Özdilek
Gülden Sökelioğlu
Gülden Sökelioğlu

Borsch Çorbası

Çocukluğumun bir kısmı aynı zamanda doğum yerim olan Kars’ta geçti.

13 Aralık 2016 Saat: 22:35

Bundan sonra savrulduk birçok yere, bölgeye. İşte bu dönemde annemler Beyaz Rus Ailesi olan Trofin Denisenko ve eşi Tase’nin evini kiralamışlardı. O zamanlar Kars’ta Birkaç Rus Ailesi vardı. Yaşamlarını orada devam ettiriyorlardı. Hayal meyal bile olsa anılarımda yer etmiş muhteşem anlar var. Mesela Neol yaklaşırken beni de kendi çocukları ile birlikte yatırıp evlerinde misafir ederlerdi. Noel Baba gelecek ve hediye bırakacak diye. Sabah yastığımın altında bulduğum hediyenin benim için anlamının büyüklüğünü ölçmek mümkün değil. Ağlayan bebek çıkmıştı yastığımın altından bir defasında. O zamanlar Kars’ta yoktu böyle şeyler. O bebeğimi yıllarca sakladım. Kuzineli tencereli-tavalı, kepçesine kadar var olan bir mutfak takımı geldi birinde. Belki de yemek yapma sevdam oradan geliyordur kim bilir. Paskalya haftası yaklaştıkça onların evinden çıkamazdık. Çünkü bir telaş bir telaş değme gitsin. Hemen hemen her rengi kullanarak boyadığımız yumurtaları unutmak mümkün değil. Kocaman bir masaları vardı. Üzeri böyle zamanlarda çeşit çeşit pasta, börek ve yemeklerle dolu olurdu. Etkilenmişim sanırım, şimdi benim masamda kocaman.  Büyükler mis kokulu çörekler yapardı. Paskalya çörekleri. O zamanlar tadı ve kokusu daha mı güzeldi acaba. Daha sayamayacağım nice anı. Evlerimiz bir avluya bakardı. Aynı bahçe içerisinde çok mutlu ve mesuttuk. Dil, din, ırk ayrımı yapmaksızın geçinip giderdik. Kimse kimseye gâvur demezdi mesela. İnsan önce insan olmalı düşüncesine hâkimdik, hâkimiz. Biz çocuktuk ama ailemizden bunu görüp bunu yaşıyorduk, halen yaşamakta olduğumuz gibi. Bu savaşlar, bu ölümler ne için, anlamak mümkün değil. Gerçi biz böyle yaşıyorduk diyorum ama bir de işin Malakan Halkı boyutu var. Deli Deli olma filmini izlediniz mi bilmiyorum. Orada çok sevdiğim rahmetli Tarık Akan’ın canlandırdığı karakter üzerinden halkın yaşadığı dramın bir bölümü anlatılıyor. Annemin çocukluğu da bu çok güzel insanlarla geçmiş. Zaman zaman onlarla ilgili öyküler anlatıyor. Dinlediğim bu öyküleri de başka bir zaman anlatayım. Şimdi asıl anlatmak istediğim şey annemin ev sahibimizden öğrendiği bu çorbaydı.    

    Bu yemek geleneksel Rus Çorbalarının en bilinenidir. Kış aylarında soğuklara dayanabilmek için hemen hemen her gün içerek vücut dirençlerini artırırlarmış. Hem çok sağlıklı hem de oldukça leziz bir çorbadır. Rusya da bile yapılışı bölgelere göre değişiklik gösteriyor. Ben ana malzemeleri kullanarak yapıyorum ancak içerisine patates ekleyen de var. Kimileri pancarı en son ayrı pişirip katıyor ve kıpkırmızı bir çorba elde ediyor. Üstüne kaymak koyarak servis yapıyorlar. Ancak ben rengi duru olanı tercih ettiğimden kendi yaptığım şekli tarif edeceğim. Ben kaymak kullanmıyorum bu çorbada, arzu eden kullanabilir tabi.  İşte şimdi tam da soğuklar geliyorken bu çorbanın tam zamanı.

         Son haftalarda hep tuzlu yemekler tarif etmişiz. Onun için haftaya biraz da tatlılara geçelim en iyisi. İşte şimdi;

          

      Malzemeler:

1 kg irice doğranmış dana eti (kemikli olması tercih edilir) 1 kg kadar ufak bir lahana 4 Adet büyük havuç 1 Adet kırmızı pancar 2-3 Adet kuru soğan 1 Demet dereotu 2-3 tatlı kaşığı tuz 1 tatlı kaşığı tane karabiber

1 tatlı kaşığı toz karabiber

1 tatlı kaşığı pul biber 4-5 yemek kaşığı yağ(Tercihen Tereyağı)

      Yapılışı:

      Eti iyice yıkayarak süzgece koyun. Bir tencerede süzülen etin üzerine çıkacak kadar su koyup kaynatın. Üzerinde biriken köpükleri alın. 10 dakika kadar kaynadıktan sonra etleri kevgir yardımıyla alıp, yemeği yapacağımız büyükçe tencereye koyun. Etin suyunu dökmeyin, dinlenmesi için aynı tencerede bekletin. Soğan ve lahanayı irice jülyen doğrayın. Havuç ve pancarı rendeleyin. Bütün malzemeyi dereotunun yaprakları hariç, tencereye alın. Dereotunun kök kısımlarını da doğrayarak ekleyin. 12-13 su bardağı kadar, yani malzemelerin hafif üzerine gelecek kadar su koyup ocağı yakın. Süzülen et suyunu yavaşça tencereye ekleyin. Dipte kalan posasını atın. Kaynayana kadar harlı ateş olsun.  Kaynadıktan sonra kısık ateşte ara sıra karıştırarak 1,5-2 saat kadar pişirilir. Pişirirken çorbanın rengi önce pancarın rengi olan kırmızıya, sonra havucun rengi sarıya dönüşecek. Daha sonra durulaşarak berrak bir renk alacak. Koyu kıvamlı bir çorba olması lazım. Gerekirse su ilave edebilirsiniz. İndirene yakın kıyılmış dereotu katılıp bir taşım kaynatın ve servise sunun.(Yarım saat dinlendirilirse daha da leziz olacaktır.)

Afiyet olsun.

 

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kocaeli Haberci Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

Çevre Katliamı!15 Mart 2024 Saat: 11:10
11 Mart'ta çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile 14 ilde hidroelektrik ve rüzgar enerji santralleri için acele kamulaştırma kararı verilmişti.
8 Mart, Dünya Kadınlar Günü!.9 Mart 2024 Saat: 11:11
8 Mart 1857 yılında, ABD'nin New York kentinde, bir tekstil fabrikasında yaklaşık
40 bin kadın işçi, daha iyi koşullarda çalışmak için greve başladılar
"Anomi!."29 Şubat 2024 Saat: 23:11
"Anomi", TDK'ya (Türk Dil Kurumu) göre; toplumda oluşan düzensizlik ve kuralsızlıktır.(1)
"Şu Milas'ın İçinde"10 Şubat 2024 Saat: 23:26
Yüksel, 1940'lı yıllarda Milas Ortaokulu'nda okuyan körpecik, güzeller güzeli bir kızdır
Gerçekleşen Hayâller!.2 Şubat 2024 Saat: 19:28
Ülkemizin gündemi o kadar yoğunki, bunalmamak mümkün değil. O nedenle bu haftaki yazımda bir hikâye yazmak istedim.
Tüm Yazıları
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat