Kim kimi tehdit ediyor?

Bu noktada hemen şöyle bir karşılaştırma yapanlar çıkacaktır; “O yumruklar Erdoğan’a atılsaydı bu adamlar nasıl bir ceza alırdı?” Ben bu soruyu sormayacağım. Ben sizlere şöyle bir soru soracağım: “O yumruklar Erdoğan’ın çocuklarına atılmış olsaydı, bu saldırganlar hangi cezayı alırdı”

Cezaevinde yatmayacakları, bir buçuk yıl, ertelemeli, göstermelik cezalar yani ödül verilmiş.  “Dövün! Yakaladığınız yerde ana muhalefeti linç edin!” denilmiş. Bu yumruklar Erdoğan’ın çocuklarına atılmış olsaydı, yani hiçbir siyasi vasfı olmayan, dokunulmazlığı olmayan Erdoğan’ın ailesinden olanlara bu yumruklar atılmış olsaydı, hepimiz şunu biliyoruz; o yumrukları atanların hayatları kararacaktı. Bırakın yumruk atanları, kendi ailesi aleyhinde tweet atanların, yorum yapanların aldıkları cezalara şöyle bir bakın bakalım…

Bu cezalar neyi gösteriyor biliyor musunuz?

Türkiye Cumhuriyeti’nin artık bir despot tek adam rejimine ve hukuku tamamen emrine aldığı bağnaz bir sisteme dönüştüğünü gösteriyor.  Ana muhalefet partisi liderini öldürmekle tehdit edip lincin eşiğine getiren insanlara verilen sembolik cezalar bunu gösteriyor. Muhalefete karşı işlenen suçlarda Norveç hukuku iktidara karşı işlenen suçlarda İran, Suudi Arabistan hukuku gibi çok sert bir hukuku işleten bir sistem var karşımızda.

Bunlar nereden cesaret alıyorlar diye soracak olursanız “saraydan ve MHP’den yani Bahçeli’den cesaret alıyorlar” denilebilir. Çünkü dün grup toplantısında Bahçeli Kılıçdaroğlu’nu hapse göndermekle tehdit etti. Tutuklu olan Demirtaş ve Kavala ile ilgili yaptığı açıklamaları delil olarak gösterip Kılıçdaroğlu’nun da ileride boş bir ranzaya sahip olacağını söyledi. Devlet gücünü elinde bulunduran erklerin böyle açıklamalar yaptığı bir ülkede sokaktaki destekçilerinin de ana muhalefet liderini ölümle tehdit edip onu lince sürükleyecek girişimlerde bulunması hiç sürpriz değil.

Dün Canan Kaftancıoğlu’nun yargı işlemi vardı. Tutuklanmadı ama cezaevindeki işlemleri yapıp döndü. Dikkat edin özgür kalmadı, denetimli serbestlikten yararlandı.

Metropoll  “Mahkeme kararıyla siyasetçilere  siyaset yasağı getirilmesini doğru buluyor musunuz” diye sormuş.  Özel olarak Kaftancıoğlu sorulmamış.

“Evet doğru buluyorum” diyenler yüzde 38.2

“Hayır doğru bulmam” diyenler yüzde 51.4

“Cevap yok” diyenler yüzde 10.5

Bu cevap yok diyenler “Kim olduğuna bağlı. Eğer benim sevmediğim adamsa tıkın içeri” diyor. 

Peki, bunların partilere göre dağılımına baktığımızda oran nasıl dağılıyor? En yüksek oran “Evet doğru buluyorum” diyen yüzde 58.9’la AKP’liler. AKP’lileri takip eden Saadet Partisi ve İYİ Parti. Yani bu sağ görüş ve özgürlük sorunu. Türkiye’de çok ciddi bir sağ görüş sorunu var. CHP’de bu oran yüzde 15’e düşüyor ama HDP’de hiç azımsanacak gibi değil yüzde 32.3.

MAK Araştırma Sonuçları Ne Diyor?

Gelelim şimdi bu ayki araştırma sonuçlarına … MAK araştırma sonuçlarını değerlendireceğim. MAK araştırma sonuçları açıklanalı iki gün oluyor ama çok yoğunum ve yazı yazamadım.  Tadını çıkarta çıkarta aritmetiği yorumlayalım.

MAK “Resmi ya da gayri resmi araştırmalardan bağımsız hissettiğiniz yıllık enflasyon oranı kaçtır” diye sormuş.

Yüzde 111 ile yüzde 120 arasında hissedenlerin oranı yüzde 41,

Yüzde 91 ile yüzde 110 arasında hissedenlerin oranı yüzde 23

Yani ülkenin yüze 65’i hiperenflasyonu hissediyor. Onların çok daha üzerinde hisseden yüzde 13’lük bir kesim var. Onlar da yüzde 21 ile yüzde 50 arasında hissediyor. ENAG’ın da üzerinde hissediyorlar. Bu kesimin gerçekten çok zor durumda olduğu belli. Özetle şunu söyleyebiliriz; ülkenin yüzde 75’inden daha fazlası hiperenflasyonu hissediyor. Erdoğan’ı kırmamak için enflasyonu yüzde 69.9 açıklayan TÜİK’e inanmıyorlar.

TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarının doğru olmadığını düşünenlerin oranı yüzde 61, kesinlikle doğru olamaz diyenlerin oranı yüzde 17. Açıkçası ülkenin yüzde 80’e yakını devletin kurumlarının Erdoğan’ın hatırına yalan beyanda bulunduklarını söylüyor. Bu kitlenin içinde AKP seçmeni de var. Onlar yalana alıştığı için mi bilinmez, onlar saraya yalanı yakıştırıyor. Belki hem fetvayla yalan söyledikleri için hem de kendi sokaklarından biri olduğu için …

MAK’ın sorduğu “Adaylardan bağımsız olarak önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hangi ittifaka oy vereceksiniz” sorusu da çok önemli.

Millet İttifakına oy vereceğim diyenlerin oranı yüzde 43,

Cumhur İttifakına oy vereceğim diyenlerin oranı yüzde 36,

Adaya bağlı kanaatim değişir diyenlerin oranı ise yüzde 8

Bu ittifakların dışında oy vereceğim diyenlerin oranı yüzde 8

Kararsız/Cevap yok diyenler yüzde 5

Bu noktada potansiyel yüzde 43’lük bir kitle var. Aday kim olursa olsun oyumu ona vereceğim diyor. Dolayısıyla minimum yüzde 8 HDP’ye oy verecek seçmen var. Bir de adaya bakarım diyen yüzde 8’lik bir kitle var. Bu yüzde 16’lık kitle belirleyecek. Millet İttifakı  yüzde 16’lık oranın yarısını bile alsa çok rahat bir şekilde cumhurbaşkanlığı seçimini kazanıyor. Ama daha fazla oy alma potansiyeli var.

Millet İttifakı Ne Yaparsa Daha Fazla Oy Alır?

HDP tabanının oy verebileceği bir aday çıkartırsa … Eğer, ortada aday kim olursa olsun Millet İttifakına oy veririm diyen yüzde 43’lük seçmen kitlesi varsa, Selahattin Demirtaş sadece iki tweetle HDP seçmenlerini Millet İttifakı’nın adayına yönlendirebilir. Burada otomatik olarak yüzde 51’lik bir kitle ortaya çıkıyor. Ama sandığa gitmeyen kararsızların da etkisini eklediğimiz zaman yüzde 55’e kadar bu oran yükseliyor.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilme hesabı bu olabilir. Eğer Kılıçdaroğlu aday olursa, HDP tabanının çok ciddi bir kısmı Erdoğan’a hezimet yaşatmak için kemiksiz, firesiz bir şekilde Kılıçdaroğlu’na oy vereceklerini düşünüyorum.

Bu noktadaki en önemli soru “Millet İttifakı’nın adayına oy veririm” diyen yüzde 43’lük kitlenin yüzde kaçı sandığa gitmeyecek, Kılıçdaroğlu aday olursa ben oy vermem diyecek? Sorusu. Bence detaylı bir şekilde bunu çalışmak lazım yoksa Millet İttifakı anket kurbanı olabilir.

“Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı Seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’a Oy Verir misiniz” Diyenler …

MAK Araştırmanın bu sorusuna “Oy veririm” diyenler yüzde 37,

“Oy vermem” diyenler yüzde 46,

“Rakibine bağlı” diyenler yüzde 7 bir öncekinde yüzde 8’di.

