İş ayağa düştü!

Yetkisiz, kifayetsiz kişilerin veya kurumların bilmedikleri bir alanda iş yapmaya çalışmalarında her zaman bu tablo ortaya çıkar.

Ne yazık ki bazı kişi ya da gruplar, güya o kurum için iyi iş çıkaracaklarını düşünerek bu gibi girişimlerde bulunabilirler. Ancak yetkisi olmayan, işi bilmeyen kişiler devreye girerek bazı özelliklerin kontrol edilmesinde veya başka konularda bazı araştırmalara girişmesi sonucu bilmeden kurumları zor durumda bırakabilirler.

İki paragraf sonrası neden söz ettiğimi anlamayan okuyucularım olabilir. Bir sürü kelime sıralayacak, cümleler kuracak, dolaylı yoldan bu konuyu yazmaya devam edeceğim. Yazı bitiminde belki bazılarımız bir şeyler anlamaya çalışacak. Anlamayın diye çok mücadele edeceğim. Bakalım başarılı olabilecek miyim?

Örneğin bir gazete var ve o gazeteden bir kardeşimiz ayrılıp, yeni bir yayın organının başına geçiyor. Olabilir mi? Tabi ki olabilir ve bu zaten eskiden de böyle idi. Kararı okuyucular verecektir. İzliyorum, gayet başarılı bir şekilde devam ediyorlar.

Bir başka örnek, türlü veya farklı nedenlerle kapatılmış bir gazetenin daha sonra dijital ortamda yayınına sürdürme faaliyetine bakalım: Bir süre sonrası o sayfanın kapatıldığını görüyoruz. Ardından yine başka bir sayfayı izlemeye devam ediyoruz. Kuşkusuz yasal olmayan veya yasalara uygun olmayan yayınların bir şekilde kapatılması konusunda derin hassasiyetlerin olmasına karşılık sabırlar bir yere kadar oluyor.

Doğru, dürüst, milletin hassasiyetlerine uygun olmayan, hatta kişiler hakkında doğru olmayan yayınların yapılması halinde bir şekilde bunları yayınlayan mecralar ve bunların sahipleri kendilerini başka yerlerde bulmaktadırlar. “... şeklinde iddialar bulunmaktadır” gibisinden yayınlarla kişileri ve kurumları töhmet altında bırakanlar er ya da geç hesap vereceklerdir.

Yapılan iş ve işlevlerin, gerçeğe uygun, millete yararı bulunan şekilde yapılması ve uygulanmasına dikkat edilmelidir. Bu konuyu her sektör için yazıyorum. Belediyeler, yayın kuruluşları, eğitim kurumları, sivil toplum sektörleri, hatta endüstri şirketleri bu konuda daha hassas ve dikkatli olmaları gereklidir.

Bakın, küçük bir örnek vermek istiyorum; bisiklet sporuna gönüllü olarak destek veren birisi olarak Nisan ayında yapılması düşünülen turun, Ekim ayına ertelenmesini duydum. Sanıyorum UCI’de buna katılmış. Bazı TV kanallarında bunun haberini dinledim. İyi olmuş. Çünkü, referandum tarihini de içine alan bir tarihte idi bu faaliyet. En azından Ekim 2017’de yapılacak olması daha iyi hazırlık açısından faydalı olacaktır. Umarım, o zamana kadar iyi birkaç takım oluşturabiliriz.

Spor ve spor faaliyetleri ayrı bir bilgi ve beceri işidir. Ne yazık ki, son senelerde, Bakanlığımızın ve Genel Müdürlüklerimizin yüksek çabalarına karşılık federasyonlarımız bu hıza yetişememektedirler. Bunun yeniden etüt edilmesi gereklidir. Vatandaşlarımız, var olan kaynaklar ve elit yöneticilerden daha yüksek düzeyde performans beklemektedirler. Okullarda, kulüplerde, il karma takımlarında daha çok faaliyet yapılmalıdır. Okul maçlarının sayısı arttırılmalı, okullara çeşitli finans destekleri verilmelidir.

Bir çok sorumluluğu bulunan kurum ve kuruluşlar, son senelerde üzerlerine düşen görevleri tam anlamı ile yerine getirememektedirler. Bunun önüne geçilmelidir. Gerçek olmayan ve yalandan faaliyetlerle sporu yönetmeye çalışan kişi, kurum ve kuruluşlar, yaptıklarını gözden geçirmelidirler. Daha çok çocuk ve genç spor yapmak istemektedir. Bunların önü açılmalıdır. Beden Eğitimi derslerinin sayısı arttırılmalıdır. Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenlerimizin kaybettikleri motivasyon yeniden kazandırılmalıdır.

Eğer sözünü  ettiklerim yapılmazsa iş ayağa düşmüş olacaktır. Biraz avam bir tabir olsa da yaşadıklarımız ve gördüklerimiz, ne yazık ki bunlara işaret etmektedir. Hareket, spor, faaliyet konularında üzerlerine düşen görevleri yerine getirmekle sorumlu olanlarımızın biraz daha gayretli olmalarında fayda bulunmaktadır.