İmamoğlu davası ne zaman kapanır?

İktidar partisi yargıyı rakiplerini temizlemek için kullanıyor, muhalefeti bastırmak için kullanıyor, muhalif medyayı susturmak için kullanıyor. Yargı iktidar partisinin oyuncağı. Kelimenin tam anlamıyla böyle. Bir parti enstrümanı. Sarayın bir şubesi gibi çalışıyor.

Halbuki demokrasilerde yargı nasıl işler?

Medyayı da sayarsak dört kuvvetten biridir. Özgürdür, bağımsızdır, siyasiler yargı üstünde tahakküm süremez.

Bu noktada Ekrem İmamoğlu davasına gelelim.  İmamoğlu davası uyduruk bir dava. Ekrem İmamoğlu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya cevap vermesine rağmen “Hayır sen YSK’ya hakaret ettin” diye dava açtılar. İmamoğlu hakaret etmediğini defalarca ispat etti. Çok basit bir dava ama karar alınamıyor.

Neden karar alınamıyor biliyor musunuz?

Aday belli değil!

İktidar partisi hiçbir şeyi şansa bırakmıyor. İktidar partisinin en korktuğu adaylardan birisi Ekrem İmamoğlu!

Neden?

Çünkü Erdoğan’ı İstanbul’da iki kere yendi. İmamoğlu hem Kürtlerden oy alabiliyor hem merkez sağdan oy alabiliyor hem de kararsızlardan oy alabiliyor. Üstüne üstlük Erdoğan şunu çok iyi biliyor; istemeyerek de olsa, çok kritik etseler de İmamoğlu aday olursa CHP tabanı da İmamoğlu’na çok sempatiyle bakmasalar da İYİ Parti tabanı da Erdoğan karşısında Ekrem İmamoğlu’na tekrar bir zafer yaşatacaklar.

Başka nedenler de var tabii

Öncelikle Ekrem İmamoğlu iyi bir polemikçi. Erdoğan karşısında sempati dilini kullanabiliyor, Erdoğan’ın sahip olduğu, din gibi (2019 yerel seçimlerini hatırlayın), Karadenizlilik gibi ve güzel ve güçlü konuşmalar yapma özelliği gibi tüm hasletlere de sahip. İşte, Erdoğan Ekrem İmamoğlu’nu bu nedenle istemiyor.

Erdoğan’ın aday olmasını istemedikleri listesi içinde İmamoğlu’nun ilk sırada olduğunu düşünüyorum.  Bu cümleyi okurken birçoğunuz Mansur Yavaş diyordur ama Mansur Yavaş iyi bir polemikçi değil. Dikkat edin, Mansur Yavaş’ı öven, dolaylı olarak “aday olsun” yayınları yapılıyor. Hatta geçen hafta bir tanesi Yeni Şafak gazetesinde yapıldı. 

İmamoğlu davasının Kasım ayına ertelenmesinin tek gerekçesi de adayın belli olmaması. Aday belli olmadığı için  ve şayet İmamoğlu aday olursa, önü siyasi yasak getirilerek kesileceği için dava bir kere daha ertelendi.

Peki, bu Erdoğan için bir kurtuluş olabilir mi?

Hayır! Olamaz. Seçime çok az kaldı. Artık çok az kaldı diyebiliriz. 8-9 ay sonra tam tarihini bilmediğimiz bir seçim yapılacak. Aday olma ihtimali olan herhangi bir aktörün Erdoğan’a karşı yapılacak meşru bir seçimde çok rahat bir şekilde ipi göğüsleyebileceğini görebiliriz.

İran’da Neler Oluyor?

 İran’da daha önce de sokak gösterileri yapıldı, farklı şehirlerde kadınların küçük gösteriler yaptığını herkes biliyor. İran’daki görüntüleri izledim. Çok radikal gösteriler yaptılar. Humeyni’nin resimlerini indirdiler. Bu ölüm demek. İran rejiminde Humeyni’nin resimlerini indirmek, önemli siyasi figürlerin resimlerini yakmak gibi eylemler “her şeyi göze aldık” anlamına geliyor.  İran’da bir rejim devrimi olmaz, İran’daki sokak çatışmalarını çok sert bir şekilde bastırırlar.

Biliyorsunuz, Mahsa Amini başını örtmediği için ahlak polisi tarafından dövülerek, işkence edilerek öldürüldü.  Yazıyı yazdığım saatlerde ölü gösterici sayısı 8’e yükselmişti. Ölü sayısının yükseleceğinden endişe ediliyor. Çünkü ülke yönetimi endişe ettiği için çok sert bir şekilde gösterileri bastırıyor, gaz bombaları kullanıyor, göstericilere radikal bir şekilde işkence ediyor ve tehdit ediyor. Bu nedenle İran’da rejim değişikliği olmaz ama ahlak polisine “döverken biraz dikkat edin, öldürmeyin, başımıza iş açıyorsunuz” derler. Can sıkıcı bir ifade ama gerçek bu.