Söylenecek o kadar sözümüz, yazılacak o kadar konumuz var ki, mecburen bir yazıda bir kaç başlık açmak zorunda kalıyoruz. Gündemi irdelemek ve "hak ve adalet" tarafında durmak adına, şahsen ben elimden geleni yapıyorum. FETÖ'cülerle mücadele edilen bu atmosferde, kendi çıkarları için ortam hazırlayanların, iftira atanların ve iyi kamufle olmuş FETÖ'cülerin şerrinden Allah'a sığınırım...

GÖRDÜNÜZ MÜ EZANLARIN MARİFETİNİ?

Belli bir kesim, cumhuriyet tarihinden bu yana ezandan ve camilerden rahatsız olmuştur.Bu kesim, her fırsatta camilerin çokluğunu, ezanın gürültüsünü, imamların maaşlarını ve sosyal haklarını, Diyanet İşleri Başkanlığının laikliğe aykırı bir kurum olduğunu anlatıp durur.

-Ezan Türkçe okunsa ne olur? -Ezan sesinden rahatız oluyoruz. -Ne gerek var bu kadar gürültüye! -Bu kadar camiye ne gerek var?

Halkın kahir ekseriyetinin nefretini kazanan bu kesim, maalesef zaman zaman bazı ilahiyatçıları da yanına almayı başarmıştır.

Ama millet, her fırsatta meydanları gümbür gümbür inletmiştir;

Ezan dinmez! Bayrak inmez! Şehit ölmez!

Darbeci hainler tanklarla, uçaklarla, helikopterlerle adeta "işgal kuvvetleri" gibi halka ve halkın devletine saldırmaya başlayınca, vakitsiz okunan o ezanlar milleti kıyama davet etmiştir!

Ne kıyam ama...

O gecenin ezanları bizi kılcal damarlarımıza kadar etkiledi... Milletçe tek vücut olup, hainlerin karşısına dikildik... Ölümden zerre kadar korkmadık.. Adeta ölmeye yer aradık!

Gördünüz mü ezanların marifetini!..

*** KOCAELİ BASININA TEŞEKKÜR

Körfez Belediyesi beni işten çıkarttı. Buna bir lafım yok aslında. Belediye Başkanı ya da yardımcıları beni işten çıkarabilir. Benim canımı yakan, zamanlama..

FETÖ operasyonlarının yapıldığı bir dönemde, yani FETÖ'cülerin işten çıkarıldığı bir dönemde, benim de işten çıkarılmam bir tesadüf olamaz. Dört tane kitabım ve yüzlerce makalem var. Hayatımın hiç bir döneminde FETÖ'cü olmadım. Beni bu kentte geniş bir kesim tanır. O kadar ki, darbe başarılı olsaydı FETÖ'cüler beni işten atmakla kalmaz, çarmıha gererlerdi!

Bu süreçte beni işten çıkarmak hak mıdır? Savaş sırasında, aynı cephede seninle omuz omuza savaşan arkadaşına mermi atar mısın? Buna sessiz kalamazdım. Konuyu gazetedeki köşemde yazdım.

Gazeteyi arayıp, köşe yazımı kaldırttılar!..

Köşe yazım kaldırılınca, ben de bütün köşe yazılarımı gazeteden çekip, ayrıldım.

Bu yazı en fazla bin ya da iki bin okunacaktı.

Aynı anda, diğer gazeteler köşe yazımı yayınladı. Toplamda okunma sayısı yedibini geçti...

Kocaeli basınına bu omurgalı duruşundan ve bana olan güveninden dolayı teşekkür ederim.

***

GÜNGÖR ASLAN MESELESİ

Bizim Kocaeli Gazetesi kapatılıp mühürlenince, sosyal medyadan bir mesaj yayınlamıştım. O mesaj o kadar tepki çekti ki, ben bile hayret ettim.

"Vay sen Güngör'ü mü savunuyorsun!"

Okuma yazmanız mı yok, anlayışınız mı kıt! Yazımda tek kelime bile  Güngör Aslan'dan söz etmedim ben.

Ne dedim peki? 

Gazete çalışanlarının hakları zayi edilmesin, muhabirinin, tasarımcısının, kağıtçısının, lokantacısının, tedarikçisinin, matbaasındaki işçileri hakları...

Gazeteyi kapatmak yerine kayyum atanabilir, sistem işlemeye devam ederdi. Bu konuda açıklama bekliyoruz dedik. Onlarca gazetecinin işsiz kalmasına sevinecek halimiz yok.

Bir gazeteci, gazete kapatılmasına sevinmez! Bu, eşyanın tabiatına aykırıdır.

Ayrıca biz, Ahmed Arif'in dediği gibi,

"Erkekçe olsun isteriz, Dostluk da, düşmanlık da..."

*** "Hiç biri olmaz halbuki" diye devam ediyor Ahmed Arif...

Ahmed Arif'ten örnek verdim ya... Şimdi de beni komünist zannederler...