Haber: Özgen Sarıkaya/Net Medya Grup-İGFA-
CHP Genel Başkanı Özgür Özel: “Sen Birinci Parti Olsan Takla Ata Ata Seçime Gidersin Erdoğan”
“BU ÜLKEYİ ‘KORKMAYANLAR’ KURTARDI. İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DURUMDAN DA KORKMAYAN SİZLER KURTARACAKSINIZ”
“ARTIK MİLLETİN GÖZÜNDEN DE GÖNLÜNDEN DE DÜŞEN BU İKTİDAR TOPLUMSAL MEŞRUİYETİNİ KAYBETTİ”
“TÜRKİYE’Yİ ENGELLEYEMEYECEKSİNİZ. ÇÜNKÜ DAVAMIZDA HAKLIYIZ, GÜÇLÜYÜZ, BİRLİKTEYİZ”
“ÖVÜNEREK SÖYLÜYORUM: GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN PARTİSİ, TÜRKİYE’NİN BİRİNCİ PARTİSİ”
“BU PARAYI DARBEYE HARCAYIP VATANDAŞA BULAMAYANLAR AMA ZEVK İÇİNDE YAŞAYANLAR VAR”
“EY ERDOĞAN, KENDİNE GÜVENİYORSAN HODRİ MEYDAN! 2 KASIM PAZAR GETİR SANDIĞI, AL BOYUNUN ÖLÇÜSÜNÜ”
“3 KASIM’DA GELENLER 2 KASIM’DA GİDECEK, MİLLETİN YÜZÜ GÜLECEK”
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Amasya’da gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingi’ne katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özel, “Taşında toprağında ‘özgürlük’ yazan canım Amasya. Tarihi kadim, insanı yiğit Amasya. Memleketim Manisa gibi şehzadeler kenti Amasya. Hepinize merhaba, hepiniz hoş geldiniz. Amasya’ya gelirken ‘Bu akşam miting nasıl olur?’ dedik. Şimdi bakıyorum buraya. Amasya’dan bir kişi daha mitinge gelse, nerede duracak? Yer kalmamış. Hepiniz hoş geldiniz. Ferhat’ın dağları deldiği, bir yanında Lokman Hekim’in derman dağıttığı ve milli mücadelenin simge mekanı, yurdun dört bir yanı işgal altındayken, ‘Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır’ diyen yiğit Amasya. Hepinize merhaba. Bugün buraya Amasya’nın vicdanına sığınmaya, bugün buraya Amasya’dan güç almaya, cesaret almaya, bugün buraya bir mitinge değil yiğit Amasya’dan, cesur Amasya’dan özgürlükler için, adalet için bir eylem yapmaya geldik. Hepiniz hoş geldiniz” dedi. Özel, şunları söyledi:
“CUMHURİYETİ KORKMAYANLAR KURDU”
“Bu ülkeyi korkmayanlar kurtardı. Bu Cumhuriyet’i korkmayanlar kurdu. Bu içinde bulunduğumuz durumdan da bu ülkeyi korkmayanlar, sizler kurtaracaksınız. Amasya’ya adımımı attığımda bir yanda onun korkusundan 19 Mart’ta darbeye kalkışanların ve ondan korktukları için onu hapiste tutanların yaptıkları zulme inat Ekrem Başkan’ın, bir sonraki Cumhurbaşkanımızın resmi karşıladı beni. Hepinize teşekkür ediyorum. Bu meydana gelince Cumhuriyet tarihinde belediyelerin seçimle belirlenmeye başlandığı günden sonra ilk kez memleketim Manisa’da belediyeyi kazanan, gönüllere taht kuran, geçirdiği kazayla bütün Türkiye’yi korkutan, sonra da vefatıyla yasa boğan Ferdi kardeşim beni karşıladı. Hepinize teşekkür ediyorum. Türkiye’nin neresine gitsek Ferdi’nin ailesine, emaneti Nurcan’ımıza, ikizlere, kızı Nehir’e çok selam söylüyorlar. Ben de buradan, Amasya’dan bütün Türkiye’ye, Türkiye’nin vicdanlı insanlarına sizin şahsınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. Bugün bu mitingin bundan önce yaptığımız 30 mitingden bir farkı var. Bugün sabah bir kara güne uyandık. Birazdan konuşacağız. Bugün sabah aynı İstanbul gibi iradesi gasp edilmeye çalışılan, iradesine darbe yapılmaya çalışılan şehirler var. İşte şimdi Amasya’daki bu muhteşem mitingi, bu gece mitingini sadece Amasya meydanı değil; tıklım tıklım meydanlarıyla bu mitingi Adıyaman izliyor, Adana izliyor, Antalya izliyor. Amasya’dan Adıyaman’ımıza, Antalya’mıza ve Adana’mıza selam olsun. Biriz, birlikteyiz ve dayanışma içindeyiz.”
“HALKLA BAĞINI KOPARMIŞ BİR İKTİDAR VAR”
“Amasya’ya bundan önce çok kez geldim ama bugün burada, Amasya’da sizin karşınızda dururken 1963 ve 1977 seçimlerinden sonra Amasya’yı tam 47 yıl sonra Turgay Sevindi kardeşimin kazanmasının mutluluğu içindeyim. Kendisini kutluyorum. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Gümüşhacıköy’ü üçüncü kez kazanan Zehra Özyol’a, Merzifon’u üçüncü kez kazanan başkanım Alp Kargı’ya, Taşova’yı aynı Amasya gibi 47 yıl sonra kazanan Ömer Özalp’e teşekkür ediyorum. Taşova’ya, Gümüşhacıköy’e ve Merzifon’a buradan selamlarımı, sevgilerimi ve teşekkürlerimi iletiyorum. Bu başarıların gelmesinde emek veren tüm örgütümüz adına İl Başkanımız İlker Küp’e teşekkür ediyorum. Amasya’nın sorunlarını Meclis kürsüsünden her bulduğu fırsatta anlatan, Meclis’te Amasya için çalışan, Meclis kapanınca memleketine koşan Reşat Karagöz kardeşimi yürekten kutluyorum. Değerli Amasyalılar, bir ülkede iktidarı kazanmanın yolu halkın rızasını almaktan geçer. Öyle olmalıdır. Geçmezse orada kimse dönüp milletin derdini dinlemez, yüzüne bakmaz ve milletin işini kimse görmez. Son dönem halka bağını koparmış, artık halkın gözünden de gönlünden de düşmüş bir iktidar var. Amasya için duruma baktığımızda farklı bir şey duymadım ama yine de size sorayım. Bu iktidar sizin derdinizi dinliyor mu? Sorunlarınızı çözüyor mu? Sesinizi duyuyor mu? İşte milletin gözünden düşmüş, gönlünden düşmüş bir iktidar ile karşı karşıyayız. Daha nisan ayında zirai don yaşandı. Doğru mu? Amasya, bu dondan çok yönlü etkilenen bir ilimiz. Amasya’da elmadan kiraza, pancardan patatese kadar büyük bir kayıp yaşandı. O hafta Meclis’te Reşat Başkan bu sorunu dile getirdi. Tarımdan sorumlu milletvekillerimiz dile getirdi. Tarım Komisyonu’nda konuştuk. Bahçelerinize gelindi, ziyaretler yapıldı. Yaklaşık zarar tespiti yapıldı. 4,5 milyar liraya ihtiyaç var. 4,5 milyar lira kaynak aktarılırsa Amasya’daki elma üreticisinin de pancar üreticisinin de kiraz üreticisinin de patates üreticisinin de zararları telafi edilecek. Ancak Sayın Erdoğan çıktı, ‘Abartıldığı kadar bir şey yok. Bazı ürünlerde var, arkadaşlar çalışıyor’ dedi. Amasya görmezden gelindi, Amasyalı çiftçi kaderine terk edildi. O gün Amasya için lazım olan para 4,5 milyar lira. Oysa 19 Mart darbesini yapmak, Ekrem İmamoğlu’nu görevinden uzaklaştırmak, İstanbul’dan koparmak ve bunun karşılığında düşen borsayı toparlamak, artan faizi dizginlemek, çıldıran doları durdurmak, dışarı giderken dolar alanlara dolar daha fazla yükselmesin diye rezerv satmak için ve daha pek çok maliyetiyle bize bunun maliyeti 6 trilyon lira oldu. Amasyalı çiftçinin ihtiyaç duyduğu paranın tam bin 333 katı. Don zararına bulamadıkları paranın bin 333 katını darbeye harcayanlara yazıklar olsun. Buradan bu meydana koşan, gelen, bizimle birlikte tepkilerini yükseltenlere değil; dışarıdan bizi dinleyen, televizyonlarından dinleyen, yarın eşinden, dostundan duyacak olan, Amasyalı AK Partililere söylüyorum, MHP’lilere söylüyorum. Senin don zararına para bulamayanlar, kendi iktidarları için memleketi strese soktukları, tartışma yarattıkları, ekonomiye zarar verdikleri sürece Amasya’nın ihtiyaç duyduğu paranın bin 300 katını buluyorlar. Sen oy veriyorsun, destek oluyorsun. İktidara gelince sırtını dönüyorlar. Amasya’nın AK Partilisini, MHP’lisini de artık bu gaddar iktidardan uzak durmaya, kendisini düşünecek halkın iktidarını seçmeye davet ediyorum.”
“İKTİDAR AMASYA’YI UNUTTU”
“Eğri oturup doğru konuşalım. Amasya Osmanlı’da sağlığın başkentlerinden biri. Fatih Sultan Mehmet, bu şehre Darüşşifa açmış. Ama bu iktidar Amasya’yı unuttu. Devlet hastanesinin durumu içler acısı. Köy yolları kötü, ambulanslar zorlanıyor. Ciddi bir hastalık varsa Amasya mutlaka civar kentlere gitmek zorunda. Sizi sağlığınızdan edenler şimdi iki yıl daha istiyorlar ki yeni hastane açacağız diye. Amasya’da Yeşilırmak’la birleşen Tersakan Çayı var. Etrafını zehirliyor, sanayi tesisleri içine zehir akıtıyor. Kanalizasyon karışıyor. Karadeniz’in en kirli çayı, Amasyalıların çocukken yüzdüğü Tersakan Çayı. Balık tuttuğu, tuttuğu balığı yediği çayda bugün sadece sinekler yaşayabiliyor. Yapılması gereken hiçbir şeyi yapmayanlar, Karadeniz’in en berbat çayı noktasına Tersakan Çayı’nı getirenler, maalesef Amasya’ya ve Amasya’nın tarihten gelen bu doğal güzelliğine büyük kötülük yapıyorlar. Yıl 2025, Amasya’da halen daha cep telefonlarının çekmediği köyler var. Koca Amasya’da sulama altyapısı yok. İklim krizi yüzünden Türkiye büyük bir kuraklığa doğru giderken Amasya çaresiz bırakılıyor. Üretici diyor ki ‘İki yıl boyunca ürün almamız zor.’ Bu yapılanların hepsi Amasya’nın sahipsiz bırakılmasından dolayı. Amasya’yı bu hale getirenlere, Amasya’yı unutanlara, Amasya’nın tarımını, ticaretini, turizmini bu hale getirenlere Amasya’nın elbette söyleyecek bir sözü var. O sandık gelecek ve siz bunun hesabını soracak mısınız? Bunun için sandığın gelmesi lazım. Demokrasi, sandıkta kimi istiyorsan getirdiğin, istemiyorsan götürdüğün bir süreçtir. Bakın Amasyalılar zamanında Ekrem Başkan’ın resimlerini yasakladılar, ismini yasakladılar, sesini yasakladılar. Milletvekillerimiz gitti önce köprüden Ekrem Başkan’ın ismini yazdı. Sonra Türkiye’nin dört bir yanında ‘Ekrem Başkan’a özgürlük’ sloganları atıldı. Avrupa’da, dünyada bunu gördük. Şimdi bütün Türkiye Amasya’nın dağlarında ‘Ekrem İmamoğlu’na özgürlük’ yazısını görüyor. ‘Gençlik seninle’ yazıyor, ‘İmamoğlu’na özgürlük’ yazıyor. Bütün Amasya’dan Ekrem Başkan’a, Silivri’ye önce kocaman bir dayanışma alkışı. Kusura bakmayın, bu Merzifon’dan duyulmuş olabilir ama Silivri’den duyulmuş olamaz. Silivri’den duyulacak bir alkış alayım Ekrem Başkan’a. Ekrem Başkan bu kadar yüksek alkış, bu kadar yüksek bir tezahürat alıyorsa; onun biliyorum ki yine gözleri doldu. O zaman o yiğidime, o yiğidim aslanıma bir klip de Amasya Meydanı’ndan çekmeyelim mi? Çıkarın telefonları.”
“HÜKÜMETİN ADI VAR, KENDİ YOK”
“Manisa’da da böyle insanlar var, Amasya’da da böyle insanlar var. Gidiyorlar uçan baloncunun yanına teker teker parasını veriyorlar, uçan balonları havaya saldırıyorlar. Anasından, babasından ayrı çocuklar için. Yürekten bir alkış, hepsine teşekkür ediyorum. Artık milletin gönlünden de gözünden de düşmüş olan bu iktidar; toplumsal desteğini, meşruiyetini kaybetti. Milletten korkan, sandıktan kaçan, işçinin, emeklinin, çiftçinin, gencin karşısına çıkamayan, yüzüne bakamayan bir iktidarla karşı karşıyayız. Kışın sıcak salonlarda oturdu Tayyip Bey. Yaz geldi, klimalı salonlarda oturuyor. Kendi atadıklarını diziyor karşısına, kendi konuşuyor, kendini onlara alkışlıyor. Siz hiç Tayyip Bey’in, AK Parti’nin son zaman, son yıllarda insan içine çıktığını gördünüz mü? Pazara gelebiliyorlar mı? Kahveye geliyorlar mı? Sokakta doluşup hatır soruyorlar mı? Dert dinliyorlar mı? Derde derman oluyorlar mı? O zaman ne işi var bunların iktidarda? Değiştirelim gitsin. Şimdi biraz önce Ekrem Başkan’ın en sevdiği şarkıyı harikulade bir korodan dinledik. Ekrem Başkan’ın en sevdiği şarkıyı bütün yiğitlerimiz için. Şimdi Tayyip Bey’in aynı korodan en korktuğu şarkıyı dinliyoruz. Hükümet istifa. Bu eskiden böyleydi. Ama şimdi hükümetin adı var, kendi yok. İstifa ediyor, edemiyor. Uygun görürse ediyor. Her şey bir kişinin ağzından çıkıyor, her şey onun dolma kaleminden. Yani istifa edecekse hükümete gerek yok. Erdoğan istifa.”
“ÜÇ YALANCI ŞAHİDİN ARKASINA SIĞINIP İKTİDARDA KALMAYA ÇALIŞIYORSUN”
“Tayyip Bey öyle çıkıp ileri geri konuşuyorsun ya, tehdit ediyorsun ya. Üç savcının, üç yalancı şahidin, üç hakimin arkasına sığınıp iktidarda kalmaya çalışıyorsun ya. Amasya’ya don vuruyor duymuyorsun ya, emekli açlıktan sürünüyor umurunda değil ya, asgari ücretliyi duymuyorsun ya, al bunu duy: Erdoğan istifa. Amasya’dan bu yükselen, milletin sesidir. Biz bu Amasya’da yüzde 7 de aldık, yüzde 23 de aldık. Son seçimlerde millet takdir etti, neredeyse iki kişiden birinin oyunu aldık. Belediyeyi kazandık. Amasya’daki bu enerji, bu haklı enerji, Amasya’nın alnının terini almak isteyenler, Amasya’nın namuslu insanları, kaderlerine, geleceklerine, evlatlarının geleceğine sahip çıkıyor. Amasya’nın karşısında saygıyla eğiliyorum. İyi ki varsınız.”
“BEN DEĞİL, TÜRKÇE VE KÜRTÇE AĞIT YAKAN ANALAR ADAY GÖSTERDİ”
“108 gündür arkadaşlarımız tutuklu. 19 Mart günü darbe kalkıştılar, o gün İstanbul’u Saraçhane’ye çağırdık. Önce 100 bin, 250 bin, 500 bin. Gece mitinglerinde 1 milyonu aştık. Maltepe’ye geçtik, Anadolu’ya geçtik. 2.2 milyonla İstanbul’dan vedalaştık. Çıktık Samsun’dan başlayarak Anadolu’yu gezmeye. Ne Yozgat bıraktık ne Van. Mersin’e de gittik, Konya’ya da. Trakya’yı da dolaştık, Anadolu’yu da. Bugün geldik Amasya’ya. Ama gördüğümüz şudur ki; millet iradesine, seçtiğine sahip çıkıyor. Ama bir yanda milli iradeyi yargı darbesi ile hapsetmeye, onu gasp etmeye çalışanlar var. Egemenlik milletindir. Egemenliği milletten alıp - bunu Amasya’da, bunu Amasya Tamimi’nin okunduğu yerde söylüyorum - egemenliği milletten alıp yargıya devretmek isteyenler, yargı eliyle dizayn yapmak isteyenler ve millete kafa tutmak isteyenler var. Millet diyor ki ‘İstanbul’u Ekrem yönetecek.’ Savcı diyor ‘Olmaz.’ Millet diyor ki ‘Adana’yı Zeydan yönetecek.’ Savcı diyor ‘Olmaz.’ Millet diyor ‘Adıyaman’ı Abdurrahman yönetecek.’ Savcı diyor ‘Olmaz.’ Millet diyor ki ‘Antalya’yı Muhittin Böcek yönetecek.’ Savcı diyor ‘Olmaz.’ Buradan o savcıya da onu atayana da ona siyasi görevleri verene de söylüyorum. Patron millettir, millet ne derse o olur. Değerli Amasyalılar, Zeydan Karalar Adanalıların ‘Adana gibi başkan’ dediği, Adana’daki her görüşten kişinin oy verdiği, yanında durduğu ağabeyi, evladı gibi sevdiği birisi. Bizim Abdurrahman Tutdere, Adıyaman Milletvekilimizdi. Bir deprem yaşandı. Deprem olduğunda kendi ağabeyini, yengesini, beş yaşında bebeklerini elleriyle gömdü. Duasını yaptı. Enkazların başına koştu. Onu Adıyaman’a ben ya da partimiz aday göstermedi. Adıyaman’a onu Türkçe ve Kürtçe ağıt yakan analar, küçücük küçücük çocuklar, her siyasi görüşten onun insanlığına şahit olanlar gösterdi. Onlar ağlaya ağlaya istediler, Abdurrahman’ı biz öyle verdik Adıyaman’a. Antalya’da Muhittin Böcek. Tarihte kimse iki kere üst üste kazanamamış, Antalya Büyükşehir’i iki kere üste kazanan, tam 26 yıldır Yörüklerin gururu olan, belde belediye başkanlığı, ilçe belediye başkanlığı, büyükşehir belediye başkanlığı yapan pırıl pırıl bir ismi, bunların hepsini bir kefeye koyuyorlar. Aziz İhsan Aktaş diye tam anlamıyla bir suç makinesini, suç örgütü liderini alıp, ifade verdirip, hepsine iftira attırıp dışarı salıyorlar.”
