala taze. Olayların çıkış noktası, 2013 yılı Mayıs ayında İstanbul’un Taksim Meydanı'nda yer alan Gezi Parkı’na yapılmak istenen bir alışveriş merkezi inşaatına karşı başlatılan barışçıl bir çevre hareketiydi. Ancak eylemler kısa sürede hükümet karşıtı protestolar ve büyük çaplı bir toplumsal hareket halini aldı. Pek çok kişi, bu olayları yalnızca bir çevre hareketi olarak görmemekte, halkın genel ekonomik, politik ve sosyal sıkıntılarına karşı bir başkaldırı olarak değerlendirmektedir. 

Gezi Parkı olaylarının ardından, birçok kişi tutuklanmış, yargılamalar yapılmış ve bu süreçte siyasi tartışmalar, medyada ve toplumsal kesimlerde derin ayrımlara yol açmıştır. Barım’ın tutuklanması da bu tartışmaların yeniden alevlenmesine neden oldu.

Ayşe Barım’ın Durumu ve Gelecek Süreç 

Ayşe Barım’ın tutuklanması, Gezi Parkı eylemlerine dair yapılan soruşturmaların yeni bir aşamaya geçmesine işaret etmekte. Menajerlik kariyerine ve danışmanlık faaliyetlerine devam ettiği belirtilen Barım’ın, eylemlere dair herhangi bir provokatif faaliyette bulunup bulunmadığına ilişkin soruşturma süreci devam ediyor. 

Barım’ın tutuklanmasının ardından yapılacak yargılama süreci, Gezi Parkı olayları ile ilgili kamuoyundaki farklı görüşlerin daha da keskinleşmesine yol açacaktır. Gelecek dönemde, Ayşe Barım’ın ve diğer ilgili kişilerin yargılamalarının nasıl sonuçlanacağı, sadece Gezi Parkı eylemlerine dair değil, aynı zamanda Türkiye’deki protesto hareketlerinin ve toplumsal olayların hukuki çerçevesine dair önemli bir örnek teşkil edecektir. 

Bu gelişme, toplumsal hareketlerin organizasyonunu, ifade özgürlüğünü ve protesto haklarını tartışmaya açarken, Türkiye’nin siyasi atmosferi üzerinde de etkilerini uzun süre hissettireceğe benziyor.