
Yine bir ziyaret, yine bir sembol yağmuru…
Papa’nın Türkiye’ye, özellikle de İznik’e yapacağı ziyareti için tasarlanan logo, aslında yalnızca bir görsel değil; derin bir mesajlar zinciri, kadim bir ezoterik dille yazılmış bir manifestodur.
Bakın birlikte inceleyelim:
Logonun tepesinde bir güneş var. Güneşin içinde ise üçgen formunda bir sembol. Bu, sıradan bir geometrik şekil değildir. Üçgen, ezoterik gelenekte “ilahi üçleme”, yani Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un simgesidir. Ancak aynı zamanda masonik ve gnostik geleneklerde aydınlanmayı, bilgiyi ve insan aklının tanrısallaşmasını temsil eder. Üçgenin içindeki dokuma benzeri desen, “ışığın örgüsü” olarak bilinen, bilginin ve ezoterik aydınlanmanın simgesidir.
Peki neden İznik? Çünkü İznik, Hristiyan dünyası açısından kutsal kabul edilen Birinci Konsil’in yapıldığı yer. Yani Hristiyanlığın resmi dogmalarının belirlendiği, İsa’nın tanrısallığının ilan edildiği mekân. Yani teolojik anlamda Hristiyanlığın “kurulduğu” toprak. Bu ziyaretin adresi tesadüf değildir; geçmişle bağ kurma, kadim düzeni yeniden canlandırma mesajı taşır.
Logodaki köprü, görünürde Boğaziçi Köprüsü’dür. Ancak sembolik anlamda “Doğu ile Batı’yı birleştiren”, “dinleri kaynaştıran” yeni bir dünya düzeninin simgesi olarak çizilmiştir. Köprünün çizgileri tıpkı bir DNA sarmalını andırıyor; bu da insanın yaratılışına müdahale eden, “tanrıyı insanda yeniden inşa etme” fikrinin ezoterik göndermesidir.
Yani köprü sadece iki yakayı değil, insanı ve tanrıyı, maddeyi ve ruhu birleştirme iddiasının görselidir.
Alt kısımda dalgalar görülüyor. Bu dalgalar, hem Boğaz’ı hem de “vaftiz suyu”nu temsil eder. Suyun altına gizlenmiş lale ise dikkat çekici. Lale, Osmanlı’dan beri hem estetik hem manevi bir sembol olmuştur. Ancak burada lale, artık Türk-İslam kimliğini değil, Batı’nın İslam’ı içselleştirme ve dönüştürme projesini temsil eder. Çünkü lalenin formu ters çevrilmiş bir “gözyaşı” gibidir; Doğu’nun Batı karşısında teslimiyetini simgeleyen bir çizgidir bu.
Son olarak haç…
Haç burada sadece bir din sembolü değildir. Çizginin biçimiyle, köprünün kemerini tamamlayan şekilde yerleştirilmiştir. Yani köprüyle bütünleşen bir haç, “yeni bir din köprüsü” anlamına gelir. Bu, Hristiyanlığın değil, melez bir inanç sisteminin, yani ezoterik anlamda “tek dünya dini” fikrinin resmidir.
Bütün bu semboller bir araya geldiğinde, bu logonun yalnızca bir ziyaretin değil, bir mesajın, hatta bir manifestonun taşıyıcısı olduğunu görmek gerekir.
İznik’te başlayan Hristiyanlık doktrinini yeniden yorumlamak, Doğu-Batı arasındaki dini, kültürel ve siyasi sınırları “köprüyle” eritmek… İşte ana fikir budur.
Bu logoya sadece “sanatsal bir çalışma” gözüyle bakarsanız, asıl mesajı kaçırırsınız. Çünkü bu tür semboller, binlerce yıldır aynı merkezin diliyle konuşur.
Güneş, üçgen, köprü, haç, su, lale…
Hepsi ayrı bir sayfa, hepsi aynı kitabın parçası.
Ve o kitabın adı, “Yeni Dünya Düzeni”dir.