“BUNA GEÇİT VERMEYECEĞİZ”
“Şöyle düşünün. Ben demedim, Aziz İhsan Aktaş’a bundan 100 gün önce savcı, ‘suç örgütü’ lideri dedi. Bu adam çıkmış, ‘İtirafçı olacağım, iftiracı olacağım’ demiş. Bakın kimlerle çalıştığı sorulduğunda, AK Partili söyleyince ‘Geç onu.’ MHP’li söyleyince ‘Geç onu’ diyor. CHP ile ilişkisini
anlatırken eşeliyor, eşeliyor. Sonra ‘Bu ifadeyle çıkamazsın’ diyor. Ya ne olacak? ‘Benim dediğim gibi ifade verirsen olacak’ diyor. Bakın bu itirafçı dediklerin iftiracı, bizim arkadaşlarımıza attığı yalanın arkasını, bir kenarını dolduramazken; diğer taraftan bakın bakalım Aziz İhsan Aktaş kimlerle çalışıyor? Yargıtay’ın işlerini o yapıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni o yapıyor. Devlet Hava Meydanları’nı, Elektrik Üretim Anonim Şirketi’ni, Türk Hava Yolları’nı, Pamukkale ve Uludağ Üniversitesi’ni. Farklı illerdeki 20 tane şehir hastanesini, devlet hastanesini. AK Partili Trabzon, Kocaeli, Kahramanmaraş, Ordu büyükşehir belediyelerini. Elazığ, Isparta il belediyeleri. Türkiye genelinde 40’tan fazla ilçe belediyesi. AK Parti yönetirken Balıkesir ile Şanlıurfa’yı ve şimdi onlardan aldığımız Afyon’un, Kilis’in, Yozgat’ın, Uşak’ın AK Parti’de döneminde bu adam çöplerini topluyor, hizmetini, ihalesini bu kazanıyor. Bizimkilerden ihale aldı diye hepsini içeri tıkıyorlar. Buradan bu kurumlardan birinin yöneticisini, AK Partili belediyelerden bir memura soru sormuyorlar. Yapılan iş ne yolsuzluk soruşturmasıdır, ne ortada bir yolsuzluk vardır. Bir suç makinesi üzerinden Cumhuriyet Halk Partisi’ne iftira atmak, tek suçu 31 Mart tarihinde AK Parti’yi yenmek olan arkadaşlarımızı cezalandırmak vardır. Buna izin vermeyeceğiz, buna geçit vermeyeceğiz. Ve şunu söyleyeyim. Tayyip Bey’e, Sayın Erdoğan’a söyleyeyim. Apırsan da köpürsen de, çıldırsan da çatlasan da, milletin dediği olacak. Sen gideceksin, Ekrem İmamoğlu gelecek.”
“DEVLETİN BİN YILLIK GELENEĞİ TEHDİT ALTINDA”
“Şuradan bütün samimiyetimle Amasya’da kendi memleketimin insanı gibi sıcak ve güzel, temiz insanların arasındayız. Akşam bugün Muharrem’in orucuydu. Birlikte Muharrem orucumuzu açtık. Burada Alevisi ile Sünnisi ile pırıl pırıl, dürüst, çalışkan, iyi niyetli, yüreğinde vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisinden başka bir şey olmayan, inançları tam, imanları tam, harikulade insanların olduğu bir kentteyiz. Buradan, Amasya’dan, Amasyalıların gözünün içine baka baka, televizyondan, ekranları izleyen herkesin gözünün içine baka baka söylüyorum: Bu Tayyip Bey 110 gün önce dedi ki ‘Bir ay içinde insan içine çıkamayacaklar, birbirlerinin yüzüne, evlatlarının, ailelerinin gözüne bakamayacaklar.’ Buradan açıkça ilan ediyorum. Amasya’da, bugün 10 binler insan içine çıktılar, bu meydana geldiler. Onların gözünün içine baka baka söylüyorum. Türkiye’nin gözünün içine baka baka söylüyorum. Tek bir delil yoktur, iftira çoktur, arkadaşlarımız masumdur, tarih bizi haklı çıkaracak. Biz temiziz, siz yalancısınız, iftiracısınız. Türkiye’nin ekranları başındaki herkese söylüyorum: ‘Bir ay sonra yüzünüze bakamayacaksın’ diyorlardı, gözünüze bakıyorum Türkiye. İftira var, kul hakkı var, arkadaşlarımızın namusuna, şerefine, ailelerine el uzatmak var. Allah için biz onların yanındayız, sonuna kadar arkalarındayız. Şunun için söylüyorum, artık Türkiye bir yol ayrımındadır. Sadece muhalefet değil, tüm siyaset tehdit altındadır. Bir avuç insan bu ülkeyi vesayetle yönetmeye niyet etmişlerdir. AK Parti ve MHP’nin de siyaseti, siyasetçileri, siyaseti eskisi gibi yapmak isteyen herkes tehdit altındadır. Devletin bin yıllık geleneği tehdit altındadır. Artık bu mücadele ‘Demokrasi mi, otokrasi mi’ mücadelesidir. Bu mücadele sandığa sahip çıkma mücadelesidir. Herkes tarihteki yerini doğru almalıdır. Devletin şerefli yargı mensuplarını, bürokratlarını, vicdan sahibi siyasetçilerini, Amasya’nın hangi partiye oy verirse versin vicdan sahibi insanlarını tarihin doğru yerinde durmaya, bu darbeye karşı milletin iradesine sahip çıkmaya davet ediyorum.”