“Kararsız” diyenler de yüzde 10

Bu kararsızım diyen yüzde 10’luk kitlenin büyük bir kısmı fikir beyan etmeye korkuyor. Bence Erdoğan’a oy vermeyeceğini açıklayamıyor. Oy verme ihtimali olsa zaten göğsünü gere gere söylerdi. Oy vermeyeceğini söyleyen yüzde 46 var. Oy vermeyen diyen yüzde 46,  51 olduğu gün zaten Erdoğan için maç bitmiş oluyor.  Aday kim olursa olsun seçilemeyeceği bir yere geliyor. Ama düştüğü yer çok kötü. Metropoll yüzde 44 gibi oylarını artırdı diye açıklamıştı. MAK yüzde 37 olarak açıklıyor ama rakibine bağlı olarak diyen bir yüzde 7 var. Kararsız diyen yüzde 10 var. Yüzde 17’nin yüzde 37’sini buraya eklesek 6 -7 puan gibi bir şey yapıyor. Yüzde 37’nin üzerine 6-7 puan eklesek Metropoll’ün yüzde 44’üne ulaşıyor.

Bu hesaplamayı neden bu  kadaruzun açıkladım? Geçen yazımda Metropoll’un oranlarını açıkladığımda fazla tepki almıştım. Siz okurken birlikte hesapladık.  Özetle anketleri çapraz okuyunca benzer sonuçlar çıkıyor.  Erdoğan’ın alabileceği maksimum oy oranın mevcut şartlar altında yüzde 44 olacağını söylenebilir.

Muhalefet Güvenilir mi?

MAK Araştırma “Ülkenin temel sorunları çözme konusunda çözme konusunda size göre güvenilir mi” sorusunu yöneltmiş. Muhalefet güvenilir diyenlerin oranı yüzde 39 güvenilmez bulanlar yüzde 36. Aynı soru iktidar için yöneltiliyor. İktidar güvenilir diyenler yüzde 32 güvenilmez diyenler yüzde 33. Nereden baksanız daha kabinesi ve lideri açıklanmamış muhalefet cephesinin tüm baremlerde en az yüzde 7 ile 9 arasında Erdoğan ve kabinesinin önünde olumlu oy aldığı görülüyor. Millet İttifakı için oldukça umut verici bir tablo. Millet İttifakına bir de HDP destek verirse Cumhur İttifakı için çıkış yok.

Ekonomik Sorunları Kim Çözer?

MAK “Ülkemizin ekonomik sorunlarını Erdoğan ve ekibi mi yoksa muhalefet ekibi mi çözer?” şeklinde harika bir soru sormuş. 

Muhalefet kadroları çözer diyen yüzde 41

Erdoğan ve ekibi çözer diyen yüzde 33

Arada 8 puan gibi bir fark var.

“Hükümetin ekonomi politikalarını başarılı buluyor musunuz” Güzel bir soru değil mi?

Hayır cevabını verenler yüzde 81. Maç bitti. Hiç yorumlamaya gerek yok. Sayı tuşu var burada. Bir ülkenin yüze 81’i mutsuzsa hâlâ Erdoğan’ın oylarının yüzde 44’e kadar yükseltebilmesi hem Erdoğan’ın karizmasıyla hem kurguladığı medya düzeniyle hem de geçmiş korkularla açıklanabilir. Ama batılı demokrasilerde insanların yüzde 81’i mutsuzsa hatta feryat ettiği bir ekonomik  ortamda bir lider yüzde 44 oy alamaz.

Partilerin Oy Oranı Nasıl?

AKP yüzde 28.3

CHP yüzde 27.1

İYİ Parti  16.1

HDP yüzde 7.8

MHP yüzde 6.6

DEVA  yüzde 3.1

Gelecek Partisi 2.8

Saadet 1.1

Zafer Partisi 1.8

Arada sadece yüzde 1.2’lik bir fark kalmış. Böyle devam ederse AKP yavaş yavaş eriyor CHP yavaş yavaş olsa da yükseliyor. CHP birinci parti çıkabilir. İYİ Parti’nin oy oranı yüzde 16 -18 arası değişiyor.

Sağlıcakla Kalın ..