YAPILANLAR SUÇTUR VE YASAL SÜREÇ BAŞLATILMIŞTIR

Son günlerde KSMMMO’da meydana gelen, bazı yönetim kurulu üyelerinin neden olduğu gelişmeler üzerine kuruluşundan bu yana oda başkanlığını yapan Ender Şenol tarafından yazılı bir açıklama yapılarak , “Meslek odamızda yaşananlar ile ilgili yapılan açıklamalarda şahsıma yönelik birtakım haksız beyanlar ve değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da üyelerinin hak ve menfaatlerini koruyan, meslek ahlakı ve insani değerlerin ön planda tutulduğu, kurumsallaşmış bir kurum yapısının korunması temel hedefimdir” denilmiştir.

ENDER ŞENOL AÇIKLAMASINDA ŞUNLARI İFADE ETTİ

“Kocaeli’nin en büyük, en fonksiyonel meslek kuruluşlarından biri olan Kocaeli SMMM Odasının 24 yıllık mazisi içinde, üyelerin tercihi ve güveni ile büyük bir onur içinde yürüttüğüm Oda Başkanlığı görevimin yanı sıra, ülke çapındaki meslek yapılandırması içinde 1976 yılında başlayarak bu güne kadar devam eden örgütlenme çalışmaları, benim tüm hayatım içinde, gerek yerel gerekse ülke çapında görev aldığım birçok dernek, vakıf, kooperatif vb. katılmaktan onur duyduğum toplumsal çalışmalar içinde çok önemli ve özel bir yer tutmaktadır.

Haziran 2013 te yapılan Genel Kurulda sadece bizim meslek örgütümüzde uygulanan seçim sisteminin sonucu olarak üç ayrı gruptan 3 + 2 + 2 üye olarak oluşan 7 kişilik yönetim kurulunda, seçimden bu güne kadar 2 + 2 kişi şeklinde yer alan yönetim kurulu üyelerinin, ısrarla taraf olma anlayışını sürdürmeleri üzerine birlikte üretebilme imkânları bir türlü oluşamamıştır.

Bunun en veciz örnekleri bu Yönetim Kurulu üyelerinin basına yaptıkları açıklamalarda vardır. Kendisini Oda başkanı olarak ilan eden Taner Öner, 11.09.2014 tarihinde   yerel gazetelerimizden birine “ …Bu karar üzerine 4 ay boyunca fikir alışverişini yaptık… Babamı kaybetmem üzerine arkadaşlar bana süre verdi ve sürenin sonunda artık düğmeye bastık, başkanı sıkıştırdık…..”  ifadelerini kullanmıştır. 16.09.2014 tarihli yerel gazetelerde yer alan açıklamalardaki cümlelerde buna benzer tavır ve cümleler yer almaktadır.

Tüm iyi niyetli ve üyelerimizin beklentisi doğrultusunda müştereken hizmet üretme çabalarımıza rağmen 2013 yılı genel kurulundan bu yana süregelen uyumsuz çalışmalarının gerçek nedenini ve yaptıkları eylemi benzer örneklerde gördüğümüz gibi öncesinden planlayarak ve şartlarını, gerekçelerini bizzat hazırlamaya çalışarak yaptıklarını bir anlamda itiraf etmişlerdir.  Bu sözlerin üzerine söylenecek sözün olmadığını düşünüyorum.  

Dün yönetim kurulu üyeliğine seçilmiş ama hala yöneticilik vasıflarını kazanamamış kişiler, benim yöneticiliğimi değerlendiremezler. Bunu değerlendirecek yegâne merci, meslek mensubunun ta kendisidir. Bugün odada kendilerine görev biçmiş olan kişiler, kendi düşünce, ahlak, meslek ahlakı ve etiğine uygun olmayan yaptıklarını artık her toplumda temel kural haline geldiği şekli ile karşılarında saydıkları insanlar tarafından yapıldığını söyleyerek yol yürümektedirler.

Odada meydana gelen hadiselere gelince;

Bu yönetim kurulu üyelerinin yaptıkları vazife taksimi, iddia ettikleri üzere yasal değildir. Öncelikle o toplantı, yasal çağrısı yapılmadan “Biz yaptık oldu” şeklinde yapılmıştır. 3568 sayılı Mali Müşavir Meslek Yasamızın 24. maddesi aynen şöyledir:

 “Yönetim Kurulu  normal olarak  ayda bir defa toplanabileceği gibi ,  Oda Yönetim Kurulu Başkanı tarafından  ,  doğrudan  doğruya veya üyeler tarafından en az ikisinin görüşme konusunu    taşıyan yazılı isteği üzerine  toplantıya çağrılır ” Basına yapılan açıklamalarda bu maddenin başındaki  Oda Yönetim Kurulu Başkanı tarafından  ibaresi , “………..” şeklinde gizlenerek  yokmuş gibi  cümleler kullanılmaktadır.

Bu maddeye aykırı bir şekilde oluştuğu duyurulan  fiili durum  ise ,  TCK nun 262. maddesinde “ Bir kamu görevini kanunlara ve nizama aykırı olarak yerine getirmeye teşebbüs eden görevliler …..” ifadesinde yer bulmaktadır.Kamu Kurumu Niteliğinde Meslek Kuruluşu odamızda , bu fiiller   Kuruma Karşı işlenmiş suç niteliğinde değerlendirilerek , tarafımdan  yasal işlemlere başlanılmıştır.

Kanuna aykırı gerçekleştirilen bu tavır, Kuruma karşı işlenen bir suç olarak değerlendirildiğinden, TCK 262. maddesi hükmüne dayanak yapılarak başlatılan Adli Süreçte, Kurum Avukatının bulunmasından daha tabii bir durum olamaz.

Sık sık belirttiğim gibi 24 yıl büyük bir onur ile başkanlığını yürüttüğüm kurumumuzun adının, böyle bir kaos ile kamuoyunun gündemine gelmesi, Kocaeli’de olduğu gibi Ülke çapında da Meslek Camiasında büyük ve ciddi bir tepki doğurmuştur. Bu güne kadar susmuş olmam, kurum adının daha fazla yıpranmasını önlemek içindir. Bütün bu gelişmeler karşısında en büyük hakem olan Meslek Mensubuna yani Genel Kurula giderek bana verilen şerefli emaneti, gerçek sahibine devretme kararımı dahi bu arkadaşların tam olarak anlayamadığı aşikârdır. 

Bu nedenle hiç istemediğim halde göz bebeğimiz Meslek Odamızın adının böylesine nahoş bir şekilde Kamuoyunun gündemine taşınması karşısında, bu açıklamayı yapma zarureti doğmuş olup, tüm Meslek Camiamıza ve kamuoyuna saygı ile duyururum.”