“GERÇEĞİ DEĞİŞTİREMEYECEK, ENERJİMİZİ BİTİREMEYECEKSİNİZ”
“Ve buradan büyük bir cesaret ve kararlılıkla şunu söylüyorum ki; bugün tertemiz başkanlarımızı almışlar, hükümsüzdür. Milletin rızası olmayan hiçbir düzen meşru değildir. İstanbul, İzmir, Antalya, Adana, Adıyaman’da üstümüze geliyorlar. Gelin. Yalanlarınızla, iftiralarınızla gelin. Gizli tanıklarınızla, fezlekelerinizle gelin. Sabahları şafak operasyonlarıyla, geceleri tutuklamalarla gelin. Gerçeği değiştiremeyeceksiniz. Enerjimizi bitiremeyeceksiniz. Dayanışmamızı durduramayacaksınız. Amasya’yı engelleyemeyeceksiniz. Türkiye’yi engelleyemeyeceksiniz. Çünkü davamızda haklıyız, güçlüyüz, birlikteyiz. Amasya’nın bütün demokratlarıyla, muhafazakar demokratlarıyla, milliyetçi demokratlarıyla, Amasya’da Alevilerle, Sünnilerle hep birlikte biziz ve beraberiz. Ve bir şeyi biliyoruz. Bir şeyi. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Diyorlar ki ‘Ya bu sosyal demokratlar, bu demokratlar hakikaten değişik adamlar. Ne kadar vursak da ne kadar üzsek de zulmetsek de enerjileri değişmiyor. Omuz omuzalar, kol kolalar. Geliyorlar şiir okuyorlar, şarkı söylüyorlar, halay çekiyorlar ama asla teslim olmuyorlar. Evet, bu otobüs bütün Türkiye’yi geziyor. Gezmeye de devam edecek. Sonuç alana dek, arkadaşlarımız kurtulana dek, memleket kurtulana dek bu otobüs durmayacak. İstanbul’da biri ‘Anadolu’ya turneye çıktınız maşallah’ dedi. ‘Hisseli demokrasi kumpanyası.’ Gerçekten öyle. Burası demokrasinin hisselere bölündüğü yerdir. Burası kararı tek adamdan alan, artık kurtulunacaksa bunu milletin kendinin yapacağı, her bir bireyin artık kul olmayacağı, tebaa olmayacağı, vatandaş olacağı ve demokrasiye sahip çıkacağı yürüyüşün andının içildiği yerdir. Onun için demokrasi sevdalısı Amasya’ya selam olsun. Amasya’nın bu iyi niyeti bir yana birileri kendi hırsları için bu millete cephe aldılar. Parti kurdular. Eyvallah, baş tacı. 23 yıl seçime girdiler, kazandılar. Eyvallah, baş tacı. Başbakan oldular, bakan oldular, Meclis Başkanı oldular, Cumhurbaşkanı oldular. Millet oy verdi, millet saygı duydu. Biz 47 yıl birinci parti olmadık, 47 yıl boyunca ‘öf’ demedik. Kusuru millette, Amasya’da, Anadolu’da değil; kendimizde aradık. Gün geldi, baraj altı kaldık ama darbeye kalkışmadık. Gün oldu, rakibimize darbe yaptılar. Onlardan önce Meclis’e, demokrasiye sahip çıktık. Ama bunlar bırakın bizim gibi 47 yılı… Seçimlere 47 ay vardı. Bırakın 47 ayı, 47 gün buna katlanmadılar. Tahammül etmediler, olgunluk göstermediler. Bir siyasi partinin, bir siyasi hareketin demokrat olup olmadığına kazandığı gece değil, kaybettiği gece bakacaksın. Burada kazanınca övünen ama kaybedince millete kafa tutanlara ‘demokrat’ denmez, onlara ‘hazımsız’ denir. 50 sene kaybetmişiz, 50 sene ‘öf’ dememişiz. 50 sene kaybetmişiz, millete bir şey dememişiz. Ama çatlasanız da patlasanız da artık millet 31 Mart’ta kararını vermiş. Bugüne kadar da getirmiş. Bundan sonra da sonunu getirecek. Övünerek söylüyorum ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi Türkiye’nin birinci partisi.”
“DEVRİN TERSİNE DÖNME ZAMANIDIR”
“Milletin 31 Mart’ta mesajını almayanlar; millet kulaklarını çekti, anlamayanlar; sarı kartı gösterdi, bundan ders çıkarmayanlar hala milletle uğraşıyor. Asgari ücretliler, emekliler tarihlerinin en zor dönemini yaşıyorlar. Hatırla Amasya, inanmayan, hafızalarına güvenmeyen yarın bir kuyumcuya gitsin. Ben Türkiye’nin dört bir yanında yapıyorum. O kuyumcuya sorun, hemen bakıyor bilgisayardan: ‘2002’de Tayyip Bey, AK Parti gelmeden çeyrek altın kaç para, en düşük emekli maaşı kaç para?’ Bu arkadaşlar gelmeden önce en düşük emekli maaşı, 8 çeyrek altın alıyordu. Şu anda en düşük emekli maaşı, 2,5 çeyrek altın alıyor güya son verdikleri zamla. Bu iktidar gelmeden önce asgari ücret, 2002 yılında 7 çeyrek altın alıyordu. Şimdi bu asgari ücret, sadece 3 çeyrek altın alıyor. Her bir emeklinin cebinden ayda 6 çeyrek altın, her bir asgari ücretlinin cebinden ayda 4 çeyrek altın kayıptır. Bu çeyrek altın masada peynirle kayıptır, tencerede kıyma olarak kayıptır. Çocuğun beslenme çantasında kayıptır. Hanımın çantasında, mantosunda kayıptır. Senin ayağına geçirdiğin ayakkabının altındaki delikte kayıptır. Birileri devri değiştirmiştir. Kendi dönemlerini başlatmıştır. Şimdi devrin tersine dönme zamanıdır. Amasya’dan haykırıyoruz ki artık bakan evlatlarının devri bitecek, vatan evlatlarının devri başlayacaktır. Buradan bütün Türkiye’ye canlı yayında çağrımdır. Ama önce bir selamlama daha. Adıyaman, Adana ve Antalya izliyordu. İstanbul’da Vatan Emniyet’in önünde de canlı yayın var. Buradan oraya bir dayanışma alkışı yollayalım. Emeklilere yüzde 16 zam. Aynı gece doğalgaza yüzde 25 zam. ÖTV yüzde 45 artacak. Ama emekliye yüzde 16 verecekler. Biz bütün taraflarla görüşerek, bütün hesapları, kitapları yaparak en düşük emekli maaşının 30 bin 205 lira olması için, asgari ücretin 30 bin 205 lira olması için, memur emeklisine de 16 bin lira seyyanen zam verilmesi için üç ayrı kanun teklifini Meclis’e sunduk. Meclis açık, Reşat vekil orada. Bütün vekillerimiz orada. Diyorlar ki ‘15’inden sonra biz gideceğiz. Tatile gideceğiz.’ Nereye gidiyorsun? Millet bu haldeyken, emekli 14 bin lirayla sürünmekteyken, asgari ücret 22 bin lira ile açlık sınırının altındayken ve memur emeklisi seyyanen zam beklerken, 600 bin kamu çalışanı çerçeve sözleşmeyi beklerken nereye gidiyorsun? ‘Denize gideceğim. Tuzlu suya gireceğim.’ Buradan AK Parti’nin, MHP’nin milletvekillerine sesleniyorum. Milletin yarası var. Milletin yarası kanıyor. Milletin yarasına merhem olmak için Meclis var. Milletin yarasına merhem olmayanlar, yaraya tuz basanlar, tuzlu suya gidip giremezler. Bu millet size hakkını helal etmiyor.”
“ARTIK ‘PARA YOK’ DİYENE ‘KARNIMIZ TOK BU YALANLARA’ DİYECEĞİZ”
“Bir darbe yaptılar. Biraz önce söyledim, 150 milyar dolar; 6 trilyon lira. ‘Asgari ücret 30 bin lira olsun’ diyorum. ‘Kaynak yok’ diyorlar. Darbeye harcadıkları para gerekli işveren desteğinin tam 120 katı. Yani biz ‘Asgari ücret artsın’ diyoruz ya, şu çay ocağında, yanındaki reklamcıda, yanındaki esnafta, büfede çalışan arkadaşa ‘22 bin lira değil de 30 bin lira versin’ diyoruz. Ama bu esnafa yük olmasın diye ‘6 bin 500 lira işveren desteği verelim’ diyoruz. İşte bu işveren desteklerinin toplamının tam 120 katını darbe için yaktılar. Emekliye verdikleri zammın 150 katını darbe için yaktılar. Çiftçiye verdikleri 5 yıllık, 1 de değil; 5 yıllık desteğin 17 katını darbe için yaktılar. 6 Şubat’ta deprem oldu. ‘Asrın felaketi’ dediler, 100 milyara mal oldu. 1,5 katını, 150 milyar doları darbe için yaktılar. Bunun için artık ‘Para yok’ diyene ‘Karnımız tok bu yalanlara’ diyeceğiz. Bu para ile 86 milyonun, hepimizin cebinden 70’er bin lira çaldılar. Hepimizden 10’ar çeyrek altın aldılar. Millet bu parayı alamadığı zamla, iğneden ipliğe gelen zamla, doğalgaza, benzine, akaryakıta gelen zamlarla ödüyor. Bu para ile işsize iş, aşsıza aş bulunabilir. Bu para ile Türkiye ayağa kaldırılabilir. 13 milyon işsize 40’ar bin lira maaş bağlanabilir. 6 milyon yoksul aileye 83’er bin lira maaş bağlanabilir. 2,3 milyon çiftçinin bankalara tüm borçları kapanabilir. Aynı anda 1,7 milyon üniversite öğrencisine 3 bin değil, 83 bin lira para verilebilir, ailesine bile bakması sağlanabilir. Böyle büyük bir parayı darbeye harcayıp, vatandaşa bulamayanlar ama işlerine geldiğinde zevk içinde, sefa içinde, keyif içinde yaşayanlar var.”
“ORMANLAR YANIYOR, AK PARTİ SADECE SEYREDİYOR”
“Bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nın emrinde dünyanın en pahalı iki tane limuzin Mercedes’i var. Bin 500 odalı sarayda saniyede bir asgari ücret parası harcıyorlar. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı’nın emrinde 14 uçak var. Bir tanesi uçan saray. Dünyanın en lüks uçağı. Yedi tane var, biri bunda. Ama ne yok? Yangın söndürme uçağı yok. Canım Ege’nin, vatanın dört bir tarafının ormanları cayır cayır yanarken uçak yetmiyor, helikopter yetmiyor, ekipman yetmiyor, Orman Genel Müdürlüğü’nün kahraman çalışanlarının sayısı yetmiyor. Ormanlar cayır cayır yanıyor. Ormandaki canlar yanıyor. Ama AK Parti sadece seyrediyor. AK Parti döneminde orman yangınları son 10 yılın ortalamasının bile bugün iki kat üzerine çıktı. AK Parti’nin varlığı ne kadınlara, ne çocuklara, ne işsizlere, ne gençlere, ne emekliye, ne asgari ücretliye, ne ormana, ne ormanda yaşayan canlılara iyi gelmiyor. AK Parti’den kurtulmanın zamanı geldi, çoktan geçiyor. Çoktan geçiyor.”
“KURDUKLARI BU KİRLİ DÜZEN ARTIK ÇATIRDIYOR”
“Değerli Amasyalılar bir zamanlar bu topraklarda devlet milletin eviydi. Ve devlet millet içindi. Mahkemeler millet adına karar verir, okullar çocuklara karınca kararınca ama eşit hizmet sunardı. Hastanenin kapıları herkese eşit açıktı. Birilerine özel hastanelere daha iyi tedaviler, birilerine aylar sonrasına randevular yoktur. O evin anahtarlarını aldılar, çaldılar. Millete bu kapıları kapattılar. 86 milyon bir avuç insanın ihtirasına teslim edilmiş durumda. Devletin kurumları artık millete değil, bir partiye, o partinin seçkinlerine, onun torpillilerine çalışıyor. Gençler okuyorlar, ama torpil yoksa maalesef mülakatları geçemiyorlar. Artık gençler ‘Ben çalışırsam, istediğim okula giderim, istediğim mesleği yaparım’ değil, ‘Eğer bir tanıdık bulursak bir yerlere gelebiliriz’ diyorlar. Artık AK Parti milletten ayrı bir zümrenin partisidir. Artık AK Parti devleti ele geçirmiş kibirlilerin partisidir. AK Parti aşırı kibrin partisidir. Tarlada ter döken çiftçinin, okulda dirsek çürüten öğrencinin, cefakar anaların, babaların, devletin millete kapattığı kapıların ardında kalmasına izin vermeyeceğiz. Cumhuriyetin tohumlarının atıldığı bu topraklarda tekrar devleti milletin yapmak için bir yürüyüşe var mısınız? Var mısınız? Hazır mısınız? Kurdukları bu kirli düzen artık çatırdıyor. Bakmayın kibirlerine, bakmayın asıp kestiklerine. Bakmayın tehditlerine. Korkuyorlar. Artık bu bir avucun peşinden millet gitmiyor. Millet onların peşinde değil, millet nerede? İşte burada. Millet burada. Amasya burada. Gecenin bir vaktinde Amasya, umudun yanında. Artık o eski siyaset bitti. Artık bundan sonra milletin sesini duyanın geleceği, sesini duymayanın gideceği bir düzen var.”
“HEP BERABER İKTİDARA YÜRÜMEYE VAR MISINIZ?”
“Bugün Erdoğan uçakta gelirken, günlerdir televizyonlar gösteriyor ya ve Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti. Anketlerde önde, farkı açıyor. AK Parti 30’un altına gitmiş, CHP 40’a tırmanıyor. Kimi 40 bulmuş, kimi 36. Ama Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisi. İşte bunu hazmedemeyince kendine soru sordurmuş, cevaplıyor: ‘Onlar kadar biz de anket yaptırıyoruz. CHP birinci değil, eşitiz. Hatta öndeyiz’ diyor. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum. Amasya’dan sesleniyorum. Sen birinci parti olsan takla ata ata, parende ata ata sandığa gidersin. Hodri meydan, hodri meydan. Ey Erdoğan, 2 Kasım Pazar, eğer anketine güveniyorsan, kendine güveniyorsan, partine güveniyorsan hodri meydan. 2 Kasım Pazar getir sandığı, al boyunun ölçüsünü. Erdoğan kaçma, sandıktan kaçma, milletten kaçma, seçimden kaçma. Ben partime güveniyorum. Ben milletime güveniyorum. Ben adayıma, Ekrem İmamoğlu’na güveniyorum. Hodri meydan. Hodri meydan. Hodri meydan. Buradan Erdoğan’a bir seslenelim mi? Ey Erdoğan, ben milletim. Ben milli iradeyim. Ben ne dersem o olur. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. 3 Kasım’da gelenler, 2 Kasım’da gidecekler. Milletin yüzü gülecek. Bunu Amasya’dan bütün Türkiye’ye haykırıyoruz. 2 Kasım Pazar Türkiye’nin kurtuluş günüdür. Bu güzel kentin güzel insanları, iki dağın arasında, Osmanlı’dan kalma kadim medeniyetin güzel, çalışkan insanları. Atatürk’e ev sahipliği yapan, Milli Mücadele’nin ilk durağı, Cumhuriyet’in kuruluş kodlarının temellerinin atıldığı bu güzel memleket, yeniden yüzyıl sonra, yeni bir yürüyüşe var mısınız? Hep beraber iktidara yürümeye var mısınız? Hep beraber Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini iktidar yapmaya var mısınız? Bu yolu birlikte yürümeye var mısınız? O zaman yürüyelim arkadaşlar. Yürüyelim.”