Ülke olarak, kötülüklere ve kara bulutlara asla alışmayacağız.
Gündelik yaşamımızı, sosyal alışkanlıklarımızı asla değiştirmeyeceğiz ,spor yapacağız, gezeceğiz, evlere tıkılmayacağız, teröre asla geçit vermeyeceğiz, böyle biline…
Aşağıda okuyacağınız satırlar; benim 2016 Aralık ayının son haftasında Ergün Yayınevinden üçüncü ve genişletilmiş yeni baskısıyla çıkan “Yüzme Öğretiyorum” adlı kitabımın önsözüdür. Sizlerle paylaşmak istedim.Çünkü bu emeği sizlerle paylaşmak beni çok mutlu edecek.
Kitabım, tüm Türk halkına ve yüzme öğretmeyi kendine meslek edinmiş tüm yüzme camiasına ithaf olunur…
ÖNSÖZ
Yüzme, bildiğiniz gibi insanoğlunun varoluşuyla birlikte; hayatta kalma, düşmanlardan korunma,beslenme, temizlenme gibi hayati zorunluluklar nedeniyle çağlar boyu yaşamanın vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Eski çağlarda her ne kadar spor amaçlı yapılmasa da insanlar eğlence amaçlı olarak da suda kalma çabalarıyla çeşitli hareketler geliştirerek bugünkü yüzme tekniklerinin temellerini atmaya başlamışlardır.
1920’li yıllardan itibaren yüzmenin spor amaçlı yapılması ihtiyacı çeşitli varyasyonlar deneyerek yüzmede en uygun hızı sağlayıcı teknikler geliştirmeyi sağlamıştır. Yüzmenin bir spor ve yarışma olarak spor branşları arasında yerini alması ve yeni rekorlara, başarılara imza atma isteği bilimsel çalışmanın zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Günümüzde büyük bir hızla yüzme ve yüzme teknolojileri alanında yenilikler geliştirme, sistemli çalışmalarla devam etmektedir. Antrenörler, bilim adamları, yüzmeye her geçen gün yeni bakış açıları ve yüzüş taktikleri geliştirme çabasıyla emek vermekteler ve yüzme sporu hak ettiği yere doğru gelişimini sürdürmektedir. Bizler de bu gelişimin içinde olmak ve bunun için üzerimize düşen görevleri en iyi şekilde yapmak ve çok çalışmakla yükümlüyüz.
Yüzmenin, ülkemizde de hak ettiği yere ve değere bir an evvel kavuşması dileğiyle…
“Sevgi ve Sporla Kalın.”