Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul’un Esenler ilçesinde gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingi’ne katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel,
Haber: Özgen Sarıkaya/Net Medya Grup-İGFA-
CHP Lideri Özgür Özel: “Demokrasiyi Kuracak, Atatürk’ün Partisini İktidar, Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı Yapacağız”
“BEYEFENDİNİN YAZARLARI ‘EKREM’İ UNUTUR, TATİLE KOYULURLAR’ DİYOR, BU MEYDANDA TESLİM OLACAK HAL VAR MI ERDOĞAN?”
“CEZAEVLERİNDE HALA 36 EVLADIMIZ VAR, GENÇLERİN BAYRAMA EVLERİNDE GİRMELERİNİ BEKLİYORUZ”
“‘DOLMAZ’ DENEN MEYDANI DOLDURUP ESENLER’DE TARİH YAZDINIZ”
“BAĞIMSIZ YARGI; HIRSIZLARDAN, YOLSUZLARDAN HESAP SORACAK”
“ASGARİ ÜCRETE ARA ZAM YAPILMAZSA BIRAKIN GEÇİNMEK, SÜRÜNMEK ZORUNDA KALACAĞIZ”
“TEK ADAM GİDECEK, TÜM KRİZLER BİTECEK”
“ÜSTÜNLÜK VE ÇOĞUNLUK ENERJİSİ BU MEYDANDA; BİZ KAZANACAĞIZ, KÖTÜLÜK KAYBEDECEK”
“191 BİN SANDIK GÖREVLİMİZ HAZIR, GÖREV BAŞINDADIR”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul’un Esenler ilçesinde gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingi’ne katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “Bu ne güzellik böyle, bu ne güzel Esenler böyle… Hoş geldiniz, şeref verdiniz. Selam olsun Esenler’in alın teri döken emekçilerine, sabah ezanıyla tekstil atölyesine gidip akşam ezanında eve dönenlere. Sabaha kadar sebze ve meyve halinde çalışanlara, gece vardiyasına hazırlanan analara, babalara, evlatlara, selam olsun Esenler’e. Esenler, bitişik nizam betona sıkışmış umutların ilçesidir. Asgari ücretle kurulan mütevazı yuvaların, geçim mücadelesi ile geçen ömürlerin ilçesidir. Burada kiralar yüksek, maaşlar düşüktür. Esenler halkı memleketinden getirdiği erzak olmasa sofrayı kuramayan anaların, çorbayı zor kaynatan babaların ilçesidir. Dar sokaklarda top koşturan evlatlar burada. Anadolu’nun dört bir yanından gelip, el ele, omuz omuza hayata tutunmaya çalışan komşular burada. Hepiniz hoş geldiniz bu akşam Esenler Meydanı’na” dedi. Özel, şunları söyledi:
“ESENLER’DE EYLEM YAPMAYA, SONUÇ ALMAYA GELDİK”
“Yedinci gece mitingi bu İstanbul’da, yedinci akşam Çarşamba. Saraçhane’den sonra ‘Ekrem Başkan’a özgürlük’ diye koştuğumuz gece mitinglerinde, ‘Erken, Esenler’e gitme. Esenler’de o meydanı dolduramazsın’ dediler. ‘Esenler, AK Parti’nin kalesidir. Esenler’de olmaz’ dediler. Ancak Esenler’e geldik ve gördük ki Esenler ne AK Parti’nin kalesidir, ne bir başkasının. Esenler, artık milletin kalesidir. Esenler halkı merttir, yiğittir, vicdan sahibidir. Bugün buraya yaşadığımız adaletsizliklerden Esenler’in vicdanına sığınmaya geldik. Başımızın tacı Esenler’e; seçimlerde yüzde 14 oy alıp küsmediğimiz, yüzde 12 oy alıp küsmediğimiz, gayret edip, çalışıp, son seçimlerde yüzde 34’lere kadar geldiğimiz Esenler’e, bu gece biz miting yapmaya değil; Esenler’de eylem yapmaya geldik, sonuç almaya geldik. Hayır onu da değiştiriyoruz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Türkiye ittifakı olarak geldiğimizde evet ‘Gün gelecek, devran dönecek’ ama ‘AK Parti hesap verecek’ deyince, Esenler’deki AK Parti üyesi abim, ablam, amcam, evladı mülakata girecek diye üye yapmışlar veya ikna etmiş üye yapmışlar. Bir sebepten; yokluk, yoksulluk varmış, bir sebepten üye yapmışlar. Bunu deyince ‘Yahu yokluk var, açlık var, işsizlik var ama CHP gelirse AK Parti’ye hesap soracak. Acaba benim başıma ne gelecek?’ diyorlar. Şunu bilin, elbette hesap sorulacak. İktidara geldiğimizde bağımsız yargı, hırsızlardan, yolsuzlardan ve darbecilerden hesap soracak. Ancak Esenler’in AK Partilisiyle, AK Parti Gençlik Kollarındaki gençlerle, AK Partili esnafla, AK Partili işçiyle Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilişkisi şu olacak: ‘Evet, ben AK Partiliydim, oraya oy verdim. Ama CHP geldi. Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı oldu, yüzümüzü güldürdü. Allah razı olsun’ diyecekler. Bugün Ekrem Başkan’la Silivri’de sohbet ettik. Sarıldık, ayrılırken ‘Bir diyeceğin var mı Başkan?’ dedim. Dedi ki, ‘Hiç merak etmeyin. Esenler bu akşam bütün ezberleri bozacak. Ben oradaymışım gibi ekran başından sarılıyorum Esenler’e.’ Ekrem Başkan’ı seviyor muyuz? Onu özledik mi? Ona buradan bir büyük selamı yollamaya hazır mıyız? ‘Yiğidim Aslanım’ gelsin mi? Haydi bakalım. Buradan Silivri’ye telefonların ışıklarıyla, drone tepede. Ekrem Başkan’ın selamını aldı Esenler, başı gözü üstüne. Buradan Ekrem Başkan’a selam olsun.”
“GELECEK HAFTA DA SANCAKTEPE’DEYİZ”
“‘Gelmez’ diyenlere gelip de bu meydanı gösterenlere, ‘Dolmaz’ denen bu meydanı dolduranlara, ‘O meydan 80 bin kişiyi yutar’ deyince 100 bin kişi gelip Esenler’de tarih yazanlara helal olsun. Helal olsun hepinize. İşte bu enerji, bu motivasyon, bu heyecan, bu inat kazanacak. Bu inat… Kim kazanır? Ahlaki üstünlük kimdeyse o kazanır. Ahlaki üstünlük bu meydanda. Psikolojik üstünlük bu meydanda. Çoğunluk enerjisi bu meydanda. Biz kazanacağız, kötülük kaybedecek. Bu gece mitingleri, her İstanbullunun, her demokratın varlığını göstermek istediği, beklenen, özlenen mitingler. Bu akşam bu enerji, bu yüksek enerji Esenler’de. Gelecek hafta Çarşamba hep birlikte Sancaktepe’deyiz. 23 Nisan’da İstanbul’da bir deprem yaşadık. Allah korudu, ucuz atlattık. Yapı stokunun durumu nedeniyle Esenler daha da tedirgin oldu. Çoğunuz evlere girmediniz, giremediniz. İşte o gece bu ilçeden bütün Türkiye’ye bir muhteşem görüntü, bir muhteşem kare, bir muhteşem video yansıdı. O gece canım Esenlerli ablalarım, evin önünde, ara sokaklarda, yer sofrasında oklava ellerinde, ekmek açtılar, yufka açtılar. Eve giremeyen, evinin önünde bekleyenlere köy usulü bir dayanışma ile karınlarını doyuracak bir ekmek, bir yufka dağıttılar. O gün gördük ki biz Esenler’deki bu iyi niyet, bu hüsniyet, bu iyi kalp oldukça kimse ne Esenler’in, ne İstanbul’un, ne Ekrem Başkan’ın bileğini bükebilir. Çünkü iyiler, iyi insanlar haklıdır. Onlar kazanacak, siz kazanacaksınız. Kendi yokluğuna, yoksulluğuna bakmadan bir başkasının imdadına koşan, vicdanlı Esenler’de şunu anlatmak, şunu hatırlatmak isterim. 19 Mart sabahı yaşadıklarımızın bir başka örneği yok. Tayyip Erdoğan Esenler’den çok oy almış, oy alan, destek alan Erdoğan yıllar önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yken, bugün Ekrem Başkan’ın muhatap olduğu tüm suçlamalarla ve fazlasıyla muhatap oldu. Ancak hatırlayalım ki bir gün polis arabası evine varıp, eşinin yanında kapıya dayanıp, gözaltına alınıp, polis merkezine götürülmedi. Bir gün tutuklanıp da hapse konulmadı. Bütün yargılama tutuksuz gerçekleşti. Mahkeme karar verdi, yine içeri konmadı. Temyiz aşaması, Yargıtay aşaması geçip artık suçu kesinleşince Saraçhane’den çıkıp, davullarla zurnalarla, otobüs üstünde, kurbanlar kesilerek, dualar edilerek cezaevine yollandı. Kimse koluna girmedi, kimse onu itip kakmadı. Aldığı cezayı en konforlu şekilde, değil öyle yüksek güvenlikli mahkemelerde, Pınarhisar’da yanında yatacak arkadaşı bile belli olacak şekilde geçirdi, oradan çıktı. Bana sorarsan Tayyip Bey o cezayı almamalıydı, hiç hapiste yatmamalıydı. Ama ona yapılmayanı, sırf Cumhurbaşkanı olmasın diye 31 yıl önce aldığı diplomasını iptal edenler, sabahleyin evinin kapısına dayananlar, eşinin bulunduğu evden onu zorla gözaltı yapanlar, dört gün Vatan Emniyet’te tutanlar ve onu oradan alıp Silivri’ye koyan, iki aydan fazla süredir de her akşam televizyonlardan, TRT’den dünya kadar yalanla ona, ailesine saldıranlar, bugün şunu Türkiye’ye hatırlatıyorlar. Esenler bilir ki; Erdoğan dünün mağdurudur ama bugünün zalimidir. Bugünün zalimidir. Esenler hatırlar, ona yapılmadı bunlar. Ama o 25 yıldır bunu anlatır, bunu anlatır, oy ister. Bunu anlatır ‘Mağdurum’ der. Dünün mağduru bugünün zalimi ise bugünün mağduru Esenler’e emanettir Esenler’e. Esenler’e emanettir. Bu meydan ne CHP’nindir, ne siyasi partilerin. Bu meydan darbeye direnen bütün demokratlarındır.”
“MİLLETİ TEMSİL ETSEYDİ DARBEYE KALKIŞMAZDI”
“Peki, neden böyle oldu? Erdoğan neden Ekrem İmamoğlu’nu hapse koydu? Cevabı basit. Çünkü Erdoğan, Ekrem İmamoğlu’yla yarışmaktan korktu, Erdoğan, İmamoğlu’nu yenemeyeceğini gördü, onu hapse atarak kurtulmaya çalıştı. Bilin ki bu darbeciler devleti de milleti de temsil etmiyor. Kendisi devleti ve milleti temsil ediyor olsaydı, zaten darbeye kalkışmazdı. Sayın Erdoğan’ın başını çektiği bu cunta; üç savcı, üç hakim, üç gizli tanıktan ibarettir. AK Parti içindeki vicdanlı insanlar dahi bu darbeye artık rıza göstermemekte, isyan etmektedir. Devletin içine çöreklenmiş bir avuç insan, kendi menfaatleri için bu güzel ülkenin geleceğine ihanet etmektedirler. 19 Mart’tan bugüne 70 gün geçti, hala daha tek bir iddia kanıtlanamadı. O kadar yalan atıldı, bir kuruşluk rüşvet, bir kuruşluk haksız kazanç belgelenemedi. Gizli tanıkların iftiraları, hiçbir somut delille ispatlanamadı. İşte şimdi böyle bir noktada bir kez daha Ekrem İmamoğlu adına Erdoğan’a meydan okuyoruz. Ve diyoruz ki, ‘Güveniyorsan savcıya, gel bakalım TRT ekranlarına. Canlı yayınlayalım. Canlı yayınlayın iddiaları. Canlı yayında alan iftiraya aslan gibi cevapları. Haydi hodri meydan.’”
“UTANMADAN ELLERİNE ÇUBUK ALMIŞ, TELEVİZYONDA GÖSTERİYORLAR”
“Son olarak yapılan, son dalgada Ekrem Başkanımızın Özel Kalem Müdürünü ve Koruma Müdürünü, Kadriye Hanım’ı ve Mustafa Bey’i de aldılar. Utanmadan ellerine birer çubuk almışlar televizyonda gösteriyor. ‘Bak bak’ diyor ‘Tam arkasında, hiç ayrılmıyor.’ Koruma müdürü nerede olacaktı? Nerede olacaktı? ‘Bak’ diyor ‘Özel Kalem Müdürü hep yanında.’ Nerede olacaktı? Özel Kalem Müdürünü ilk gözaltına aldıklarında tutuklama isterken bir arabanın üç yıl önce yurt dışına iki kere çıktığını soruyorlar. ‘Bu plaka senin mi?’ Kadriye Hanım diyor ‘Evet.’ ‘Üç yıl önce yurtdışına gitmiş gelmiş, rüşvet paralarını mı taşıdı?’ Kadriye Hanım diyor ‘Ne münasebet. O arabayı ben geçen Aralık ayında aldım. Dediğiniz tarih üç sene öncesi. Soracaksanız eski sahibine sorun.’ ‘Bu arabayı nasıl aldın? ‘İşte MASAK Raporundaki bu parayı, bu dekontla kendim yolladım. Kendi hesabımdan yolladım.’ Bakıyorlar ‘Olmadı o zaman’ diyorlar. Tutuklayamadan bırakıyorlar. Kanunlara göre bir kişi aynı suçtan, aynı suçlamalarla, aynı iddialar kapsamında bir kere gözaltında tutulduysa, bir daha gözaltına alınamaz. Yeni soru varsa savcı sorar. Ama Kadriye Hanım’ı bir daha gözaltına aldılar. Dört gün daha eziyet ettiler. Bu sefer başka bir hakimin karşısına çıkardılar ve tutuklattılar. 12 yaşında evladının yanından aldıkları, tek başına çocuğunu büyüten, 12 yaşında Çınar’ın yanından aldıkları Kadriye Hanım’ı bugün Silivri Cezaevi’nde ziyaret ettim. Dedim ki ona ‘Bu akşam Esenler’de olacağım.’ Ve dün akşam, tutuklu olduğu ilk akşam Çınar’ın yaş günüydü. Çınar dün geceyi, 12’nci yaş gününü annesi olmadan geçirdi. Biz Esenler’de dün akşam gözyaşları içinde ‘Annemlere nerede?’ diyen Çınar’ın yaş gününü de Türkiye’nin en büyük ailesi olarak biz kutlarız Kadriye Hanım, biz kutlarız. İyi ki doğdun Çınar. Tayyip Bey’e selam söyleyin. Deyin ki senin tarafında 12 yaşında bir çocuğun anasını bir hafta arayla alıp da ‘O hakime yaptıramadım, bu hakime yaptırırım’ diye gözaltına alan, tutuklayan, 12 yaşında bir evlada acımayan biri var. Bizim tarafımızda ise, o çocuğun yaş gününü kendi evladıymış gibi kutlayan yüz bin tane Esenlerli kardeşi var.”
“BAŞIMIZI DİK, MORALİMİZİ YÜKSEK TUTACAĞIZ”
“Bugün cezaevinde Ekrem Başkan’dan başka birini daha gördüm. Buğra Gökçe. İstanbul Planlama Ajansı’nın Başkanı. İstanbul’da neyden memnunsanız, onların planlandığı o ajansın başkanı. Suçu, size hizmet etmek. Suçu; İstanbul’da iyi hizmet üretmek, sonuçları ölçmek, beklentiyi ölçmek, İstanbul’a hizmet etmek, memnun etmek. Yıllardır bugünü bekliyorlardı. Filiz Hanım’la evleneceklerdi. Ama Buğra Gökçe’yi hapse attılar. Nikah günü geldi, çattı. ‘Ne yapacağız?’ dediler, ‘Ne yapacağız?’ Düşman hukuku uygulayan bu acımasızlara karşı elbette başımızı dik tutacağız, moralimizi yüksek tutacağız. Gittik, nikahı kıydık, Buğra’ya söyledim: ‘Hiç merak etme, burada 10 kişiyiz, akşama Esenler’de yüz bin kişiyiz. Hep birlikte kutlayacağız.’ Buğra’ya ve Filiz’e ömür boyu mutluluklar diliyoruz ve ikisini Allah bir yastıkta kocatsın, yürekten alkışlıyoruz. Ve cezaevlerinde halen daha 36 evladımız var. Geçen bayramı orada geçirip iki ay geçmiş annesinden, babasından, kardeşinden ayrı 36 genç kardeşimiz var. Buradan bir kez daha onlarla, aileleriyle dayanışmalarımızı ifade ediyoruz. O gençlerin bir an önce serbest bırakılmasını, kardeşlerimizin bayrama evlerinde, memleketlerinde girmesini bekliyoruz. Ve buradan geçen sefer, Şişli Meydanı’nda hep birlikte gençlerin özgürlüğünü istemiş, ertesi günkü tahliyelerle aileleri ve bizler çok sevinmiştik. Buradan 36 öğrenci için yarın tez elden tahliye bekliyoruz. Ve hep birlikte haykırıyoruz. Gençlere özgürlük.”
“TÜM İŞSİZLERE 15 BİN TL İŞSİZLİK MAAŞI BAĞLANABİLİRDİ”
“Yoksul Esenler’e dair birkaç şey söyleme vaktidir. Esenler bir emekçi ilçesi. Esenler’de tekstil atölyelerinde yapılan bir akademik çalışmada sektörde çalışan her iki işçiden bir tanesinin 30 yaş altında olduğu ve sorulan üç soruya 10’da dokuz aynı cevabı verdikleri görülmüş. Şuna bakın ki 10 işçiden dokuzu sigortasız. 10 işçiden dokuzu işinden memnun değil ve 10 işçiden dokuzu kirada oturuyor. Bu Esenler’in elbette kaderi değil, ama bugünkü kederidir. Esen’in zorluğu; oy verdiği iktidarın oy alırken yüzüne bakıp, oydan sonra ona sırtını dönmesindendir. Bu iktidar Ekrem İmamoğlu’nu hapiste tutmak için 60 milyar dolar rezerv yakmıştır. Bu para 2.3 trilyon liradır. Bu parayla bugün Esenler’de 14 bin lira emekli maaşıyla geçinmeye çalışanlara, 10 yıl boyunca 30 bin lira emekli maaşı verilebilir. Bugün bu parayla Türkiye’deki bütün çiftçilerin borcu silinip, üstüne borcu kadar daha para verilebilir. Bugün bu parayla Türkiye’deki bütün işsizlere 15 bin lira işsizlik maaşı bağlanabilir. Bugün bu hükümetin atamadığı 1 milyon öğretmen atanıp, üç yıllık maaşları peşin yatırılabilir. Bugün KYK kredisi ile 3 bin lira alıp geçinmeye, okumaya çalışan öğrencilere 3 bin lira değil 30 bin lira verilebilir. Ama bunların hepsini yapmak için halkı seven, nereden geldiğini, nereye gideceğini bilen bir iktidara, bir Cumhurbaşkanına ihtiyaç var. Onun için bu meydanların umudu; Ekrem İmamoğlu’dur, onun Cumhurbaşkanlığıdır. Bunları yapacak olan odur. Bu iktidar devam ederse, artık milletin canına tak demiş bu düzen devam edecektir. Açlık, yoksulluk, sefalet milletin canına tak etti. Torpiller, haksızlıklar milletin canına tak etti. Zamlar, faizler milletin canına tak etti. Yasaklar, zulümler milletin, gençlerin canına tak etti. Bu TAK’ın bir açılımı vardır. Hepsi aynı TAK’tandır. Bu yaşanan kriz, sekiz yıldır sürmektedir. Canımıza tak diyen şeyin adı ‘Tek Adam Krizi’dir. Tek adam gidecektir, tüm bu krizler bitecektir.”
“ÇARE; ASGARİ ÜCRETE ARA ZAM, EMEKLİYE SEYYANEN ZAM ALMAKTIR”
“Şimdi Esenler’den, asgari ücretin en çok can yaktığı bu ilçeden, asgari ücretin en çok ilgilendirdiği bir ilçeden, Esenler’den bir başlangıcı tekrar etmek isteriz. Esenler İstanbul’da emeğin, alın terinin ve maalesef emeğinin karşılığını alamamanın başkentlerinden biridir. Yarın ilk iş, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’e, sonra Türkiye İşverenler Sendikaları Konfederasyonu TİSK’e, Cuma günü sabah Ankara’da ilk iş HAK-İŞ’e, sonra TÜRK-İŞ’e giderek yani sağcı-solcu ayırmadan, bize yakın-bizden uzak demeden ve işçi-işveren demeden tüm yapılara gidip, içinde bulunduğumuz asgari ücret sıkıntısına çare ve çözüm arayacağız. Çare, asgari ücrete ara zam almaktadır. Çünkü asgari ücretin belirlendiği tarihteki 22 bin lira, yılın ilk dört ayında uğradığı TÜİK’e göre yüzde 14’lük enflasyon bile hesaplansa, erimiş ve şu anda artık o zam 22 bin liradan 19 bin liraya düşmüştür. ENAG’ın hesabına göre bu para 17 bin 500 lira. Yani verilen zammı, enflasyon yutmuştur. Eğer Temmuz ayında bir ara zam yapılmazsa, altı ay boyunca geçen sene katlanamadığımız o 17 bin liranın da altında bir parayla, bırakın geçinmek, adeta sürünmek zorunda kalacağız. Bunun için işçi ile konuşup, işverenle konuşup, KOBİ’lerin, sanayicilerin, bilhassa küçük esnafın mağdur olmayacağı, onların destekleneceği, ama asgari ücretin mutlaka zamlanacağı bir süreci hep beraber yürütmek, hep beraber yönetmek ve asgari ücrete ara zammı almak için mücadele zamanıdır. Hakkımızı söke söke almaya var mıyız? Var mıyız? Var mıyız? O zaman bu meydan müthiş bir ses yükseltiyor. Ve bunu bu kez biraz önce Ekrem Başkan için, Çınar için, Buğra’yla Filiz için yükselttik. Ve şimdi hep beraber sesimizi Türkiye’ye duyuralım. Ara zam hakkımız, söke söke alırız. Talebimiz emekçiler için asgari ücrete ara zamdır. Ve talebimiz emekliler için seyyanen zamdır, seyyanen zamdır. Birleşe birleşe kazanacağız.”
“HEP BERABER MÜCADELE ETTİK, HEP BİRLİKTE BAŞARDIK”
“Bu güzel meydandan bir kez daha seslenmek isterim ki; bugün Türkiye’de büyük bir demokrasi krizi, büyük bir ayıp, büyük bir haksızlık, büyük bir adaletsizlik yaşanmaktadır. Buna karşı önce Saraçhane’de yedi gün, yedi gece direndik. O gün 19 Mart sabahı uyandığımızda bizden erken kalkan kötüler Ekrem Başkan’a polis yollamış, ama kendi kayyımlarını çoktan hazırlamışlardı. İstanbul’u bir seçilmiş yerine bir atanmış, bir eski bakana teslim etmeyi, sizin iradenizi oraya vermeyi istiyorlardı. Ama gittik Saraçhane’de yedi gün, yedi gece hep beraber direndik. İstanbul’un iradesine sahip çıkıp, kayyımı püskürten demokrasi kahramanlarına Esenler’den selam olsun. Sonrasında köprüyü geçip, Maltepe’ye geçtik. Anadolu’ya geçtik. 2,5 milyon kişiyle Maltepe’de, devamında Atatürk’ün ilk adımı attığı yerde; Samsun’da, Yozgat’ta, Mersin’de, Konya’da, Van’da, İzmir’de, Bursa’da bütün demokratlar, sosyal demokratlar, muhafazakar demokratlar, milliyetçi demokratlar, Kürt demokratlar omuz omuzaydık, meydanlardaydık. Biz hep beraber mücadele ettik. Hep birlikte başardık. Başarmaya devam edeceğiz. Ekrem Başkan’ı, belediye başkanlarımızı, belediye meclis üyelerimizi, bütün arkadaşlarımızı bu haksızlıktan kurtaracak, özgürlüğe, ailelerine, İstanbul’a kavuşturacak, en sonunda hep birlikte bir büyük mücadeleyle 100 yıl sonra bir kez daha kazanacak, demokrasiyi kuracak, Atatürk’ün partisini iktidar yapacak, Ekrem İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanı yapacağız.”
“İMZA KAMPANYAMIZA DÖRT ELLE SARILIYOR, SANDIK GÖREVLİLERİMİZİ ATIYORUZ”
“Bu süreçte kararlılığımızı vurgulamak için imza kampanyamıza dört elle sarılıyoruz. İmza atanları il, ilçe binalarından tamamı atanmış, yakında cep telefonlarınıza gelecek 54 bin mahalle sorumlumuzdan, gelecek hafta Cuma’ya kadar isimleri size yollanacak 191 bin sandık sorumlumuzdan… Yanlış duymadınız. Seçimlere birkaç ay kala değil seçimlerin resmi tarihine üç yıl varken, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 191 bin sandık görevlisi hazırdır, görev başındadır. Bu sandık görevlileri, artık sadece seçim sabahı saati kurup, çalıp, uyanırsa göreve giden; uyanamazsa bizi kahreden değil, her hafta yoklayacağımız, her hafta görev vereceğimiz, 350 seçmenden sorumlu sandık görevlisi. Eksik imzayı toplayacak ve getirecek, haber varsa götürecek, eylem varsa çağıracak, haberdar edecek, teşvik edecek, eşlik edecek bir büyük mücadeleyi başlatıyoruz. Herkesi sandık görevlilerini öğrenmeye, onların kuracağı Whatsapp gruplarına dahil olmaya, her gelişmeden haberdar olmaya, her çağrıldığı meydana göreve koşmaya, toplanmaya, eylenmeye değil eyleme çağırıyorum sizi, eyleme. AK Parti’ye müzahir kalemler; beyefendinin yazarları, çizerleri, sarayın gazetecileri, majestelerinin ‘Hık, hık’ deyicileri diyorlar ki, ‘Yaz geliyor. Artık meydanların enerjisi düşer. Kalabalıklar toplanmaz. Ekrem’i unuturlar, tatile koyulurlar.’ Ey Erdoğan bak bakalım bu meydanda teslim olacak hal var mı? Eğer buradan bütün demokratlara sesleniyorum. Susarsak, sinersek, yorulursak, heyecanı kaybedersek o kazanacak. Burada olursak, her Çarşamba akşamı meydanda olursak, her hafta sonu meydanda olursak, haftaya Sancaktepe’de, bu Cumartesi Düzce’de, Pazar Antalya’da olursak, enerji, mücadele sürerse biz kazanacağız; onlar kaybedecek. Kazanmaya var mıyız? Mücadeleye var mıyız? O zaman dinle bizi Erdoğan: ‘Ey Erdoğan, ben milletim. Ben milli iradeyim. Ben ne dersem o olur. Artık adayımı bırak. Sandığı getir. Adayımı yanımda. Sandığı önümde istiyorum. O sandık gelecek. Ekrem gelecek. Açlık bitecek. Zulüm bitecek. Tüm gençlerin yüzü gülecek.’ Buna inanıyoruz. Esenler’in bu muhteşem Esenler’in önünde saygı ile eğiliyorum. Esenler artık AK Parti’nin değil, demokrasinin kalesidir. Sizi saygı ile selamlıyorum. Sırası geldi. Geldi, geldi, geldi. Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz.”