Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel TURK-İŞ İle Görüştü

30 Mayıs 2025 Saat: 23:40
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel TURK-İŞ İle Görüştü
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, asgari ücrete ara zam talebiyle gerçekleştirdiği görüşmeler kapsamında Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu (TÜRK-İŞ) ziyaret etti.

Haber: Özgen Sarıkaya/Net Medya Grup-İGFA-

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: “Asgari Ücretin Aldığı Zammı, Enflasyon Canavarı Çoktan Yuttu”

“ARA ZAM OLMAZSA SONRAKİ ALTI AYDA ASGARİ ÜCRET GEÇEN SENEDEN BERBAT OLACAK”

“EKSİK ASGARİ ÜCRET BELİRLENDİ, ‘TALEBİMİZ 30, ALTINDA YOKUZ’ DERKEN NE KADAR HAKLI OLDUĞUMUZ ÇIKTI”

“ECEVİT’İN BIRAKTIĞI YERDE DÖRT İŞÇİDEN ÜÇÜ SENDİKALIYDI,

İKTİDARIMIZDA BUNUN ÖNÜNDE ENGEL KALMAYACAK”

“SENDİKALARLA ARAMIZDA İŞARET DİLİNE GEREK OLMAYACAK, BAKIŞARAK BİLE ANLAŞACAĞIZ”

“ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU, DEMOKRATİK VE SONUÇ ALABİLECEK YAPIYA KAVUŞTURULMALI”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, asgari ücrete ara zam talebiyle gerçekleştirdiği görüşmeler kapsamında Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu (TÜRK-İŞ) ziyaret etti. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özel, ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, “Sayın Genel Başkanı ve onun şahsında TÜRK-İŞ’i, TÜRK-İŞ’teki tüm sendikalarda, Tür- İş şemsiyesi altındaki tüm sendikalarda örgütlü emekçileri, Türkiye işçi sınıfını bir kez daha selamlıyoruz. Özellikle sözün başında şunu söylemem gerekir: En kötü sendika, sendikasızlıktan iyidir. Sözümüze değer veren herkesi; tüm emekçileri, kendi iş kollarındaki tercih edecekleri en uygun sendikada hızla örgütlenmeye davet ediyoruz. Çünkü eğer işçinin sendikası yoksa ona sahip çıkan kimse olmaz. Siyasetçiler, bizler söyleriz. Sahip çıkmaya çalışırız ama esas işçinin derdini dile getirecek olan, onu koruyacak olan, onun hakkı için mücadele edecek olan sendikasıdır. İşçinin sendikası ile birlikte verdiği örgütlü mücadele ancak sonuç alabilir” dedi. Özel, şunları söyledi:

https://youtu.be/-rj7BEmbCDk

“EN İYİ İŞARET, SEÇMENİN SANDIKTA VERECEĞİ İŞARETTİR”

“Şimdi bir anayasa hatırlatması oldu. Görevi almadan önce kurultayda yaptığımız son konuşmada şunu söylemiştim: ‘Biz aynı 1970’lerde CHP’nin başardığı gibi, hem dünyadaki rüzgârları doğru okuyan, Türkiye’yi doğru okuyan ve sendikal hareketle işçilerle, köylülerle, çiftçilerle, emeklilerle, onlara güç veren, onlardan güç alan, mücadelenin içinde olan, meydanlarda olan bir yönetim anlayışı göstereceğiz.’ Dedim ki, ‘Söz veriyoruz. 1970’lerin CHP’si ve Ecevit genel başkanlığındaki CHP girdiği iki yerel, iki genel seçimlerde partiyi nasıl birinci parti çıkardıysa aynısını yapmaya söz veriyoruz.’ Göreve geldik. O göreve geldikten altı ay sonra girdiğimiz ilk seçimde 47 yıl önce Ecevit’in bıraktığı yerden partimizi birinci parti yaptık. Ecevit’in bıraktığı yerde bir şey var. Dört işçiden üçü sendikalıydı; grevli, toplu sözleşmeli sendikal haklara sahipti. Cumhuriyet Halk Partisi 70’lerde bu mücadeleyi nasıl desteklemiş, nasıl önünü açmış ve o noktaya getirdiyse, yarın Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında da diyelim ki 10 yılın sonunda, 5 yılın sonunda dört işçiden üçünün sendikalı olmasının önünde bir engel olmayacak. Bugün Türkiye’de görünüşte yüzde 15, özel sektörde sendikalaşma oranı yüzde 9. Yüzde 75’lerden yüzde 9’lara gelinmiş. Bugün artık Türkiye’nin en büyük konfederasyonunun başkanı mali taleplerini aktarmak için işaret dili kullanmaktan bahsetmeye başladı. ‘Söyledik, söyledik, söz bitti. Bir arpa boyu yol alınamadı’ diyor. Bu işaret dili iyi bir fikir midir? Bilmiyorum ama en iyi işaret seçmenin sandıkta vereceği işarettir. Cumhuriyet Halk Partisi’ne, emeğin partisine, sendikalaşmanın, o fikrin sahibi olana, sendikayı yük görene, sendikayı düşman görene değil; sendikayı dost görene, esas bir ülkede bütün işçiler sendikalı olduğunda o ülkeye gelir adaleti geleceğine inanan partiye işareti verdiklerinde, işaret diline gerek kalmayacak. Hatta böyle birbirimizle bakışarak bile anlaşacağız sendikalarla biz. Bu kadar açık bir taahhütte bulunuyorum.”

“EMEKÇİYİ GÖRE, BİLE EZDİRDİLER”

“Sayın Başkan’ı ziyaretimizin esas gerekçesi asgari ücret konusunda tüm işçi sendikaları ve işveren ile işçi sendikaları konfederasyonlarını bu hafta ziyaret etmek istedik. Dün DİSK ve TİSK ile başlamıştık. Bugün de HAK-İŞ ve en son TÜRK-İŞ’e geldik. Gelecek hafta bu asgari ücretten etkilenen tüm yapılarla, temsilcileriyle bir araya gelmeye devam edeceğiz. Bugün tabii ki burada bir tutar açıklamıyoruz. Herkesin görüşünü ve fikrini alıyoruz. Ortak fikir şu, bir kez şunu görelim. Bugüne kadar hep iktidarda ‘Biz emekçimizi, işçimizi enflasyona ezdirmedik’ diye bir söylem vardı. Bu sene göre, bile ezdirdiler. Yani şunu söyleyelim: ‘Enflasyon oranında zam vermek’ sözünü ‘Gerçekleşen enflasyon değil beklenti enflasyonu…’ Beklenti enflasyon; senin koyduğun hedef. Gerçekleşen; milletin cebinden çıkan. Böyle yapınca ne ortaya çıktı? TÜİK rakamları ile bile ortalama enflasyondan 28,5 puan, yılsonunda enflasyonundan 14,5 puan eksik asgari ücret belirlendi. Toplam birikimli kayıp, 2024 kaybıyla beraber, 7 ila 9 bin lira oldu. 22 bin liralık açıklanan asgari ücrete bunu eklediğinizde bizim ‘30, biz bunun altında yokuz’ dediğimiz rakama geliyoruz. Bu, o gün ne kadar haklı çıktığımızı gösteriyor. Şimdi yaşadığımız, bugün 22 bin lira olan para, TÜİK’in hesaplarına göre bile şu anda 18 bin 500 liraya geriledi o günkü parayla. Yüzde 14 enflasyon gerçekleşti dört ayda. Altı ayın sonunda bu çok daha fena bir duruma gelecek. TÜİK’e değil de ENAG’a bakarsanız asgari ücretin aldığı zammı enflasyon canavarı çoktan yuttu. TÜİK’e göre haziran geldiğinde yutmuş olacak. Ne olacak bundan sonraki altı ay? Geçen seneden de berbat olacak. Oysa Sayın Erdoğan, 2023 seçimlerinde, hem de bir yıl öncesinde temmuzda ara zam verdiği halde bundan sonra ara zammı bir sefer ara zam değil, enflasyonist ortamda yılda üç kez ara zam, yani dört kez asgari ücret iyileştirmesini… Birisi ocakta ana zam ve üç ayda bir de iyileştirmeleri söylemişti. Oyu aldı. Beş yıllık göreve geldi ve bu verdiği sözü bırakın tutmayı, temmuz ara zammını bile yapmadılar geçen sene. Ne oldu? 17 bin liralık asgari ücret dört zam alacakken, bir kuruş zam almadı. Biz bunun mücadelesini vermek için, bu mücadeleyi hep birlikte yükseltmek, bu sese ses olmak, bu talebi canlandırmak için geziyoruz. Buna da işveren konfederasyonlarının herhangi bir itirazı yok. Zaten sefalet ücretinin alacağı her zammı elbette ki herkes destekler. Ama nasıl bir öneriyle ve işvereni de koruyacak nasıl tedbir ve teşvik paketleriyle birlikte bunu yapmamız gerektiğini önereceğiz.”

 

“KAMU PERSONELİ AYLARDIR MAĞDUR”

“Geçen sene TÜRK-İŞ, antidemokratik yapısı olan bu Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndan, ki aslında burada şunu da söyleyelim, bu antidemokratik yapı, ta 1970’lerden beri geliyor. Ecevit şöyle bakmış buna: ‘İşçilerin en büyük konfederasyonu ile anlaşırım, işverene istediğim asgari ücreti verdiririm’ diye düşünmüş. Hep de öyle yapmış Ecevit, Allah rahmet eylesin. Ama bunlar geldi, işverenle anlaşıyorlar, işçiye asgari ücret dayatıyorlar. O yüzden bu sistemin tamamen değişmesi lazım. Bu sistemi değiştireceğiz. TÜRK-İŞ’in ‘Biz diğer sendikalar yoksa, orada yokuz’ demesi kıymetli bir yaklaşım, çok demokratik bir yaklaşım. Biz buradan Meclis’te grubu bulunan bütün siyasi partilere Asgari Ücret Komisyonunun demokratik ve sonuç alabilecek bir yapıya kavuşturulması ile ilgili teklifimizi yenileyelim. Ayrıca bütün bu konuda sözü olanların sözünü ve sesini yükseltmeye, asgari ücrete ara zam talebini, enflasyon ve bunun üzerinde geçen sefer yapılan haksızlığın telafi edileceği bir ara zam talebini mutlaka dile getirmek durumundayız. Ayrıca Sayın Genel Başkanın çok haklı olarak ifade ettiği bir diğer konu, KÇP. Kamu Çerçeve Protokolü. Bu 600 bin kamu işçisini ilgilendiriyor. Bu 600 bin işçinin 350 bini altı aydır mağdur. 250 bini üç aydır mağdur ve bir an önce bunun yapılması lazım. Maalesef hem anlaşılmıyor, anlaşılmadığı zaman uzlaştırmacı da anlaştıramadığında oradan sonra grev hakkı var. Ama bu iş kollarında grev yasağı olduğu için bu sefer hadi bakalım hakem heyetine gidecek, hakem heyeti ne karar verirse o karar ortaya çıkacak. Bir an önce adaletli ve sendikaların HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ burada var, DİSK yok sanırım burada kamu işçiliğinde. Sendikaların haklı taleplerini gözeten ve emekçinin hakkını verecek olan bir sonuca ulaşılması gerektiği çağrısını ben de sahipleniyorum.”

“KONFEDERASYONLARIN TAVRI SİYASETE ÖRNEK OLMALIDIR”

“Son olarak şunu söylemem gerekir ki, gelecekte gerçekten demokratik, sivil, güçlü bir anayasa yapıldığında en güçlü söylemin örgütlenme özgürlüğüne dair yapılması ve bütün kanunların da buna uygun yapılması gerekiyor. Mahkemelerin hep örgütlenmenin karşısında, işverenin yaptığı bir takım ataklara, işveren lehine sonuç doğuracak süreler tanımasından dolayı kanunların, çok suistimal edilen, hem iyi yazılmamış kanunlar var hem de çok kötü tatbiki var bu kanunların. Bu konuda da üzerimize düşeni yapacağız. İleride emeğin iktidarı gelecek, ‘CHP iktidarı’ demek emeğin iktidarı demek. O yüzden o günü bekliyoruz. Ama o güne kadar dayanacak güç kalmadı. Bıçak kemiğe dayandı. Söz bitti işaret dili başladı. Bu da olmazsa dumanla haberleşeceğiz ekonomi yönetimi ile. Bunun olmaması için biz bütün gayretimizi gösteriyoruz. Her yerde bir hakkı teslim etmek gerekir. Dün hem DİSK’te hem TİSK’te, bugün HAK-İŞ’te de söyledim, burada da söyleyeyim. Türkiye’nin şartları zor, iklimi sert. Siyaset gergin. Hiçbir sorumluluğumuz olmadığı halde bu ülkede kazandığımız seçimden sonra, ‘Normali diyalogtur, bu kadar sertliğe, kavgaya siyasette yer yoktur’ deyip, adımlar atmıştık. Adımlarımız boşta kaldı ve çok sert bir iklim başlattılar. Bunun Türkiye’ye faydası yok. Ama bu zor şartlarda, Türkiye’deki konfederasyonların bütün farklılıklarına, bütün çelişkilerine, bütün rekabetlerine rağmen ortak doğru noktasında ortak dil ve nezaketli bir dille sürdürdükleri çabaları siyasete örnek olması gereken bir noktadır. Millet; birbirini tehdit eden, birbirine hakaret eden, birbirini köşeye sıkıştıran, birbirinin siyaset aralığını siyaset dışı güçler kullanarak daraltan bir yaklaşım yerine, müzakere edebilen, konuşabilen ve müzakere ile sonuç alabilen bir siyaset istiyor. Sendikacılık da müzakere ve sonuç alma işidir. Siyasetin de bu noktaya evrilmesi gerekmektedir. Yoksa milletin siyaset kurumuna güvensizlik duyması ve siyaset kurumunun yıpranmasıyla, Türkiye’de demokrasinin telafisi imkânsız kayıplar yaşayacağı aşikârdır. Bu cuma vaktinde bunu da Sayın Başkanımın huzurunda bir kez daha ifade etmek isterim. Ev sahiplikleri için, her zaman gösterdikleri ev sahipliği ve dayanışma için kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum”

“ARGON KAYNAKÇISI ŞİMDİ LİSEDE KALORİFER YAKIYOR”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özel, açıklamasının ardından TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay ile sohbetinde ise şunları söyledi:

“Başkanım bir ilave yapayım. Geçenlerde bir şeker fabrikasında konuşmanızı dinledim. Diyorsunuz ki, ‘Bu 15 tanesi de olmasa şeker üç kat olur. Bunların özelleşmemesi lazım.’ Manisa’da termik santral özelleşirken itiraz ettik. Özelleştirdiler. ‘İşçileri koruyun’ dedik, korumadılar. Oranın argon kaynakçısı Manisa’da bir lisede kalorifer yakıyor şimdi. Bir argon kaynakçısı, şimdi ara da bul. Adam devlet güvencesini kaybetmemek için orada kalmadı. Gitti, Manisa’da endüstri meslek lisesinde mi teknik lisede mi ne kalorifer dairesinde çalışıyor. Şeker fabrikalarında o süreçte siz de haklı çıktınız. Bir de o zamanlar siyasette ittifaklar yoktu. Şeker ittifakı kurulmuştu. Onun da kurucusu Veli Ağbaba’ydı. Onu da burada söyleyelim.”

YORUMLAR

Lütfen Resimdeki kodu yazınız
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat