Özgür Çelik'ten Sevk Görüntülerine Tepki Darbe Dönemini Yansıtan Görüntü

3 Haziran 2025 Saat: 23:33
Özgür Çelik'ten Sevk Görüntülerine Tepki Darbe Dönemini Yansıtan Görüntü
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür çelik, CHP'li belediyelere yönelik son operasyonda gözaltına alınan 5'i başkan 36 ismin sevk edildiği Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde bir açıklama yaptı.

Haber: Özgen Sarıkaya/Net Medya Grup-İGFA-

MASUMİYET KARİNESİ YOK EDİLİYOR. İNSANLARIN ONURUYLA, ŞEREFİYLE OYNUYORLAR. HUKUKU AYAKLAR ALTINA ALIYORLAR

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür çelik, CHP'li belediyelere yönelik son operasyonda gözaltına alınan 5'i başkan 36 ismin sevk edildiği Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde bir açıklama yaptı. Sevk sırasında ortaya çıkan görüntülere tepki gösteren Çelik, "Tam anlamıyla Nazi toplama kampı uygulamalarıyla adliyeye getirildiler. Ekranlara yansıyan bu görüntü etrafında kolluk, çevik kuvvet görevlileri, üç yüz binlik, beş yüz binlik belediyelerin halkın oyuyla seçilmiş belediye başkanları tek sıraya dizilmiş vaziyette sanki Birinci Dünya Savaşı dönemindeyiz, sanki savaş suçluları, esirler bir yerden bir yere götürülüyor gibi adliyeye getirildiler. Darbe dönemini yansıtan bir görüntü. Masumiyet karinesi yok ediliyor. İnsanların onuruyla, şerefiyle, haysiyetiyle oynuyorlar. Hukuku ayaklar altına alıyorlar" dedi.

7 ay önce Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'e şafak vakti düzenlenen baskınla başlayan ve dalga dalga yayılan operasyonlarda son olarak Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe, Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara, Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar, Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün'ün de bulunduğu 47 isim hakkında gözaltı kararı verilmişti.

31 Mayıs Cumartesi gününden beri İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesi'nde tutulan başkanlar bu sabah adliyeye sevk edildi. Sabah saatlerinde 14 ayrı savcıya ifade vermeye başlayan başkanların savcılık ve hakimlik işlemleri devam ederken CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik adliye önünde bir açıklama yaptı.  Sevk sırasında ortaya çıkan görüntülere tepki gösteren Çelik, "Tam anlamıyla Nazi toplama kampı uygulamalarıyla adliyeye getirildiler. Ekranlara yansıyan bu görüntü etrafında kolluk, çevik kuvvet görevlileri, üç yüz binlik, beş yüz binlik belediyelerin halkın oyuyla seçilmiş belediye başkanları tek sıraya dizilmiş vaziyette sanki Birinci Dünya Savaşı dönemindeyiz, sanki savaş suçluları, esirler bir yerden bir yere götürülüyor gibi adliyeye getirildiler. Darbe dönemini yansıtan bir görüntü. Masumiyet karinesi yok ediliyor. İnsanların onuruyla, şerefiyle, haysiyetiyle oynuyorlar. Hukuku ayaklar altına alıyorlar" dedi. Çelik şunları söyledi:

“DÖRT GÜNDÜR GÖZALTINA ALINAN İNSANLAR PSİKOLOJİK BİR İŞKENCEYE MARUZ BIRAKILDILAR”

"Çağlayan Adliyesi önündeyiz. Adana İl Başkanımız, Hatay İl Başkanımız, milletvekillerimiz ve yol arkadaşlarımızla birlikte 4 gün önce gözaltına alınan 47 kişinin içlerinde belediye başkanlarımızın parti meclis üyemizin, eski milletvekilimizin bürokratların olduğu 47 kişinin ifade süreçlerini takip etmek üzere Çağlayan Adliyesi'ndeyiz. Öncelikle şunu ifade etmek isterim. Dört gündür gözaltına alınan insanlar psikolojik bir işkenceye maruz bırakıldılar. Dört gün önce insanlar gözaltına alındı dört gün boyunca Vatan Emniyet Müdürlüğü'nde psikolojik işkenceye maruz kaldılar. Neden psikolojik işkence diyorum? Bu 47 kişinin içerisinde üç yüz beş yüz binlik ilçelerin seçilmiş belediye başkanları var. Yani millet iradesiyle seçilmiş belediye başkanları var. Eğer ifadeye çağrılsalardı gelebilecek olan belediye başkanları, bürokratlar, siyasiler tam 96 saat boyunca Vatan Emniyet Müdürlüğü'nün bodrum katında insanlık dışı koşullarda bekletildi. Her biri yaklaşık on dakika, yirmi dakika otuzar dakika ifade verdiler. Ama bu 20 -30 dakikalık ifade için hangi koşullarda beklediler avukatlarımız bize söylüyor. Vatan Emniyet Müdürlüğü'nün bodrum katındaki nezarethane aynı zamanda avukatların giriş çıkış yaptığı alan narkotik şubenin deposunun olduğu bir alan ağır bir uyuşturucu kokusunun olduğu bir alanda, avukatların ifadesiyle söylüyorum tam dört gün boyunca bekletildiler. Doğru düzgün yemek verilmiyor. Kendilerine getirilen yemekler yenilecek gibi yemekler değil ayrıca kişisel bakımlarını yapamıyorlar bulundukları alanda ve insanlık dışı koşullarda tam dört gün bekletildiler.

“NAZİ TOPLAMA KAMPI UYGULAMALARIYLA ADLİYEYE GETİRİLDİLER”

Neden? Yorgun düşsünler adliyeye gelmeden önce bitkin yorgunluk ve bitkinlik içerisinde adliyeye gelsinler ve o bitkinlikle, yorgunlukla savcılık ifadesini versinler diye tam dört gün boyunca psikolojik işkenceye maruz bırakıldılar. Vatan Emniyet Müdürlüğü'ndeki o insanlık dışı koşullarda insanların dört gün bekletilmesini ayrıca konuşacağız. Bu sabah nasıl bir yöntemle adliyeye getirildiler? Tam anlamıyla Nazi toplama kampı uygulamalarıyla adliyeye getirildiler. Bugün sabah bir görüntü izledi Türkiye kamuoyu. O görüntüyü şöyle açmak. Bu görüntü bugün ekranlara yansıdı. Ekranlara yansıyan bu görüntü etrafında kolluk, çevik kuvvet görevlileri, üç yüz binlik, beş yüz binlik belediyelerin halkın oyuyla seçilmiş belediye başkanları tek sıraya dizilmiş vaziyette sanki Birinci Dünya Savaşı dönemindeyiz sanki savaş suçluları, esirler bir yerden bir yere götürülüyor gibi adliyeye getirildiler. Peki bu görüntüleri kim servis etti? Hemen ekranın köşesine baktığınız zaman Anadolu Ajansı. Kim bu Anadolu Ajansı. Seçim dönemlerinde seçimin manipüle eden Anadolu Ajansı şimdi de bu siyasallaşmış yargının operasyonlarının görüntülerini kamuoyuna servis eden, iftiraları, yalanları karalamaları kamuoyuna servis eden Anadolu Ajansı. Sanki savaş döneminde esir suçlusu bu insanlar. Sanki Nazi toplama kampı burası. Darbe dönemini yansıtan bir görüntü.

“ORTA ÇAĞ'IN ENGİZİSYON MAHKEMESİNİN UYGULAMALARIYLA YARGILAMALAR YAPIYORLAR”

