Teknoloji

CHP’den Eleştiri Kişisel Veriler Kimlerin Elinde BTK Sessizlik İçinde

Türkiye’yi Ayağa Kaldıran Diploma Sahteciliğine CHP’den Meclis Soruşturması ve Soru Önergesi

6 Ağustos 2025 Saat: 11:20
CHP’den Eleştiri Kişisel Veriler Kimlerin Elinde BTK Sessizlik İçinde
CHP’den Eleştiri Kişisel Veriler Kimlerin Elinde BTK Sessizlik İçinde

Haber: Özgen Sarıkaya/Net Medya Grup-İGFA-

Türkiye’yi Ayağa Kaldıran Diploma Sahteciliğine CHP’den Meclis Soruşturması ve Soru Önergesi

Ulaş Karasu, "Sahte E-İmza ile Yüzlerce Sahte Diploma" İddiasıyla İlgili Soru Önergesi Verdi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, sahte e-imza üreterek yüzlerce sahte üniversite diploması alındığı iddialarıyla ilgili konunun bir milli güvenlik meselesi olduğunu belirterek, konuyla ilgili soru önergesi verdi. Karasu "Ulusal güvenliğimizin nasıl bir tehdit altında olduğu ortada. Ama bu konuda yetkili kişi ve kurumlar susuyor. İnsanda bir parça utanma olsa istifa eder ama o da yok” açıklamasını yaptı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen sahte e-imza ve diploma soruşturmasıyla ilgili iddiaları Meclis gündemine taşıdı.

Türkiye'nin, sahte diploma ve unvan sahtekarlığını konuştuğunu, bir çetenin üst düzey bürokratların e-imzalarını taklit ederek, sahte diploma düzenlendiğinin belirlenmesine hükümetin sessiz kalmayı tercih ettiğini belirten Karasu, "Vatandaşlar sahte diplomayla akademik unvan alanların kim olduğu ve hangi kamu görevlerinde yer aldıklarının açıklanmasını beklerken bünyesinde Siber Güvenlik Kurulu da bulunan kendi başkan ve başkan yardımcısı dahi imzası kopyalandığı ortaya çıkan BTK da sessizliğe gömüldü" açıklamasını yaptı.

Sosyal medyada açık hesapları olan bazı kişi ve grupların, yasa dışı bu işlemi gizlemeye hiç gerek duymadan adeta bir iş kolu olarak sürdürdüklerini, 86 milyon vatandaşın kişisel verilerinin sanal platformlarda üç-beş kuruşa satıldığını daha önce söylediğini aktaran Karasu, "Bunu söylediğimde, Bakan ve yetkililer kulaklarının üstüne yattılar. Bu konuda suç duyurusunda da bulundum ama takipsizlik kararı verildi. Açıktır ki bu konu aslında milli güvenlik meselesidir. Ancak sahte diploma çetesiyle bir kez daha gözler önüne serilen bu konuda, Bakan ve yöneticileri yine kulaklarının üstüne yatmayı tercih ediyorlar. Siber güvenliği sağlamakla görevli olan, bu konuda bünyesinde kurulu dahi olan BTK da sessiz. Üstelik BTK’nın başkan yardımcısının dahi imzası kopyalanmış, herhangi bir açıklama yapamıyorlar. Ulusal güvenliğimizin nasıl bir tehdit altında olduğu ortada. Ama bu konuda yetkili kişi ve kurumlar susuyor. İnsanda bir parça utanma olsa istifa eder ama o da yok. Yaşananlar bir sistem açığı olarak görülemez” ifadelerini kullandı.

"Bakanlığınız neden basiretsiz bir tutumu sergilemiştir”

Karasu, soru önergesinde, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu'nun şu sorularına yanıt vermesini istedi:

“Yıllardır sosyal medyada, Telegram’da açık hesapları olan bazı kişi ve grupların yasa dışı bu işlemi gizlemeye dahi gerek duymadan adeta bir iş kolu olarak sürdürmesine rağmen Bakanlığınız neden basiretsiz bir tutumu sergilemiştir? Bu konuda Bakanlığınızın aldığı önlemler nelerdir? Sızıntı ve/veya veri açığı gerekçesiyle elde edilen verilerin yayınlandığı ve satıldığı platformlar hangileridir? Verilere erişim sağlayan kullanıcılar tespit edilebilmiş midir? Edilmiş ise bu kişiler hakkında hangi işlemler yapılmıştır? Vatandaşın kişisel verilerini hukuka aykırı şekilde paylaşmasını, satılmasını sağlayan sorgu panellerini engellemek amacıyla kullanılan dijital sistemler nelerdir? Bu sistemlerin denetimleri hangi aralıklarla yapılmaktadır? Bu sistemlerin güvenlik protokolleri hangi sıklıkla güncellenmektedir?

"İstifa etmemenizin temel gerekçesi nedir”

Bünyesinde siber güvenlikle ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşlarla gerçek ve tüzel kişiler tarafından alınacak önlemleri belirlemekle görevli Siber Güvenlik Kurulu da bulunan ancak kendi başkan ve başkan yardımcısının da e-imzasının kopyalandığı da ortaya çıkan BTK’dan bu konuda herhangi bir açıklama yapmamış olmasının gerekçesi nedir? Kurum, bu skandalı önlemekte neden basiretsiz ve yetersiz kalmıştır? Daha önce kişisel bilgilerin sosyal medya mecralarında/ağlarında satıldığına dair skandallar ortaya çıkmış olmasına karşın Bakanlığınızın herhangi bir önlem almamış olmasının sorumluları kimlerdir? Vatandaşın her türlü kişisel verisi ortalıkta dolaşıp satışa sunulurken yaşanan ihmalde sorumluluğunuz olmasına karşın sizin ve ilgili yöneticilerin istifa etmemesinin temel gerekçesi nedir?”

SUAT ÖZÇAĞDAŞ: "BU, TÜRKİYE'NİN DİJİTAL EGEMENLİĞİNE AÇIK BİR SALDIRI"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, sahte e-imza üreterek yüzlerce sahte üniversite diploması alındığı iddialarıyla ilgili, "Bu, Türkiye'nin dijital egemenliğine açık bir saldırıdır. Bu, ulusal bir güvenlik krizidir ve yapısal bir krizdir" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, İzmir Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Taşkın ve Prof. Dr. Armağan Erdoğan ile sahte e-imza üreterek yüzlerce sahte üniversite diploması alındığı iddialarıyla ilgili yürütülen soruşturmaya ilişkin, İstanbul Üniversitesi önünde basın açıklaması yaptı.

Özçağdaş, iddialar arasında, 400 akademisyenin bu yolla akademik unvanlar aldıklarının dile getirildiğini belirterek, "Bu yaşanan dijital skandal, diploma, ünvan sahtekarlığı yalnızca eğitimle ilgili bir konu değildir. Bu, Türkiye'nin dijital egemenliğine açık bir saldırıdır. Bu, ulusal bir güvenlik krizidir ve yapısal bir krizdir. Eğitimden sağlığa, tapudan güvenliğe, kamu kurumlarının diğer alanlarına, e-devlet sistemine kadar yerleşmiş, son derece fütursuz, müşterilerini neredeyse kendisi çağıran, açık ilanlarla onları toplayan, hiçbir çekincesi olmayan, cüretkar ve çok ilişkisi olan bir grupla karşı karşıyayız. Türkiye'nin dijital kimlik altyapısı, kimlik doğrulama mevzuatı, kamu anahtar altyapısı tamamıyla tarumar edilmiştir” diye konuştu.

Bunun uluslararası boyutunun bulunduğunu, ödemelerin bir kısmının kripto parayla yapıldığını ifade eden Özçağdaş, “Uluslararası istihbaratla ilgili sorunlar vardır. Ve göçmenler, mülteciler, yabancılarla ilgili konular vardır” değerlendirmesini yaptı.

Suat Özçağdaş, Türkiye’de 2005 yılında e-imza sürecinin başladığını, o günden bugüne daha önce de sorunlar yaşandığını ifade ederek, şöyle devam etti:

“2012 yılında 'TurkTrust ara sertifika skandalı' yaşanmıştı. Google bunu ortaya çıkarmıştı. Maalesef bizim kamu otoritelerimiz ortaya çıkaramamıştı ve Türkiye için uluslararası anlamda ciddi bir itibar kaybı oluşmuştu. O günden bugüne kadar hiçbir gelişme yaşanmadı. BTK gereken reformları yapmadı. Bugün yaşanan sorunların bir ucu nüfus müdürlükleridir. Resmi çipli T.C. kimlik kartı vermektedirler. Fakat kimlik kartları sahtedir. Sahte kişiler adına çıkarılmıştır. Dolayısıyla çok boyutlu bir sorunla karşı karşıyayız ve bu öylesi bir grup ki diploma dağıtıyorlar. Lise diploması, üniversite diploması dağıtıyorlar. Ehliyetlerde başarısız olanları başarılı hale getiriyorlar. Kendi deyimleriyle 400'den fazla akademisyenin unvanlarını değiştiriyorlar. O kadar utanma sıkılmaları yok ki depremde vefat eden avukatların 'başımız sağ olsun' diyerek isimlerini söylüyorlar. Onların diplomalarını iptal edip onların yerine başkalarını avukat olarak gösteriyorlar. Türkiye Barolar Birliği de sürecin bir parçasıdır. Çünkü UYAP sistemi de tehlike altındadır. Mezuniyet kayıtlarıyla not ortalamalarıyla oynuyorlar. Bütün bu süreçte bizim siber güvenliğimizi sağlayacak olan kim? BTK Başkanı. BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu. İyi de BTK Başkanı kendi e-imzasının bile kopyalanmasını fark etmemiş. Başkan yardımcısı artık hangisiyse o da e-imzasının kopyalandığını fark etmemiş. Hiç açıklama yapmıyorlar. Sanki siber güvenlikten Tarım Bakanlığı sorumluymuş gibi. Peki bunlar kime bağlı? Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu'na bağlı. Biraz utanma olsa Ulaştırma Bakanı ve BTK Başkanı şimdiye kadar çoktan istifa etmiş olurdu.

Bu işin sorumlusu ulaştırma bakanından tık yok. Milli Eğitim bakanından tık yok. Ama haksızlık etmeyelim hiçbir telefona çıkmayan, rektörlere randevu vermeyen, milletvekilleri ile görüşmeyen Erol Özvar ses vermiş. Ne demiş? ‘İstifa ediyorum’ mu demiş? Yok. Ne demiş kendisi? Demiş ki: ‘Önemli bir husus. Bu konuyla ilgili çalışmalar yapılması lazım’. Tercih yapacak olan öğrencilere seslenmiş: ‘Yapay zeka, büyük veri, siber güvenlik alanlarında bölümler açıyoruz’ demiş. Onu da söyleyelim. Hatırı kalmasın. Açtığı bu 16 yapay zeka bölümünde bir tane profesör yok. Devleti vıcık vıcık sarmış bir liyakatsizlik. Peki başka ne açıklaması yapmış Erol Özvar, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'ni yeniden paylaşmış, sonra kendisine bir 4 yıl daha atayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teveccühleri için şükranlarını sunmuş.”

"Bin 278 Bölümde Bir Tane Profesör Yok"

Suat Özçağdaş, YÖK'ün ‘208 üniversite açtık’ diye övündüğünü, bin 278 bölümde bir tane profesör, 990 bölümde bir tane doçent, 400 bölümde bir tane profesör ya da doçent bulunmadığını anlattı.

İstanbul Üniversitesi'nin son dönemde “neredeyse kendisini imha edecek bir yönetim kadrosuna sahip” olduğunu söyleyen Özçağdaş, şunları kaydetti:

“O yüzden buradayız. Bu üniversitenin akademik işleyişlerinde çok ciddi sorun var. Ama başka sorunlar da var. Mesela bu üniversiteyi biz nereden biliyoruz? Ekrem İmamoğlu'nun 31 yıl sonra diplomasını iptal etmesinden biliyoruz. Peki bu iptali yapan kim? Rektör Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar. Vatandaşlarımıza bir soru sormak istiyorum. Bırakın rektörlüğü, orta düzeyde bir işletme sahibi olsanız kardeşinizi başdanışman yapmazsınız değil mi? Yapmış. Prof. Dr. Haluk Zülfikar'ı rektör başdanışmanı yapmış.”

"O Zaman Neden Demedin ‘Soyut Beyanlarla Bu İşler Yapılmaz’ Diye?"

Sahte e-imza soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamede, “400'e yakın akademisyene usulsüz yolla belge düzenledik” dendiğini aktaran Özçağdaş, “Bunu tutuklanan 199 kişiden biri söylüyor” dedi. Özçağdaş, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin konuyla ilgili, “İddia, dosya şüphelilerinden birinin soyut beyanına dayanmaktadır” şeklinde açıklama yaptığını hatırlattı. CHP’li belediyelere yönelik operasyonların da soyut beyanlara dayandırıldığını, gizli tanık beyanlarıyla belediye başkanlarının tutuklandığını belirten Özçağdaş, “Seçmenler belediye başkanlarını kaybetmiş, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, o zaman neden demedin ‘soyut beyanlarla bu işler yapılmaz’ diye?” şeklinde konuştu.

YKS sonuçlarının 19 Temmuz'da açıklandığını, bir günde kontenjanların yüzde 18 azaltıldığını belirten Özçağdaş, “Şimdi soracağım ama karşılığı var mı bilmem. Şimdi bu kontenjanlar ne için arttırılmıştı? Ey Recep Tayyip Erdoğan, bu kontenjanları kim arttırmıştı? Bu kontenjanlar azalacaktı ise bugün mü azalması gerekiyor? Kim neden arttırdı? Kim neden azalttı?” diye sordu.

"İŞTE SANA BİR DİJİTAL AHTAPOT..."

Suat Özçağdaş, 100 bin kişinin diploma denklik mağduru olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

“Türkiye'nin bebeklerini yeni doğan çetelerinin elinde öldürdünüz siz. Ondan sorumlu İl Sağlık Müdürünü Sağlık Bakanı yaptınız. Türkiye'nin kendi ticaretine bakan turizmcisini bakan yaptınız. 38'i çocuk 78 kişinin yanmasını engellemedi. Yanında getirdiği adamların yargılanmasını engelledi. Memleketin ormanları yandı, yıkıldı. Türk Hava Kurumu'nun uçakları uçmadan orada duruyor. LGS'de, ÖSYM'de her yerde sınav soruları çalınıyor. Akademisyenler parayla torpille ünvan alıyor ve utanmadan sıkılmadan bu düzeni devam ettiriyorsunuz. Şimdi buradan sesleneyim. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sen ve arkadaşlarınızın ürettiği bu tek adam rejiminin yarattığı açıkla Türkiye'yi bir organize suçlar cennetine döndürdünüz. Bir ahtapottan bahsediyordun Recep Tayyip Erdoğan. İşte sana bir dijital ahtapot, tapuya gitmiş, diplomaya gitmiş, milli emlak arazilerine gitmiş, sağlık sistemlerine girmiş. Her yerde bir dijital ahtapot var. BTK'da var,

MEB’de var, YÖK'te var. Al sana dijital ahtapot.”

YANKI BAĞCIOĞLU: “DİPLOMA SKANDALI MİLLİ GÜVENLİK SORUNUDUR”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, “Diploma skandalı bir eğitim meselesinden öte, milli güvenlik sorunudur. Siber Güvenlik Başkanlığı’nın, kendisine verilen kaynakları ve yetkiyi kullanarak bu tür tehditlere karşı etkili bir mücadele vermesi elzemdir. Devletimiz tüm kurumlarıyla bu skandalı şeffaf bir şekilde soruşturmalı, sorumlular adalet önüne çıkarılmalı ve benzer olayların önüne geçmek için dijital altyapımız güçlendirilmelidir. Kamuoyunun güvenini yeniden tesis etmek, hepimizin ortak sorumluluğudur” dedi.

CHP Milli Savunma Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bağcıoğlu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen sahte e-imza ve diploma soruşturmasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Bağcıoğlu’nun açıklaması şöyle:

“Son günlerde ortaya çıkan dijital imzaların kötüye kullanılarak sahte diploma, akademik ünvan ve resmî belgeler üretildiğine dair iddialar, ülkemizin kritik sistemlerinin güvenilirliği konusunda ciddi endişeler doğurmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve Milli Emlak gibi sistemlere yetkisiz erişim sağlandığına işaret eden bu skandal yalnızca bir güven ihlali değil, aynı zamanda Türkiye’nin milli güvenliğine yönelik ciddi bir tehdittir. Sahte elektronik imzalar (e-imzalar) kullanılarak YÖKSİS, e-Devlet gibi sistemlere sızılması, sınav sonuçlarının değiştirilmesi ve sahte akademik kayıtların oluşturulması dijital altyapımızdaki zafiyetleri gözler önüne sermektedir.

"Bu olay kamu güvenliği ve milli egemenlik açısından riskler oluşturmaktadır”

E-Devlet, MERNİS, YÖK, SGK, TSK, Emniyet ve Adalet yönetim sistemleri veri tabanlarından (içeriden veya dışarıdan) verilerin sızdırılabileceği ve bu verilerin dış ülkelerin istihbarat servislerince kullanılabileceği değerlendirilmektedir. Bu olay, eğitim ve idari kurumlarımızın güvenilirliğini zedelemekle kalmayıp kamu güvenliği ve milli egemenlik açısından da riskler oluşturmaktadır. Geçtiğimiz dönemde FETÖ militanlarının soruları elde ederek TSK ve kritik kurumlara sızmaları neticesinde yaşanan milli güvenlik sorunları hala aklımızdadır.”

"Sızan veriler bireyleri hedef alma, kurumları manipüle etme veya kamu güvenini sarsma amacıyla kullanılabilir”

Bağcıoğlu, milli güvenlik perspektifinden tehditleri şöyle sıraladı:

“Hassas verilere yetkisiz erişim, bu bilgilerin iç ve dış kötü niyetli aktörler tarafından istismar edilme riskini doğurmaktadır. Sızan veriler bireyleri hedef alma, kurumları manipüle etme veya kamu güvenini sarsma amacıyla kullanılabilir. Yakın bir örnek teşkil eden İsrail-İran Savaşı kapsamında 1 Ağustos 2025 tarihli Milli İstihbarat Başkanlığı’nın, ‘İsrail-İran 12 Gün Savaşı Raporu’, İsrail’in İran içinde faaliyet gösteren istihbarat ve operasyonel ağlarının savaşta belirleyici bir rol oynadığını belirtmektedir. İsrail’in, İran’ın stratejik tesislerini ve kritik personellerini (20’den fazla üst düzey komutanla 10’dan fazla bilim insanı) hedef alırken bu ağlardan faydalandığı ifade edilmiştir.

"SIZDIRILAN VERİLERİN YABANCI İSTİHBARAT SERVİSLERİ İÇİN DEĞERLİ OLDUĞU AÇIKTIR”

Sahte belgelerle niteliksiz bireylerin kritik görevlere atanması, liyakat esaslı sistemleri baltalar ve stratejik sektörlerde güvenlik açıklarına yol açar. Geçmiş dönemde sınav sorularının sızdırılması, FETÖ militanlarının kritik kurumlara sızması ve nihayetinde yaşanan 15 Temmuz darbe girişimi ibret alınması gereken bir süreçtir. Sızdırılan verilerin yabancı istihbarat servisleri için değerli olduğu açıktır. Bu durum Türkiye’nin jeopolitik konumunu, ulusal çıkarlarını ve savunma sanayisindeki önemli kazanımlarını tehlikeye atabilir. Diploma skandalı yalnızca bir sahtekarlık olayı değil, kamuya ait dijital sistemlerinin ne denli denetimsiz, kırılgan ve müdahaleye açık olduğunu göstermiştir. E-Devlet, YÖK, MEB, ÖSYM, SGK ve personel yönetim sistemleri gibi kritik veri tabanlarının çok katmanlı güvenlik mimarisinden, çapraz veri doğrulamasından ve içeriden sızmalara karşı aktif savunmadan yoksun olduğunu göstermektedir.

"SKANDAL, SİBER GÜVENLİK BAŞKANLIĞI’NIN ETKİNLİĞİNİ SORGULAMAYI GEREKTİRMEKTEDİR”

Bu nedenle acilen bağımsız siber güvenlik denetimleri yapılmalı, tüm kamu sistemlerinde çok faktörlü kimlik doğrulama, değiştirilemez işlem kayıtları (immutable audit logs), yapay zekâ destekli anomali tespiti ve dış kaynaklardan gelen diploma/sertifika bilgilerinin merkezi çapraz kontrolü gibi önlemler hayata geçirilmelidir. Aksi takdirde bu tür zafiyetler sadece iç güvenlik değil, dış müdahale ve veri temelli operasyonlar açısından da ciddi bir millî güvenlik riski doğuracaktır. 10 Ocak 2025’te, 177 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulan Siber Güvenlik Başkanlığı, siber tehditlere karşı ülkemizi korumakla görevlidir. Ancak bu skandal başkanlığın etkinliğini sorgulamayı gerektirmektedir. Kritik altyapıları koruma, kurumlar arası koordinasyonu sağlama ve siber güvenlik politikalarını geliştirme sorumluluğu, bu tür zafiyetlerin önlenmesi için hayati önemdedir.”

Başkanlığın kamu kaynaklarıyla kurulduğunu hatırlatan Bağcıoğlu, şunları kaydetti:

“e-Devlet, YÖKSİS gibi sistemlerin korunması için proaktif önlemler alınmalıdır. Kurumlar arası veri güvenliği protokolleri güçlendirilmeli, zafiyetler hızla kapatılmalıdır. Kamu personeli ve vatandaşlar siber güvenlik konusunda bilinçlendirilmelidir. Yerli ve milli siber güvenlik teknolojilerinin geliştirilmesi hızlandırılmalıdır.

"DİPLOMA SKANDALI MİLLİ GÜVENLİK SORUNUDUR”

Diploma skandalı bir eğitim meselesinden öte, milli güvenlik sorunudur. Siber Güvenlik Başkanlığının, kendisine verilen kaynakları ve yetkiyi kullanarak bu tür tehditlere karşı etkili bir mücadele vermesi elzemdir. Devletimiz tüm kurumlarıyla bu skandalı şeffaf bir şekilde soruşturmalı, sorumlular adalet önüne çıkarılmalı ve benzer olayların önüne geçmek için dijital altyapımız güçlendirilmelidir. Kamuoyunun güvenini yeniden tesis etmek, hepimizin ortak sorumluluğudur.”

 

Kocaeli Haberci Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız