Özdilek
Özcan Taras
Özcan Taras

ITRİ ve BACH’ın Kocaeli buluşması üzerine

Katılmak üzere notunu aldığım, Büyükşehir Belediyesi tarafından SDKM’de organize edilen “Doğu’dan Batı’dan Yankılar, Itri ve Bach” konseri’ne 25 Ocak akşamı gittim.

14 Şubat 2017 Saat: 07:55

Salona konser başlamadan 5 dakika önce girdiğim için en arka sırada yer bulup oturdum. Salon tamamen dolu idi.

Son yıllarda ne yerel yönetim ne de il yönetimi tarafından bu salonda bir klasik batı müziği dinletisinin yer aldığına tanık olmadığımdan ve bundan da öte, bugüne kadar aynı anda 1600-1700 lü yılların doğu ve batı müziklerinin önde gelen bestecilerinin eserlerini birlikte dinlemediğim için gerçekten bu anın sihrini hissetmek istiyordum.

Yaklaşık 50 dakika süren konserin sonundaki düşüncelerimi yazmadan önce birkaç konuyu paylaşmak isterim.

Konser, çok yerinde ve başarılı bir organizasyon idi. Eserleri seslendirenler Erkan Tetin (duduk), Murat Aydemir (tanbur), Çağ Erçağ (viyolonsel) ve Serdar Mamaç (2.viyolonsel) Kendilerini daha önce tanımadığım için ayrıca araştırdım. Ülkemizde müziğin en seçkin ve yetkin isimleri.

Konsere ilişkin, Itri ile aynı çağda yaşamış olan Bach dışında da batıda önemli müzisyenler, örneğin bir Handel varken Bach’ın tercih edilme sebebi ve seçilen parçaların sıralamasının hangi düşünce ile yapıldığı hakkında da bilgilenmek isterdim.

İzlediğim bu konserin ardından, içimde bir şeyler yazmak üzere bir heyecan duyduğumda, sadece duygularım üzerinden yazı yazmak yerine, öncelikle Itri ve Bach’ın yaşamlarını araştırdım.

Her iki bestecinin çağdaş olmaları yanında yaşamlarının çok farklı süreçlerden geçtiğini, Bach’ın çok zor geçim şartları ile mücadele ederek 66 yaşında, gözlerini kaybetmiş olarak yaşama veda ettiğini,  

Bach’ın doğum ve ölüm yerleri ile tarihlerinin gün, ay ve yıl olarak kayıtlı olduğunu ve imza örneğinin dahi bulunduğunu, Itri’nin ise doğum ve ölüm yılları ile mezar yerinin dahi eldeki kaynaklara göre çelişkili olduğu,

Bach’ın günümüze ulaşan kayıtlı eserlerinin sayısının çok farklı formlarda belki beş yüzün üzerinde iken, Itri’nin yine çok farklı formlardaki eserlerinden, yaklaşık 40 kadarının günümüze ulaşabilmiş olduğu bilgilerini edindim.

Konseri izlerken ilk dikkatimi çeken; Viyolonselin sesinin hem batı hem de doğu müziğine çok uyumlu olmasına rağmen, batı bestelerinin tanbur ile seslendirilmesinde, bestelerin orijinal rengini yitirmesi oldu. Duduk’da ise bu etkiyi tanbur kadar ayırt edemedim.

İkinci dikkatimi çeken; Itri’nin bestelerinin tınısının çok daha içsel ve mistik olması ve hüznü çağrıştırması, Bach’da ise daha fazla dinamizm, dışa dönüklük, coşku içermesi oldu.

Belki konserin bütünü ile ilgili asıl konu, Itri’nin müziğinde bir değişiklik algılanmazken, Bach’ın bestelerinin doğu enstrümanlarının baskınlığı ile orijinalliğinin bir kısmını kaybetmesi ve böylece tüm sunumun hafifçe doğuya kayarak, doğulu bir tını ile yorumlanmış olması idi.

Bunun tam tersinin de denendiğini görmek isterdim. Örneğin ekipten tambur ve duduk’u çıkartarak, yerlerine örneğin lir ve obua ekleyerek konseri tekrarlasak üzerimizde nasıl bir etki bırakırdı?

Yine yaptığım araştırmada;

Türk müziği ve batı müziği arasındaki temel farkın; Türk müziğinde, batıda ve bizde aynı olan 8 notanın, 12 eşit parçaya değil, birbirinden farklı eşit olmayan 24 parçaya bölünmüş olması,

Batı müziği, 1 tam ses arasını 2 eşit parçaya bölerken, Türk müziğinde 9 parçaya bölünmesi ve bu her parçanın koma adı verilen perdeleri meydana getiriyor olması. Batı Müziğinin 2, 3 ve 4 zamanlı 3 temel usül karşısında Türk müziğinde 80 adet usulün olması,

Türk müziğindeki perdelerin ve seslerin fazla olması, tek seslilik içinde çok renklilik sağlamasına olanak vermesi ve böylece tek sesli ama çok makamlı Türk müziğini ortaya çıkarması, Batı müziğinde ise çözümün az sayıdaki işaretin bir musiki cümlesi içerisinde çeşitli enstrümanlarla tekrar yolu ile bulunması ile açıklandığını gördüm. Ayrıca müzik aletlerine çalınacak eserlere göre doğu ve batı tarzlarında farklı akortlar yapıldığını öğrendim.

Bu yüzden, Çok Sesli Batı Müziğinin dar bir taban üzerine üst üste seslerin yükselmesiyle meydana getirilmiş üç boyutlu bir yapı, buna karşılık Türk müziğinin ise tek satır üzerine çeşitli renkli mozaiklerle yayılmış bir mozaiğe benzetilmekte olduğunu okudum.

Bundan yola çıkarak, batı müziği ile bizim müziğimizde kullanılan enstrümanların seslerinin de dinleyenler üzerinde bıraktığı duygusal izlerin her iki toplumun insanlarını farklı etkileyebilmekte olduğunu düşündüm. Belki de bunu asırlarca bilinçaltımızda taşımamız sebebiyle, sonuçları da toplumsal davranışlarımıza bir şekilde taşınmış olabilir.

Belki, bestelerin doğu ve batı formlarında olmasından ve kullanılan enstrümanın ses özelliğinden kaynaklı olarak, dinlenilen müziğin insan davranışları üzerinde etkisi olabiliyor.

Sanırım müzik, yüzyıllarca süren bir birikim ile insan davranış biçimlerine, gelişimine, iletişimine şekil veren etmenler içerisinde yer almakta.

Aslında, Haluk Tarcan’ın 1960’lı yıllarda yaptığı bilimsel çalışmalarda müziğin dil, hece yapısı ile ilişkisi olduğu yolundaki bulgularına kadar giderek, müzik ve dil arasındaki ilişkiyi, toplumların ve bireylerin davranış biçimleri üzerindeki etkilerini de daha derin sorgulamak ve araştırmak da gerekir.

Acaba, batılı ve doğulu toplumların davranış biçimlerindeki farklılıklarının temelinde dil ve müziğin de etkisi var mıdır.?

Bu konseri izlerken, gerek bestelerin, gerek seslendirenlerin, mükemmel sunumları ile aldığım haz yanında sadece bir dinleyici olarak bende çağrıştırdıkları da bunlar oldu.

Fazla mı derin düşündüm, sunulanla yetinmek mi? sorgulamak mı? Ne dersiniz?

Sizlerle de paylaşmak istedim.

Sevgiyle kalın

 

Kaynaklar;

https://www.msxlabs.org/forum/cevaplanmis/291608-turk-muzigi-ve-bati-muzigi-arasindaki-fark-ve-benzerlikler-nelerdir.html

http://www.koprudergisi.com/index.asp?Bolum=EskiSayilar&Goster=Yazi&YaziNo=70

http://www.haluktarcan.com/Default.asp?P=0&L=1&K=0&K1=23

YORUMLAR Üye Girişi

Bu Yazıya Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Kocaeli Haberci Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları

Bir yolculuk, bir kaç düşünce22 Şubat 2017 Saat: 07:46
Birkaç hafta önce kurucu başkanı olduğum Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nun Ankara’daki toplantısına davet edildim.
İzmit’te Bir Nefes Müzik8 Aralık 2016 Saat: 12:08
Yaşam mücadelesi içerisinde, çocuklarımız eğitimlerini alırlarken, bizden daha donanımlı yetişmeleri için sanata, spora, müziğe de yönlendirmeye çalışırız.
Geçmişten Bir Esinti13 Ağustos 2016 Saat: 09:39
Yaşamın en güzel döneminde devam eden “zamanı kovalama” yarışının ardından, ayağınızı gazdan çekip hızınızı biraz düşürdükten sonra, gidilmekte olunan yolun üzerindeki güzelliklerin daha çok farkına varılıyor.
Bir ses, bir duygu25 Haziran 2016 Saat: 02:14
Yaşamımda müzik daima yer almıştır. Her ne kadar Türk sanat müziğine kendimi yakın bulsam da, türkülerimiz ve klasik müzik ile caz müziğinin de dinleyicisiyim.
KAÇAMAK14 Haziran 2016 Saat: 10:46
Yıllarca bir yerlere gitmek için ya hafta sonunun veya resmi tatillerin gelmesini bekledim. Ya da iznimi..
Tüm Yazıları
DepolamaTaşıma iletme sistemiMerdiven Tırmanma CihazıEngelli merdiven tırmanıcıUluslararası evden eve nakliyatAdaklıklazer epilasyonAnkara evden eve nakliyat