Galiba ortaokul Türkçe kitabımızdaydı;
'' Affan Dedeye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu,
Artık ne yaşım var,ne adım, Bilmiyorum kim olduğumu,
Hiçbirşey sorulmasın benden,
Haberim yok olup bitende.''
diye devam eden bir Cahit Sıtkı TARANCI şiiriydi. ,
Oyaşlarda çok fazla anlam yükleyemediğimi, Hatta kocaman bir adamın zıpzıplarından,uçurtmalarından bahsedişini garipsediğimi anımsıyorum.
Çünkü çocuktum; bebeklerim vardı,
Mısraların derin anlamını bilemezdim.
Ama benim jenerasyonum bu şiiri ezbere bilirdi....
Ne garipti yaşam; Yıllarca daha '''birşey olmak'' için uğraş verdik, Daha donanımlı olmak için, yıllarımızı harcadık hesapsızca, Hedefimiz sadece mutlu olmaktı.
Daha' larımız arttığında daha da mutlu olacaktık,
Sahi ; öyle mi söylemişlerdi bize,
Biz bunu nereden çıkarmıştık ki Şimdi her birimiz dolu doluyuz.
Donanımlı, ayakları yere basan, bilgili ama az gülümseyen, Planlı ,programlı, detaycı; ama yaşama yetişemeyen, Artık her birimiz basit, sakin bir yaşamı özlüyor,hayatımızı detaysız geçirebilmenin hesaplarını yapıyoruz.
Tekrar 11 yaşımızın sorumluluklarını kabul etmeye dünden razıyız.
Yağmurda çamurların gözüne gözüne basmanın zevkini yeniden yaşamak, Rengarenk misketlerimizi, nazlı nazlı bulutlarda dolaşan uçurtmamızı anımsamak istiyoruz. Çikolatanın paradan çok daha önemli olduğunu düşünmenin,ağaçlara tırmanacak kadar güçlü olduğuna inanmanın, Kardan adama havuç burun takarken hesapsız kahkahalar atmanın dayanılmaz cazibesi çekiyor bizi, Aşkın varlığını bilmek,gülümsemek, başıboş dolaşmak,tatlı bir söz,yalan söylemeyi bilememek, En içten arkadaşlıklar; yani çocukluk.......
Kredi kartlarımız,arabamızın anahtarları, ajandamız, toplantılarımız,sorumluluklarımız, İşler, güçler,alacaklar, verecekler......
Siz olsanız Affan Dede'ye para saymazmıydınız?
Satın almazmıydınız çocukluğunuzu.....
Sahi; hangimizin o kadar parası vardır acaba????.