Bir itibar suikastıyla karşı karşıyayız. Belediye başkanlarımızın itibarını zedelemeye çalışıyorlar bu görüntülerle. Bu görüntülerle Cumhuriyet Halk Partisi'nin itibarını zedelemeye çalışıyorlar. Sanki bu insanları suçluymuş gibi gösteriyorlar. Etrafında o kadar polis tek sıra esirmiş gibi görüntüler. Bu insanları yorgun, bitkin, kişisel bakımlarını yapamamış vaziyette suçlu gösterme çabası. Ne yapılıyor burada? Masumiyet karinesi yok ediliyor. İnsanların onuruyla, şerefiyle, haysiyetiyle oynuyorlar. Hukuku ayaklar altına alıyorlar. E peki geçelim yargılamalara. Esenyurt'un üzerinden 215 geçti. Bugün yaşananlar 215 gün önce Esenyurt'la başlayan 19 Mart'ta İBB'yle devam eden operasyonlardan bağımsız değil. Tam 215 gündür ne yapıyorlar Türkiye'de? Orta Çağ'ın engizisyon mahkemelerinin uygulamalarıyla yargılamalar yapıyorlar. Tekrar ediyorum, altını çiziyorum; Orta Çağ'ın engizisyon mahkemesinin uygulamalarıyla yargılamalar yapıyorlar. Ne oluyordu Orta Çağ'da? Engizisyon mahkemelerinde. İnsanlar nasıl suçlanıyordu? Gizli tanık ifadeleriyle suçlanıyordu iftiralarla suçlanıyordu. Bugün ne oluyor? Ortada somut bir delil yok. İster Esenyurt, ister Beşiktaş, Beykoz, Şişli, Beylikdüzü, Adana, Seyhan, Ceyhan İl Başkanımız burada. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ortada bir somut delil yok önce insanlar tutuklanıyor. İnsanlar tutuklandıktan sonra dosyaların içi doldurulmak için gizli tanık ifadeleriyle itirafçı demiyorum bakın. İftiracılarla, itirafçı değil iftiracılarla insanlar suçlu ilan edilmeye çalışılıyor. Tıpkı Orta Çağ'dan engizisyon mahkemelerinde olduğu gibi. Adalet bir pazarlık konusu ediliyor.

“TAMAMEN SİYASİ YÜRÜTÜLEN BİR SÜREÇ VAR”

Yaşanan sürecin hiçbir tarafı hukuki değildir tamamen siyasi yürütülen bir süreç var. Ne yapıyordu engizisyon mahkemeleri Orta Çağ'da? İnsanların mal varlıklarına el koyuyordu. Mülklerine el koyuyordu. Kendine düşman gördüklerini en ağır biçimde cezalandırıyordu. İftira atanları yalan söyleyenleri de hafif cezalarla gönderiyordu. Bin yıl geçti o mahkemelerin üzerinden 2025 Türkiye'si. Bugün yargıyı siyasallaştırmış bir iktidar tükenmiş iktidarını sürdürmek için yalana, iftiraya, karalamaya başvurarak bir süreç yürütüyor. Şu anda adliyenin içerisine geçecek olursak 47 kişiydi, 49 oldu. 40 kişinin ifade süreçlerinin devam ettiği bir noktada çok uzun uzadıya hukuksal meselelere girmek istemiyorum. Ama birkaç tane örnek vereyim. Örneğin Avcılar'la ilgili diyor ki bir vatandaş etkin pişmanlıktan faydalandığı söylenen bir vatandaş iftira at kurtul düzeninin parçası haline getirilen bir vatandaş, ben Avcılar'ın seçim kampanyasına destek oldum. Şimdi Avcılar Belediye Başkanımız Utku Caner Çaykara ifadesinde kolluk ifadesinde ve savcılık ifadesinde söz konusu şahısla hiçbir bağlantısının olmadığını hiçbir telefon temasının olmadığını, hiçbir telefon kaydının olmadığını, hiçbir baz kaydının olmadığını ve kendisiyle hiçbir iletişiminin olmadığını çok net bir biçimde ifade etti böyle bir bağışın olmadığını söyledi. Kaldı ki diyelim ki oldu. Başkan olmadı diyor ifadesinde diyelim ki oldu. Ya bu ülkede mafya lideri çıkıp ben iktidar partisine AK Parti'ye seçim zamanları kahve bağışında bulundum demedi mi? Bütün Türkiye o mafya liderinin videolarını izlemedi mi? Daha 2024 seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayımız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu açıklamadı mı? Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığından bakanlık bütçelerinden o dönemin AK Partili belediyelerine 45’er milyon para göndermiş diye açıklamadı mı? Peki biz o belediyeleri kazandıktan sonra hesapları incelediğimizde onların belgeleri ortaya koyulmadı mı? Koyuldu. Yani siz kamu kaynaklarını kullanarak seçim kampanyası yapacaksınız. Siz Soma'nın maden şirketlerine Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel defalarca ifade etti. Soma'nın maden şirketlerine, holdinglere seçim kampanyası bağışı yaptıracaksınız. Ondan sonra Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri efendim seçim kampanyasına bağış yapılmış diye gözaltına alacaksınız. Dört gün psikolojik şiddet uygulayacaksınız. Sonra getireceksiniz burada bir yargılama yapacaksınız.

“BU HUKUKSUZLUKLARI, BU ADALETSİZLİKLERİ DAHA UZUN ANLATMAK MÜMKÜN”

Bir başka şey, Büyükçekmece Belediyesi. Büyükçekmece Belediyesi'nde ortada yine bir somut delil yok. Büyükçekmece Belediyesi'nin ruhsat verdiği şirketler bütün şirketleri getir. Peki biz belediyelerde söylüyoruz tamam bütün dosyaları verelim. 2019 öncesini de verelim yok 2019 öncesini vermeyin. Niye? Mesela Büyükşehir Belediyesinde 2019 öncesini vermeyin çünkü onlar AK Parti dönemi. 2019 öncesiyle ilgili soruşturma dosyaları hazırlandı. Dönemin İçişleri Bakanı dosyaların üzerine çöktü. Şimdi Büyükçekmece Belediyesi, önce kimlerle iş yapmış? Kime ruhsat vermiş? Getir. Sonra beyanı alınan şahısların söyledikleriyle otuz yıllık deneyimi olan bir belediye başkanı tecrübeli bir belediye başkan 65 yaşına gelmiş bir belediye başkanı dört gündür Vatan Caddesi'nde psikolojik işkenceye maruz bırakılıyor şu anda adliyede. Gaziosmanpaşa bir örnek daha vereyim. Çok uzun uzadıya konuşmak mümkün. Bir tane daha örnek vereyim. Gaziosmanpaşa'da bir benzin istasyonunun içerisindeki trafoya kazı meselesi ve tahsis konusu. Gaziosmanpaşa. Bu tahsis kararı yapılan bu işlem meclis kararı alınarak yapılmış. Gaziosmanpaşa Belediye Meclisi bu kararı oy birliğiyle geçirmiş, oy birliğiyle ve bizim orada çoğunluğumuz yok. AK Partililerin olduğu bir mecliste bu karar geçirilmiş. AK Partililerin çoğunlukta olduğu bir meclisin kararıyla Gaziosmanpaşa'nın seçilmiş belediye başkanı dört gün psikolojik işkenceye maruz bırakıldı Vatan Caddesi'nde. Şu anda da Çağlayan Adliyesi'nde. Bunları daha fazla sıralayabilmek mümkün. Bu hukuksuzlukları, bu adaletsizlikleri daha uzun anlatmak mümkün.

“ER YA DA GEÇ O SANDIK TOPLUMUN MİLLETİN ÖNÜNE GELECEK”

Son olarak şunları ifade etmek isterim. Engizisyon mahkemesi uygulamaları dedim. O mahkemelerin amacı birilerinin bazı kurumların otoritesini korumak için toplumu baskı altına alma, sindirme ve korkutma yöntemleriydi. Bugün Türkiye bir tükenmiş iktidar vardır. Bugün Türkiye'de bir avuç oligark bir kişi ve kendi etrafına topladığı yargı camiasından bir grup insan medyadan bir grup yandaş iş dünyasından bir grup insan siyaset dünyasından bir avuç insan bir grup oligark tükenmiş iktidarını sürdürmek için yalanla, iftirayla, karalamayla Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidar yürüyüşünü durdurmaya çalışıyor. Bin yıldır bu topraklardayız biz. Bizim bu topraklarda yüz elli yıllık anayasa deneyimimiz var. 102 yıllık Cumhuriyet deneyimimiz var. Bin yıldır bu kadim Anadolu toprakları çok büyük zalimler gördü çok büyük zulümler gördü. Ama o zalimlerin karşı. O zulümlerin karşısında adaletin demokrasinin özgürlüğün mücadelesini de gördü. Biz bugün adaletin, özgürlüğün, demokrasinin mücadelesini veren insanlar olarak şunu söylüyoruz. Er ya da geç o sandık toplumun milletin önüne gelecek zalimler bugünün zalimleri bugün zulüm edenler tarihin karanlığında yok olup gidecekler adaletin özgürlüğün demokrasinin mücadelesini verenler yine bu milletin gönlünde var olmaya devam edecekler. Hak kazanacak, halk kazanacak, demokrasi kazanacak."

YORUMLAR

Lütfen Resimdeki kodu yazınız
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat