17 Ağustos 1999 saatler 03:02'yi gösterince öyle bir sallandı ki altımızdaki toprak kabuğu şiddetli sarsıntı ile sarsıldı
Bir anda cehennemi yaşadık...O sıcak ve korkunç geceyi kim unutabilirdi ki...
Gebze Gazetesi'nde çalışıyor ve iznimin son günüydü. O gece sarsıntısı ile birlikte izin dönüşü mesaime korkunç sallantı ile başlamak zorunda kalmıştım...
17 Ağustos depremine Gebze Güzeller mahallesindeki evimizde hanımım ve iki çocuğumla birlikte yaşadık. İlk önce dipten yukarıya doğru gelen bir ittirme sarsıntısı ile sarsıldık. korkunç uğultu ve gürültüyle bu kez evimiz beşik gibi sağa sola sallanmaya başladı. En üst katta olduğum için çatıdaki kiremitlerin o klavye gibi tıkırtılarını hiç unutmam. sallantı ile hanım çocukların uyuduğu odaya koşup onları kaldırırken, bende dış kapıyı zorlamaya başladım. hemen kendimizi dışarı atmalıydık. Ancak kapı bir türlü açılmıyordu. 45 saniyelik o şiddetli sarsıntı içinde son saniyelerde kapıyı açmayı başardık ve kendimizi dış merdivene attık. Gökyüzündeki yıldızlar sanki daha çok yer yüzüne yaklaşmıştı...Herkes dışarıdaydı...,Kimisi dışarıya iç çamaşırları ile fırlamış, kimisi de evindeki şahsi tabancalarını havaya doğru ateşliyordu...
Hanımı ve çocukları güvenli bir yere, komşunun boş arsadaki park edilmiş otobüsün yanına bırakıp hemen işbaşına koştum...Ben bir gazeteciydim ve hemen bu korkunç sarsıntının bilançosunu öğrenmem lazımdı. Aynı zamanda Sabah Gazetesi'ne de çalışıyordum. Sarsıntılar devam ederken eve çıkıp teçhizatımı aldım. Fotoğraf makinamı ve çantamı alıp Gebze Devlet hastanesinin yolunu tuttum. herkes dışarıda, korku ve panik içerisindeydi. Devlet hastanesine vardığımda ilk haberler gelmeye başlamıştı. Gölcük yıkıntı altındaydı, çok sayıda ölü ve yaralılar vardı...Gebze bölgesinde ise en çok hasar İstasyon ve darıca bölgesindeydi. Zaten varır varmaz, darıcadan ölü ve yaralılar hastaneye gelmeye başladı. Ayak ucumuza bir bebek cenazesini getirdiler ve koridora koydular bile...
***
Yürek dayanacak gibi değildi. Darıca'da tepedeki Eriş sitesi yerle bir olmuş en çok ölü ve yaralılar oradan geliyordu. Gazeteci arkadaşım Mustafa Arslan ile birlikte oranın yolunu tuttuk. Sabahın ilk ışıklarında tanyeri ağarırken, yerle bir olmuş Eriş sitesinde iş makinaları devamlı ezilmiş insanların cenazelerini çıkarıyorlardı. Görüntüler yürek burkuyordu...
Biz resimlerimizi çekerken aynı zamanda gözlerimizden gözyaşları da akıyordu. bir trajedi ve dramı çekiyor tarihe büyük bir felaketi not düşüyorduk...
***
İzmit, Gölcük, Değirmendere taraflarından da hep kötü haberler geliyordu...,
Bu depremde bir çok tanıdık arkadaşımızı ve dostumuzu da kaybettik. İzmitli gazeteci arkadaşımız Hüseyin Demiray, Körfez'den arkadaşım Levent, Gölcük'ten Osman ise ailesi ile birlikte bu depremde hayatlarını kaybettiler...Bölgemizin milletvekili Alaettin Kurt ailesi ile birlikte İzmit'teki evinde., keza yine sevilen doktorumuz SSK Dilovası Dispanseri başhekimi Dr. Erdal Gür de ailesi ile birlikte Darıca Eriş Sitesi'nde vefat edenler arasındaydılar. İzmit'ten, Yalova'dan, Sakarya'dan binlerce yurttaşımız bu korkunç felaketin kurbanı oldular...hepsine Allah'tan rahmet diliyor, geride kalanlarına sabır ve metanet diliyorum., Allah bir daha böyle felaketleri bizlere göstertmesin! Amin!